Saturday, April 18, 2009

Sesame Hospital



Neşem yerinde mi yerinde. İçim içime sığmıyor. Erken erken yazıyorum.

Gece Nehir'in ateşi çıkmadı. İlk kez. Ve sabah, 6.30'da "eski" Nehir uyandı.

İnsan vücudunun, çocuk vücudunun, Nehir'in mucizesi. Nasıl bir kırılma noktası bilemiyorum. Doktorları hafife almışım, hesapladım, 14 buçukuncu günde olay bitti. Yani 7+7 formülü doğru.

İster istemez sabah, yaw bu iş TR'de neden olmuyor dedim. O kadar da zor değilmiş. Sonra da aklıma şu geldi, zor olmayışı, gösterdikleri titizlikten, işlerini iyi yapmalarından, tecrübelerinden, hijyeni sağlamak için oluşturdukları ortamdan. İşini iyi yapanlarla, doğru ortam şartlarını biraraya getirince, sanki basitmiş gibi oluyor.

Kat kapalı bir kat. Serbest giremiyorsunuz. Girişte, sekreter oturuyor. Girerken el yıkıyorsunuz. Zaten dediğim gibi, bütün iş "el yıkama", bu blogtan hatırınızda bir şey kalacaksa, biri Nehir, ikincisi el yıkama olsun. Odalar "pressured rooms", yani koridordaki basınçla farklı, böylece, odanın kapısı açıldığında, koridordaki hava içeriye girmiyor. Ziyaretçi, sınırlı. Odaya giren çıkan azalsın diye, diğer katlardaki, yemek için dolaşanlar, çöp toplayanlar yok. Odaların çöpleri, bir dolapta, ve dolabın iki kapağından biri dışarıya açılıyor, böylece odaya girmeden alıyorlar. Yani giren çıkan çok az.

Paylaşılan eşyalar az. Her odanın, her hastanın kendi, nabız ölçme aleti, kendi derecesi, kendi tartısı var. Hatta boya, hamur gibi oyun için dağıttıkları malzeme bile, ambalajından çıkarılıp, veriliyor. Paylaştırılmıyor.

Ve hemşireler. Bu katta dikkat çekici bir şekilde Asyalı, Filipinli hemşire sayısı çok. Gerçekten işlelrini çok düzgün yapıyorlar. Ben ilk kez bu kattaki Çinli ve çok tatlı kadında gördüm, Nehir'in "line"larını alkolle silerken, 15 saniye geçti mi diye saate bakan hemşire. Biz bile bakmıyoruz evde yaparken.

BMT'deki doktorlara, hemşirelere iltifatlar ediyorum, sarılıp teşekkür etmek istiyorum. Aslında ikinci kez, ilki Nuchtern'dü (hala ilk sırada), ikincisi de buradaki Alman doktor. Çalışma disiplinlerini, "dedicated", bilen, mütevazi hallerini çok beğeniyorum. Saygıyla eğiliyorum önlerinde. Bugün, adamın benden duymaya ihtiyacı yok, ama "Aman laboratuardan çıkmayın, yaptığınız araştırmalra ihtiyacımız var", deyiverdim.

Tıp bayramı vardı değil mi, artık onu kutlayalım dönünce evde en iyisi biz.

Aslında bu iş paraya vurunca tuhaf bir durum. Örneğin, maşallah Nehir belki de başka yerde de olsa sorunsuz geçirecekti, çünkü biyolojik yapısı ona destek oldu. Ama bu biraz kuvöz olmayan hastanede normal doğum yapmaya gitmek gibi bir şey. Bakılması gereken bir şey, doğum yaparken, acaba yenidoğan bakımı nasıl olmalı. Çok kişinin hiç ihtiyaç duymadığı ama ihtimalin hep olduğu bir durum. Yani biz esasen bu işin sonunda şu duyguyla ayrılmayı hedefliyoruz, ve o yolda da ilerliyoruz, "Anne baba olarak, Nehir için şu anda tıbbın sunduğu tüm imkanları, en iyi yerlere giderek, almasını sağladık". Sağladık kısmı biraz kalabalık!

Bu, yine çok "mühim" ama Nehir'in şu anki iyi durumu karşısında hiç önemsiz saptamalardan sonra...Nehir sabah keyifliydi. Çıktık, "yürüyerek" play room'a gittik. Resim yaptık. Sevgili kızım bugün itibariyle İngilizce konuşmaya başladı, daha önce ördeklere söylemiş olduğu "hello"yu saymazsak. Bugün eline bir üçgen almış, "tırayengıl" diyordu. Önce anlamadım. Sonra bir de, "Dis iz trayengıl" demez mi. Resim yaparken de, "sürkıl" çiziyorum dedi. Belki bu açıdan düşünürsek, yani bir kanser tedavisi görene bir de İngilizce bedava, gibi, "estimate"lar içine koyabilirler. Ah, ne bileyim, İngilizce öğrenmesin, ben almayayım derdim tabi. Ama şu durumda, fiziksel gelişim gerilikleri yaşayabileceğini bilirken, bilişsel gelişiminin, dil gelişiminin iyi olduğunu görmek, acaba duyma kaybı olacak m diye endişelenirken, başka diller öğrendiğini görmek beni mutlu ediyor.

Akşamüzeri, kendi kendine "gibberish" şarkı söylüyordu, ve bizimle dansediyordu. Derken bana "diressing çeync" yaptı, "abi gibi"...dün yapıldı, etkisi geçmemiş olmalı. Ben de izin verdim, "soğuk mu", "acıdı mı" diye sorarak, bir yandan da ağzıma bakıp, "ağzındaki yara geçmiş diyordu"...yaşadıklarını dışa vurması hoşuma gidiyor. Sağlıklı bir şey oduğunu da bildiğimden, elimden geldiğince desteklemeye çalışyorum.

...

Bugün hava kapkaranlık ve yağmurluydu, dışarıda.

Bize göre ise hava hoş idi.

Bir an her şey bir tiyatro sahnesi, ve buradaki dünyanın kendine özgü, dışarıdaki her şeyden çok kopuk, çok farklı bir ritmi olduğunu anladım. Bana Lars Von Trier filmindeymişiz hissini verdi, dekor içinde yaşıyormuşuz gibi. Sonra bunu çocuklarla ilişkilendirince, Sesame Street'i hatırladım. O kurgu dünyadaymışız gibi. Sesame Hospital!

Ama tüm bunlar "gerçek".

Nehir sağlıklı ve mutlu adımlarına geri döndü. M A Ş A L L A H.

Not: Baba bugün "off" aldı, içi rahat. Tam da NBA playoff haftasonu imiş. Nehir'in babasına "beni çok güzel taşıdın" hediyesi.

Foto not: Bizim şarkımız: "the wheels of the pole go round and round, round and round...all through the hospital", ve Nehir bilgisayarda, dört sayfa "ö" harfi çalışması yaparken, dikkatli, dikkatli. Ve kızım bugün bana, "Anne sen çok güzel fotoğraf çekiyorsun" dedi...kelimesi kelimesine.

24 comments:

  1. Hergun okuyorum yazdiklarinizi ve guzel kiziniz icin dua ediyorum..Simdiye kadar okuduklarimin en guzeli bugunkuydu..Hep boyle yazmaniz dilegiyle..Masallah ...Masallah..

    ReplyDelete
  2. Ne güzel! bu arada hastanenin koşulları gerçekten çok güzelmiş.

    ReplyDelete
  3. Blogu hergün takip ediyorum. Nehir yavruya hergün dua ediyorum. Ve şimdi sevincimden hüngür hüngür ağlıyorum. Bu sayfalar hep Nehirin güzel günlerini anlatan yazılarla dolsun.

    Ankaradan sevgiler

    ReplyDelete
  4. Allah nazardan korusun. Ben de her aksam okuyorum sizi... Hep dualarimda kucuk Nehir... Bugun cok mutlu oldum, insallah hep guzel seyler anlatin bundan sonra... Allah yardimciniz olsun... Biz dua ediyoruz.

    ReplyDelete
  5. Hastanenin yakinindan gectik ailece persembe gunu, tam yerini bilemesek de tum kalbimizle sevgi ve iyi niyetlerimizi gonderdik hepimiz. 'Sesame Hospital' dan ciktiginiz gun bulusup, tanismak dilegiye.
    Nehir' le ilgili her olumlu haber bizi de mutlu ediyor, sizinleyiz...

    ReplyDelete
  6. Basindan beri dile getiremedigim ama hep korkuyla bekledigim donem bu donemdi. yaralar, enfeksiyonlar, vucuttaki her degerin sifirlandigi vucudun disaridan gelecek her mikroba karsi en acik oldugu zaman. Yaralari icin onlar mutlaka olur transplantasyonda dert etme derken bile Sandranin isyanina katilmamak o kadar zordu ki. normal !!! neye gore kime gore.
    Dun kan beyaz kurelerinde hafif oynama var deyince tamam yavas yavas yoluna giriyor dedim ama bu sabah eski Nehir olarak kalkip sana doktorluk yapmaya kalkacagini dogrusu beklememistim. Aferin kizima bir de nazli derler balik kizlarina. Sebnem ben her seyin iyi gidecegine inaniyorum demistin ya Bebekte otururken... so far so good. Haydi bakalim kucuk amazonum benim yolun cogu bitti azi kaldi. Ozlem

    ReplyDelete
  7. Geçen ayların minik kirpiksiz balığı bu son 14 gün kim bilir ne derinlere daldı, o daldığı “blue” onu kim bilir ne düşlere götürdü ki şimdi sıçrıyor balığımız, en diplerden masmavi göklere. Hatta o kadar ki, olmuş uçan balık, havaya su kadar hâkim, her sudan kafa çıkarışta kocaman gülümseyerek, hah ha ha kahkahalar atarak, yine de mırıl mırıl gibberish-english su baloncuklarını yanlarına salarak.

    Özlemcim Bebekte bir de doktor veya avukat olmanın vazgeçilmez gerekliliğini konuşmuştuk. Buna günümüzden daha geçerli koşullar kaç kere yaşanmıştı acaba!!

    Zeynep, tatlım, kendine de iyi bak, en az kızına iyi baktığın kadar iyi bak. Lütfen.

    Sağlık mutluluk hepimiz için daim olsun. Sevgilerimle.

    ReplyDelete
  8. Oley be Zeynebim, kim tutar bu kizi yahu...Cok sevindim, zaten dun skype da sizinle konustuktan sonra bugun boyle bir mesaj bekliyordum. Bir sure sevincden bakakaldim, ne yazayim diye dusundum veee Ayda ile baslamaya karar verdim:)

    Aydacigim, gorudugun gibi, ben bile gunun 7. commenti olduktan sonra, artik gerisini sen dusun. Senin ilk 20 icin bile sansin cok az gibime geliyor!

    Gercekten de bu blog artik '' Biri Bizi Gozetliyor'' blogu olmaya basladi, ve bence fanlari da olustu Nehirimin.Eeeee tabi haliye, dua katsayisi da exponansiyel olarak artinca, bugun eski Nehir zink diye kalkiverdi ayaga...Herkese cok tesekkurler kendi adima.

    Dune donersek, ''I love you Loise'', ''I love you Loise'' demek istiyorum -ama bunu hani bir futbol tezahurati var ya oyle soyleyeceksiniz - I love you Hagi'den kalma, which I dont!-....

    Bir kere dunku Sloan atagi ile super bir gol atti, yada Mahmut'cugumu dusunursem, super bir basket atti ve tum Bayazitlari mac uzatmalara gitmeden cok rahatlatti. Yeni taktiklere, hangi doktoru oyuna soksak diye dusunmelere gerek kalmadi. Zaten Bayazitlar takim olarak cok iyiydi, ustune ustluk ''Super oyunculari Nehir'de'' sakatligina ragmen, tum gucunu oyuna yansitinca iste bu mac gene farkli bir bicimde kazanildi. Simdi gozumuz Amerika super kupasini almanizda. TX eyalet sampiyonu olarak katilacaginiz super kupa finalinde NY Sloan takimini da, Nehir kendine hayran biraktiracak eminim. Nereye giderseniz gidin, basari sizin kaderiniz oldu artik:) Breh breh breh…

    Once uzulduydum, ay NY uzak, ablam da yok diye ama sonra hatirladim ki, Nursen teyze kadar olamasa da Bayazitlar klaninin Connecticut ayagindaki Cengiz amca'nin da yemekleri iyi diye duymustuk. Nehir'in onlari da cok sevecegine eminim. Hem Agustos gibi oralarda olursaniz bizde gorusurmusuz gibime geliyor. Kanada daki kongre oncesi geliriz, hatta o zaman Cengizler gelmez, biz gelir uzun kaliriz. Neyse, dur bakalim, ama gene de I love you Loisee...I love you Loiseee….

    Biraz dunden bahsedeyim size, hani Mina’nin dogum gunu sonrasi Leyla’bizde kaldi ya. Biz cok planli olunca da anneanne de ister istemez ‘’ peki bari pismiz asa su katmayayim’’ ama..,, seklinde bize izin verdi. Biz once Tarabya’ya gittik, ben Tarabya oteline olcum cihazlarini yerlestirdim, sonra da manticiya gittik. Ama ne yazik ki, megersem Leyla hic aci yemezmis ve sonunda baklayi agzinda cikardi ve bu aci dedi. Tabi bende kalsin yeme dedim, sonra Pelin’le birlikte sutlac yedi, ama onun da hepsi bitmedi. Bu arada Mercan’in Akmerkez’deki resim sergisini gormeye gidelim demistik ama, gec olunca bosverin eve gidelim, baska zaman gideriz dedim, o zamanda Leyla ben goremem dedi. Bizde birlikte 23 Nisan resim sergisini gezmeye gittik, cok hoslarina gitti. Ve seramikten ‘’ Leyla’nin onerisi ‘’ile, ‘’uzay’’ temali bir pano hazirlamaya karar verdik. Ama, onun zamani cok az oldugundan okul biter bitmez, once Bodrum’a, sonra da amerika’ya gidecekmis, hafta sonlari tenis sonrasinda, hizli bir bicimde bitirmeye karar verdik. Leyla hafta sonlari dolu, kimse daver etmesin arkadaslar! . Sonra konu peki o pano nerede duracaga geldi, ki ona bulunan cozum de rotasyon oldu. Bir ay bizde, bir ay Leyla ve Nehir’in evinde kalacak. Zaten Nehir’de gelince bir seyler daha ekleyecegiz. Surekli gelisecek bir pano olacak. Leyla cok guzel ‘’ halka’’ ciziyormus ve Jupiter’in halkasini o yapacakmis! Kendi dedi valla, gorucez. Yolda cok eglendik,eve gelince hemen bize piyano caldi, tabi bizimkiler de ona. Bir nevi asiklarin atismasi gibi oldu, hatta dayanamadim, ben bile caldim:). Pelin’le dort el caldik ve cok sukse yaptik Leyla’nin gozunde. Sonra da Leyla ile birlikte dort el caldik. Cesitli oyunlar vs. sonunda, yatildi, sabah da erkenden kahvalti ettik ve Mercan’la onu evine biraktik.

    Cok komik bir kiz, her eve lazim denecek cinsten. Anneanne ve dede ile hayatina dair cok eglenceli ‘’itiraflarda’’ bulundu. Aklimda kalan, anneannesinin saclarini kestirisine ‘gicik’ olusu ve –ama sakin soyleme dedi bana-, dedesinin de bir bilmeceyi sorup, bak kizim ama sen anlamadin deyip elli bin kere soylemesi. Eger dedesi onun ogretmeni olsa, onu dinlemek yerine ‘baska bir sey yaparmis’.

    Zeynepcigim, seni cok hos gunler bekliyor bu kizlarla, sadece biraz daha gayret o kadar.

    Sevgiler,…

    ReplyDelete
  9. Ozlem'cim, once sana soyleyeceklerim var: Balik kizlari ne zaman ne olacaklarini cok iyi bilirler. Gerekli durumlarda nazli da olurlar, dunyanin en guclu, elinden hicbir sey kurtulmayan kaplani da.... Bilmem anlatabildim mi?? Sen bundan 20-25 sene sonra bir aksam yemeginde sevgilisi ile beraber gor Nehir'imi... Dunyanin en nazli, en narin balik kizi oluverir. Ama simdi tum gucunu kullanma zamani ve o bunu cok iyi biliyor. Canim Nehir'ime AFERIN!!!!!!!! Hayat ona bundan sonra hep en iyileri gosterecek!!!!!! O sirasini savdi.

    Zeynep'cim, kokla kokla dur kizini benim icin. Hersey yoluna giriyor. Bundan sonrasi hep daha iyi olacak!!!!!!

    Mahmut'cum, Mehmet bu yaz baska bir sehre gitmenize cok sevindi. Bu sefer Rockets formasi istemiyormus cunku :) Isimiz zor, ya Lakers ya da Celtics istermis. Allah'tan mail order denen sey icat oldu yoksa tum Amerika'yi kent kent gezecektik!!

    Hayat yavas yavas normale donuyor. Gercek "normal"e donmesine cok az kaldi. Sabir, enreji, hosgoru... Hepsinin en bolu sizlerin olsun!!!!!!!!!!!!

    Birbirinize cok iyi bakin....

    ReplyDelete
  10. Kendi yattığım hastane odasını düşündüm de..
    Neyse orayı geçelim..
    Sevinç gözyaşlarım burnumun direğini sızlatmakta.O kadar sevindim, o kadar mutluyumki şu an, o kadar olur yani.
    Biliyorum başaracak ve kalbim miniğimin kalbinin yanıbaşında atıyor.Okyanus aşıp giden dularımız kabul görsün.
    Ha bu arada 'Ö' harfi önemli ve güzeldir, bize özeldir, her abecede olmaz. :)
    Çok büyük sevgilerimle.

    ReplyDelete
  11. Benden de maşallah Nehir'e. Minicik bir bedenin savaşma gucu karşısında saygıyla eğilmeli.

    Zeynep Hn. ve Mahmut Bey, bundan boyle Nehir size bir "misyon" da yüklemiş oldu bana göre. Şöyle ki; NB ya da başka çocuk kanserleri konusunda bu edindiğiniz bilgileri başka çocuklar için de kullanmak gibi. Örneğin, bir "Nehir Vakfı". Oradaki hastane şartlarını ( ki, en önemlisi ameliyat vb. sonrası bakımı ) Türkiyede de oluşturmasına vesile olmak gibi. Ya da bir " Nehir Çocuk Hastanesi" gibi. Başında da Dr.Nehir Bayazit. Bunlar, benim Bayazit ailesi için hayallerim.

    Benzeri bir durumu yaşamış biri olarak çocuk hastalıkları konusunda çok hassasım. Aslında sizin için hayal ettiklerim, benim de hayalim. Ben henüz gercekleştiremedim.; ama, umuyorum sizler başaracaksınız. Ha, daha zamanım var, ölmeden gerçekleştirmek için. İnşallah diyeyim.

    Ne diyorduk?

    "Gülümse
    Odaklan
    Değiştir" Çok inandım ben.

    Güzel heberlere çok sevindim. Başarıyorsunuz.
    Sevgiler Bayazit ailesi..

    ReplyDelete
  12. Bugun iyi haberler bekleyerek, "nehir-im" ne yapmis diye girdim blogunuza, karsima Nehir'cigin ayakta, gulen resimleri cikti...
    Gozumden yaslar, bogazimdan da bir sevinc cigligi bosalivermis. Oglum(4)ve esim(44) n'oldu? diye geldiler. Bizim aileyi 4den 44de mutlu ettiniz pazar pazar...

    NEHIR'CIK, AFERIN SANA! MASALLAH SANA!

    Bundan sonrasini daha da kolay atlatmaniz, artik gunlerin hizli gecmesi icin tüm dualarimiz sizinle...

    Nehir'cik, Anne'ne Baba'na kocaman saril ve gulucuklerini dagitmaya devam et...


    Her gun daha guzel haberlerinizi alacagiz artik... Sizi cok seviyoruz...
    Yesim

    ReplyDelete
  13. DAHA ÖNCE YAZMIŞTIM: COĞRAFYASIZ HEPİNİZİ ÇOK SEVİYORUM! KİMLİKLİ, KİMLİKSİZ...TEŞEKKÜRLER, BİR ÇIRPIDA OKUDUM...AYDA! BEN SENDEN ÖNCEYİM, SEN ŞİMDİ ÖZLÜ SÖZ DÜŞÜN BAKALIM.

    ReplyDelete
  14. Maşallah... Holeyler :) Sevincimi bildirecek bütün ünlem cümleleri... Çok güzel olacak, daha da güzel olacak inanıyorum. Resimdeki "supergirl" ün daha tonlarca güzel fotograflarına şahit olacağım inanıyorum. Sadece ördeklere değil herkese ve her şeye "hello" dediğini okuyacağım inanıyorum.
    Çok çok çok güzel, gerçekten de...

    ReplyDelete
  15. Sevgili Zeynep Abla,

    Annemle beraber bende okuyorum.Hosuma gidiyor.Leyla dun bizde kaldı.Cok eglendik.Ilk once annemin isi icin bir otele gittik,tabi biz arabada kaldık.Ondan sonra manti yemege gittik.Annem isini tam olarak bitiremedigi icin otele tekrar gittik.Oradan sonra Akmerkeze gittik.Cunku ben 23 Nisan'la ilgili bir resim yapmıstım ve o resmim sergiye cıktı.Orada her okulun resimlerini inceledik.Bizde Leyla bize tekrar gelince hamurları pisirip uzayla ilgili bir pano yapacagız ve Nehir gelince ona gosterecegiz.Dogum gununde ise cok eglendik.Ertesi sabah erkenden annem ve ben Leyla'yı anneannesine bıraktık cunku tenisi varmıs.

    Nehir'in cok daha saglıklı olması dileğiyle.

    Sevgiler,...

    ReplyDelete
  16. Sevgili Mercan,

    Bak şimdi, en küçük pkurum sensin demek, imla hatalarım için kusura bakma, hızlı yazarken oluyor. Ama ha, beni Leyla'ya ele verme, birkaç kez beni bu sayfayı yazarken, yakaladı...meraklandı, "Mektup yazıyorum, özel", deyip, okumasına izin vermedim.

    Gerçi, Tüm bunları, Nehir ve Leyla için de yazıyorum bir yandan, onlara yaşları "kemale" erdiğinde hediye edeceğim. Anıları zihinlerinden gittipinde, çocuklukları ve yaşadıklarını okusunlar diye, benim gözümden.

    Yazdığın için çok teşekkür ederim! Leyla'ya gösterdiğin dostluk, Nehir'e gösterdiğin sevgi için. Harika bir kuzensin!

    Seni ve Pelin'i çok öpüyorum,

    ReplyDelete
  17. çok şükür...çok sevindim sizin ve hepimizin adına...

    ReplyDelete
  18. Sevgili Zeynep'ciğim ve sevgili dostlar,

    20. sırayı almanın mutluluğunu ifade ederek başlamak istiyorum yazıma!

    Nehir'cik süper :)) anne ve babaya da kocaman bir aferin :) bir de Louise ile alman doktor arkadaşa özel teşekkürler ve tabii ki kocaman bir MAŞALLAH... Şart şurt önemli ama Nehir'in çocukluk saflığı ile minicik bedeni, kocaman yüreğinin gücüne de hayran olmamak elde değil. Bu kocaman, güçlü kalp ve azim Bayazıt aile geleneği bence... harikaaaasınız, iyi haberler geleceğini biliyordum ama bu kadar çabuk olması yüzümde kocaman bir sırıtış yaptı.

    Başka ne yazayım; en kestirme "tüm commentçi arkadaşlara katılıyorum" demek. Yalnız Nurgün ve Zeynep'ciğim henüz son kozumu oynamadım, ben de siz de olmayan bir koz var! Zeynep'ciğimin bildiği gibi ben Istanbul saat diliminde değil Houston saatinde yaşamaya alışık olduğumdan blogu genellikle ilk okuyan oluyorum ama hımbıl bir boğa olduğumdan yazma işini erteleyip durduğumdan meydan sizlere kalıyor... Artık bu konuda farklı bir taktik uygulayıp ilk beş evet yanlış okumadınız ilk beşe adayım. Yalnız Nurgün'cüğüm kendin yetmiyormuş gibi bir de Mercan'ı devreye soktuğun gözümden kaçmadı, gerekli önlemi alacağım :)

    "Nehir sağlıklı ve mutlu", bizlerde mutlu olup böyle yorumlar yapıyoruz :)

    Belki bugün 20.ciyim ama gelecekte kimbilir belki "ayın commentçisi" olacağım...

    Hepinizi çok ama çok öperim :))
    Sevgiler
    Ayda

    ReplyDelete
  19. Sevgili Zeynep Hanım,

    Blog dünyasında dolaşan bir ödül, dönüp dolaşıp benim de kapımı çaldı. Düzenli olarak okuduğum 3 blogdan biri olduğunuz için, sizi de bu ödül işine bulaştırmadan edemedim. Sevigilerimle,

    Zeynep Çelik

    ReplyDelete
  20. Sevgili Ayda ve Zeynep,

    Yahu, benim isim var calisacagim ama bir bakayim diyorum, sonra daliyorum icine...

    Zeynep once sana: aslinda bende Mercanin okumasina cok izin vermiyordum, genelde sadece resimleri, videolari ve dogum gunu gibi, ozellikle cok mutlu yazilari okuyorduk, Pelini de alip, ama gecen gun baktim, siteyi favorites lere dahil etmis, sna kolaylik olsun diye annecim dedi, ama belki de arada okuyordur kimbilir. Cunku gercektende o cocuk kafalarinda neler kurguluyorlar, benim aklim almiyor bazen. Fakat bugun cok guzeldi ve cok sevindi haberlere. Megersem herkesin ayri ayri yazdigini da ogrenince, kendi icinden geldi ve bende yazabilir miyim diye sordu, bende kirmadim. Eminim oda kendini ise yaramis hissetmistir, benim gibi. Diyorum ya, sizi konusmadigimiz gunumuz yok diye, buda oyle bir gun oldu. Bayagi da guzel yazmis valla, aferin kizima :)

    Aydacim, aklima gelmemisti ama, neden olmasin Mercani arada yerime ''dublor'' yapabilirim. Sende houston saatlerinde Gripin'i calistir bakalim, soyle bir dolassin tuslarda, hangi harfler cikacak gorelim! Ayi mayi bilmem ama, sen gonullerin komentçisisin valla!

    ReplyDelete
  21. Zeynep'cim,

    Supersiniz. Ben transplant olayinin sonrasindakileri bilmedigim icin cok kotu hissettim su son zamanlarda. Neyse sonra Hande detayli bir aciklama yapti da rahatladim ama cok zor gunler olmali. Hapishane gibi. Kolay gelsin.
    Biz Carsamba-Cts arasi Antakya/Hatay'daydik. Cocuklarla gezi gozlem inceleme. Mozaik muzesi (dunyada 2., St Piere kilisesi, Habibi Neccar Camii, Dahphne kucuk selaleler,ipekli ve gar sabunu alisverisi, muthis yemekler derken gunler gecti. Tam da senin dedigin gibi araba kiraladik ve arkada Demir ile Deniz bir gun de Iskenderun'a gittik. Arkada manuel kontrollu camlar surekli acilip kapandi, benim tesvigimle maalesef alinan sazdan flutler surekli ufuruldu ve Aslan sonunda 'ben bir daha sizle seyahate cikmiyorum'deyiverdi. Iste bizden haberler boyle..

    Opuyorum o bizdik yanakli surati ben.

    Sevgilerimle.
    Gulnur

    ReplyDelete