Wednesday, September 7, 2011

Pembe Balonların Ardından Bir Yıl

Bugün Nehir'i pembe balonlarla uğurlayali, bir yil oldu.
Bizim için önemli bir dönemeç. Kabullenmemiz adına.
Kabullenmek.

Yine bir tesadüfle, 4 Eylül sabahı, beni çok etkileyen bir kitabı bitirdim.

"When Bad Things Happen to Good People".

1980lerde yazılmış. Oğlu iki yaşında, erken yaşlılık sendromu ile teşhis edilmiş, 13-14 yaşında öleceği söylenmiş, sonraki yılları, doğumgünlerinde acı çeken ve 14 yaşındaki oğlunu kaybeden bir haham yazmış.

Bir din adamı.

Sormuş, sorgulamış.

İyi insanların başına bu trajediler neden gelir?
Kader midir? Şansızlık mıdır?
Her şeyi yazgı ile açıklayabilir miyiz? Rassallık nasıl giriyor denkleme?
Din bize nasıl yardım eder? Sınırları nedir?
Böyle trajedilerden sonra insanlar ne yaparlar?

Gibi sorular sorular sorular.

Benim için çok ilginç bir buluşma oldu. Kendi kendime vardığım sonuçları bir din adamından dinlemek, okumak. Bana çok da huzur verdi. En önemlisi.

Bitirken de demiş ki, evet olgunlaştım, çok daha iyi bir haham oldum, ama oğlumu geri almak için bir saniyede hepsini verirdim. Sıradan, sığ bir adam olurdum.

Evet evet evet. Hiçbir bilgelik düzeyi bu deneyimi anlamlı kılmaz.

Ve işte bugün webistemiz işlerlik kazandi. İster Koş İster Yürü...Ayrintili bilgi

www.coyag.org

Hem de yeni bir blog olusturdum, COYAGa bagli olacak. Burasi hala bizbize kalsin istedim!

Gönüllü bize o etkinlikte yardim etmek isteyecekler, bana yazabilirler.

Umutla, umutla, umutla!!!

Nehir'im seni seviyorum.

Sunday, September 4, 2011

Nehir'im, tatlım

Sensiz bir yılı geçirdik.

Dile kolay, yüreğe zor.

Ablan diyor ki, "Ama Nehir için en zoru, o tüm ailesini kaybetti"... Seni konuşuyoruz, kaybının ne kadar haksızlık, ne kadar zor olduğunu. Böyle şeylerin az rastlanan bir şanssızlık olduğunu, tekrarlayıp duruyoruz. "Olmadı", diyoruz.

Kabulleniyoruz.

Ben kabullendim. Aklım kabul etti, yüreğim zaten baştan beri reddetti. Bir hayal gibi hayatımıza girdin, çıktın sanki. Bir nefeste. Bizi teselli etmeye çalışıyorlar, hala ara ara...Tesellisi yok oysa.

Biz seni düşündük bugün.

Annen, baban, ablan, kuzenlerin, halan, enişten, dayın, yengen, anneannen, dedelerin, babaannen, hep birlikte helva pişirdik. Meğer birlikte helva pişirmek ne güzelmiş. Birlikte pişirmek. Senin seveceğin gibi dondurmalı, senin seveceğin gibi çileklerle (blueberry bulamadım tatlım). Senin seveceğin pembe şekerler yedik.

Biz seni düşündük bugün tatlım.

Güzel gözlerini, güzel gülümseyişini. Muzurluklarını, alıp başını gidivermelerini, kendine dolaptan elbise seçişini, güzel elbiseler giydiğinde kendinle mutlu bakışlarını...

Ve seni sarmalayan sevgiyi. Bizi yalnız bırakmayan. Bugün de, o acı dolu günde de, sonrasında da.

Minik kızım huzur içinde kal. Seni seviyoruz ve çok özlüyoruz.