Sunday, April 1, 2012

Sonsuzluk

Mart ayı geçti.

Nehir'imin doğumgünü geçti.

Kalbimin sıkıştığı günler geçti. KAÇUV'un Aileevi tam Nehir'in doğumgünü haftasında açıldı. Güzel bir tesadüftü ve o günleri daha rahat geçirmeme neden oldu. Oyun odası gerçekten çok sevimli, içaçıcı bir mekan oldu. Çorbada tuzumuz oldu. Güzel bir his.

Yine de yazmayı beceremedim. Çünkü özellikle doğumgünü ve kaybettiğimiz günler zor oluyor. Aslında tüm özel günler, her biri ayrı ayrı zor.

Acı hafifliyor, kayıp azalmıyor. Hele önüme iki buçuk, üç, üç buçuk yaşlarında kız çocukları çıkarsa, yüzümde acı tatlı bir ifade beliriyor. Geçen gün rastladım. Küçük kız tatlı tatlı yürüyordu, aklıma Nehir'in muzip kaçışları geldi, kendinden emin yürüyüşü.

Nehir'im çok isterdim bizimle olmanı. Seni sadece üç buçuk yaşınla hatırlıyor olmak çok zor, yaşıtların ise büyüyor. Ben de hayal etmeye çalışıyorum, ama hayaller yetmiyor ki.

...

Carole'lar geldiler!

İnanması güç çünkü ailecek uçak yolculuğu sevmiyorlarken, buraya kadar gelebilmiş olmaları harika.

İlk iş tavuk göğsü ve kazandibi tattırdık. Şehri biraz kendileri dolaşacaklar, biraz bizimle.

Ne güzel lafmış, "dostlar sağolsun".

Dostlarım!