Tuesday, April 28, 2009

"Gone Fishing"



Sabah, biraz erken erken yine gökgürültüleri, şimşekler arasında başladı, saat 5 gibi, benim için. Nehir ise biraz daha geç ve ağlamadan uyandı. Yani ağlamaya ramak kalmıştı ki, TPN'den kurtardım, ve yataktan inince, kendi kendine vakit geçirdi. Sonra, sanıyorum, ben dalmışım, Nehir iyice acıkmış, "Baba balık yapsın mı" demeye başlayınca, omlet, ve tahin-pekmezli kahvaltımızı ettik. Kahvaltı bittiğinde, omlet "daha" istiyordu!

Öğlene doğru toparlandık, SKYPE ile dedenin 69. yaşını kutladık. Ayda'cım kulakların çınlasın, sayende tanıştığımız ve evimizin vazgeçilmez kutlama pastası, Leyla'nın favorisi, ekpa alınmıştı. Mmmmm.

Sonra baba-kız bahçeye çıktılar. Dönüşte Nehir babasının kucağında uyumuştu.

Uyandığında mızmızdı, yaptığımız pizzayı çok yemedi. Sonra ev hali, biz bilgisayarlarda, biraz oyun biraz iş...derken yine su akıtmış olan buzdolabımızı tamire geldiler.Saat beş buçuğa geliyordu, bu kez babayı bırakıp, biz çıktık, bisikletle. Döndüğümüzde baba basket maçı izlemeye başlamıştı. Biz de katıldık.

Veee akşam babanın yaptığı, ellerine sağlık somon balığını yedik.

Şimdi saat on buçuk, baba yatakta uyumamın daha rahat olacağını söylüyor, yarın hastane, bakalım kan değerleri hala tutunuyorlar mı...kaçtım. "Gone fishing" . Bu son cümle İngilizce'ye başlangıç olsun.

Foto (suz bırakmayayım): Aşağıdan bana bakarken, ve sonrasında "posta bakma" yolu...yağmur sonrası, her yer daha da bir yeşil.

14 comments:

  1. Maşallah sana güzel kız, daha da iyi ol:) sevgiler

    ReplyDelete
  2. Günaaydıın! diyebilirim... İlk comment benden bugün...

    Haydi Nehir'cik...
    Ne seviyorsan iste, bol bol ye... (dok, dok yeee gibi oldu)

    Sabah ilk iş buradayım. İşe başlamadan önce çok güzel moral oluyor. Süper resimler, süper haberler, Süper Nehir! Bir de ben süper olsam...

    Ama fena sayılmam. 1 Nisan ve 1 Mart çevrildi! Aslına bakarsanız ben de aynı duyguyu verememek konusuna biraz takılmış olmakla birlikte önemli olanın Nehir ile ilgili gelismeleri aktarmak olduguna "ikna" ettim kendimi. Ben her gunun yazısının yanında bir yerlerde (hic bilmiyorum bu blog sayfa duzenleme isini de...) bir "English Version" bağlantısı hayal etmistim.

    Bir de commentleri de cevirmeye niyetli idim ama acikcasi is a zaman biraz cigrindan cıkıyor. 2 gunu tercume etmek 1+ saat civarı zamanımı aldı. Hande ve Zeynep'e gonderecegim. Bir baksinlar "görüş ve edit" icin...

    Önemli olan bu blogun daha cok insan tarafından takip edilebilir olmasını sağlamak. Nasıl daha "verimli" olacaksa oyle olsun. Karar bence "yazarın"..

    Sevgilerimle,
    Yesim

    ReplyDelete
  3. :) Ben yazarken biraz zaman gecirmisim anlasilan....

    Yesim

    ReplyDelete
  4. ''I am gone maan, solid gone''.

    Defalarca karsisina cikmasindan bunaldigi bir konudan cok sıkılınca, dunyadaki en, ama ennn cok, sevdigim cocuk filmi olan Jungle Book (1) da Baloo (ayi), Bagira'ya (panter) boyle diyordu bir sahnesinde.

    Dunku blog yazismalarinin sondaki kisimlarini okuyunca, icimden boyle bagirdim gayri insiyaki! Hayatinda ingilizceyle arasi hic bir zaman mukemmel olmamis biri olarak, hayir dedim, bu bas belasi burada da mi beni buldu? Okulda kendi milletinden olan cocuklara, igilizce egitim vermeye zorlan, hatta tum egitimi ingilizce yapmaya zorlan (somurgeydik ya biz), 500 kelime soyleyebilecekken, 100 kelime ile ders yapmaya calis, simdi de bu blogu ingilizce okuyup anlamaya calis. Ben her zaman ders vermenin teatral bir is oldugunu dusundugumden, -yazi yazmak da keza oyle- cok sevmiyorum ingilizce dersleri. Blogda yazi yazmak ise beni bin kere asar (Bilim dili yok oluyor ulkede her sey gibi).

    Simdi aman canim sen yazma diyenleriniz tabiki olacaktir. Bilin ki yazmamak degil, yazamamaktir benim ki, ve anlayamamak yeterince iyi.

    Zeynepcigimi yeterince iyi hissedememek de cok moralimi bozardi, hatta uzerdi ingilizce yazsaydi eger, ve bugun, icinde bulundugum ruh halini katiyyen yakalayamazdim (gerci ne onemi varsa).

    Neden bunlari yazdim bilmiyorum, aman ulke sorunlarina dair bir polemik de yaratmasin. Sadece, iyi bir follower olarak, excuse belirtmek olarak algilayin. Ben herhangi bir gunu alamiyacagim.

    Herkese cok sevgiler. Nehir saglikli ve mutlu, annesi gelecekten umutlu. Daha ne olsun.

    Not: Eger Nehir bir seyler seyretmeyi seviyorsa, konusu ile, karakterleri ile, jazz muzikleri ile nefis bir filmdir, siddettle tavsiye ederim Zeynepcigim.

    ReplyDelete
  5. Ise baslamak istemedigim belli oluyor mu :))))
    Nurgun soyleyince dikkatimi cekti isimlerden e-mail baglantisi konusu, ben de hep anonimus yazıyordum, denedim, oldu. Soyle ki:

    Comment yazilan pencerenin altinda yer alan "comment as:" secmeli kutusundan "google account" seciliyor. Daha once giris yapmamis iseniz google sifrenizi girmeniz isteniyor. giris yaptıktan sonra da isminiz bu sekilde cikiyor. Ancak google account sahibi degilseniz belki isim gorundugu halde baglanti cikmiyor olabilir...

    Eh artik evli evine koylu koyune...
    Sevgilerimle
    Yesim

    ReplyDelete
  6. Yesim cok tesekurler, ilk firsatta deneyecegim (hatta simdi).

    ReplyDelete
  7. Houston merhaba,

    Istah acildi, kan degerleri de eminim iyi gelecek!!!! Mahmut'un elinden balik da bir baska guzel oluyor!!! Kokusu burnumda, tadi damagimda, ellerine saglik Mahmut!!! Bu aksam bizde de fried rice var. Tavsiye ederim. Tabi bizimki Turk usulu fried rice, bildigin pilavin icine tum malzemeyi ilave ediyorsun, oluyor sana 'fried rice'. Haslanmis ve didiklenmis tavuk gogsu, haslanmis bezelye ve misir, scrambled egg kivaminda pismis 2 yumurta..... Hepsini karistiriyprsun, ustune de isteyen olursa biraz soya sos, iste sana Asya usulu fried rice.... Cocuklar seviyor vallahi.... Sen brown rice ile yapabilirsin...

    Ayyyyyy, cok ev kadini oldum, bana bir is lazim arkadaslar, yok mu bir caycilik falan, onu bile yaparim!!!!!!! Baksaniza yazdiklarima..... Ama Zeynep kabahat senin, Mahmut'un somonu, dedenin ekpa'si falan degince ben de kendimi kaptirdim.

    Canim Zeynep'cim ve Mahmut'cum, Nehir cok iyi, cok daha da iyi olacak!!! Cok mutluyum ki burada ona ne yemekler yapsak diye konusuyoruz......

    Birbirinize cok iyi bakin.

    ReplyDelete
  8. Zeynep'ciğim,

    Dedenin 69.yaşı kutlu olsun, 70 yaş gününü hep beraber bol ekpalı kutlarsınız inşallah. Çocuklarla anlaşabildiğim pek söylenemez bilirsin ama çocukların tat, yemek, kıyafet, film vb. tercihleri ile benimkiler pek örtüşür. Leyla ile pasta tercihimizin benzeşmesine hiç şaşırmadım:) Yalnız bu olayın diğer boyutu aslında benim için vahim, "çocuklarla anlaşamıyorum çünkü muhtemelen ben de henüz yetişkin olgunluğu yok, yetişkin olduğum gün kavga etmeden çocuklarla oturabileceğim, 40'a kadar olmadı 41'den umutluyum!..." Neyse küçüklüklerinde benden hiç haz etmeyen (karşılıklı tabii!) yavrular, ergenlik çağına gelince peşimden ayrılmazlar, en sevdikleri anne arkadaşı olurum hemen :) Yaşasın ergenler! ergenle nasıl iyi iletişim kurduğumun sırrını sana asla söylemem, yoksa beni ergenlik çağları geldiğinde ne Leyla ne de Nehir'le görüştürürsün :))

    Nurgün'cüğüm, ben senin ne dediğini anlamaya çalışırken neyse Yeşim olayı çözmüş, sana yol göstermiş. Düşün Türkçe yazılanı bu hızla anlıyorsam İngilizce yazılanı hangi hızla anlayacağımı! Her zaman ki gibi Nurgun'e katılıyorum :) Artık bu cümle bir kalıp oldu... Nurgün'süz bir hayat düşünemiyorum artık, evet Zeynep üzgünüm ama seni Nurgün'le aldatıyorum, burada acaba İTÜ'lülere bir zaaf olayı da mı var, çözemedim :)) Türk öğrencilere İngilizce ders anlatan birçok kişi bu konuda benzer düşünüyor, Zeynep ile Kıbrısa giderken konuştuğumuz bir konu olmuştu hatırlıyorum, aslında olay kendini en rahat hangi dilde ifade edebildiğin ile ilgili bence. Yıllarca İngilizce'den nefret ederek, ingilizce bildiğim için çalışabildiğim işlerde hep İngilizce kullanmak durumda kaldım ama özel hayatımda hiç tercih etmem çünkü 100 kelime ile tıkılı kaldığımda kendimi iyi ifade edebileceğimi hiç düşünmüyorum. Türkçe "comment" yaparken bile iki gün düşünüp anca yazabiliyorken(yazarın özel sorunu) İngilizce beni de aşar ve de kasar. Bu siteyi öğrencilerin de okuduğunu bildiğimden kötü örnek olmak veya yanlış anlaşılmak da istemiyorum, İngilizce bilmemek diye bir alternatifimiz yok artık ama iş duygulara ve benliğe geldiğinde anadil gibisi yoktur demek istiyorum. Benim ingilizce verdiğim dersler vasat ve sıkıcı iken Türkçe verdiğim derslere farklı bölümlerden sırf dinlemek için gelen olur (sordum, gülmek için geliyorlarmış stand-up niyetine... zannederim burada da bir problem var ama neyse )

    Zeynep'ciğim, Nehir'in ve sizin iyi, mutlu ve sağlıklı haberlerini aldıkça, böyle farklı konularda da yazıp çiziyoruz, tabii ki senin "gidin turkish team grubunuzda konuşun" deme hakkın baki :)

    Yazılar kadar fotolar da çok güzel, üstelik fotolar ile anlattıklarını görme şansımız oluyor. Her ne kadar sen yazarken mimiklerinle yazıyorsun ve öyle hissetttiyorsun ki herşeyi görmeden görebilir hale geldik. Ama fotolar işimizi kolaylaştırdı, devam yani :)

    Daha da iyi, mutlu, sağlıklı haberlerinizi bekliyoruz. NY için kesinleşen birşeyler var mı merak ediyorum ama biliyorum haber gelir gelmez sen bize iletirsin, tüm bu süreçte sen bizi hiç habersiz bırakmadın :) Sağol arkadaşım...

    Daha fazla daldan dala atlayıp üstelik bir de saçmalamamak için kesiyorum artık. Niye bloga yazmadan iki gün düşünüp taşındığım daha da iyi anlaşılmıştır herhalde...

    Sizleri çok öperim
    Sevgiler
    Ayda

    ReplyDelete
  9. Zeynep'cim ve Herkese Merhaba,

    Bir gun commentleri okumadim, neler neler olmus. Hatta dun ve bugunun comment'lerini okumaktan comment etmeye baslayamadim bir turlu. Asagida boregi firindan cikarilmaya hazir, cookie hamuru hazirlanmis evin buyuk cocugu ile sekillendirilip pisirilmeyi bekleyen esas meslegi cevirmen, gundemdeki hali 3 senelik anne olarak tum yazdiklariniza bir diyecegim var ... korkmayin yav, o kadar cok yazmicam :)))

    Once Nehir ve Bayazit'lar: Hep bu hallerinizi okuyalim artik insallah; iyi oldugunuzu duyalim, gunluk dertlere destek olalim, Nehir'in komiklikleri arasinda guzel gelismelerine tanik olalim. Yukarda birisi bizi duyuyorsa, lutfen lutfeeeen ! Gecmis bitmis olsun kaygili gunler.

    Ayda'cim, valla Nurgun'un keyifli yazilarina rakip olmussun bugun, gulumseyerek okudum. Ben iki universite arasinda dostluk maskesi arkasinda sinsi bir rekabet sezinlemeye basladim :) kahve falan diye ajanlik mi yapiyorsunuz ne ... kizissin ortalik azicik, kafalar iyice bir degissin, hi hi hi. Biz de bu rekabetin yazilari daha da bir guzellestirmesinden faydalanir keyifle okuruz.

    Ceviri isine karar verirseniz ben de seve seve bir hatta birkac gun alirim. Comment'ler de mi cevrilecek sadece blog mu, yazismalardan anlayamamisim galiba ... Hem size daha cok destek gelecegine inandigimdan hem de Zeynep'in Mark Dungan'dan yararlandigi gibi baska ailelere de destek olunabilecegine guvendigimden ceviri konusuna destek vermeyi cok isterim ... Zeynep Turkce yazmaya, aile ve dostlar Turkce comment etmeye devam edecegine gore bence hicbir mahsuru yok. Sadece Ingilizce okurun kolay ulasimi cok onemli; ben cogu website'dan zamansizlik nedeniyle pes edip cikiyorum aradigimi bulamiyorsam. Hepimizin derdi zaman olduguna gore ...

    Hande'cim, dun okulda Ege'yi almaya gittigimde Yasemin, Regina ile konusuyordu: "Mommy coming and take me home" Regina da dediki (ceviri) Evet simdi ilk ogleden sonra sinifina gireceksin, sonra anne 2:30da gelip seni alacak. Gozleri parladi ve o bir dolu fotografini cektigim guzel gulumsemesiyle (masallah!!!) kosarak oyuna gitti. Calisiyor olsan 2:30da karsisina cikip nasil o kadar mutlu edeceksin Yasemin'cigi, nasil dogumgunu pastalari, Houston seyahatleri yapacaksin. Nasilsa genciz (!!!) , bir gun yine donecegiz is hayatina; bence keyfini cikar bu gunlerin. Hadi al Yasemin'i gel simdi cookieleri birlikte yapalim !

    Fotograflar bana Mobile, Tampa gunlerini hatirlatti. Ne kadar yesil ve ne kadar tipik Amerikan site keyifli goruntusu; cok ozlemisim ... su donemi o kadar keyifli bir cevrede geciriyor olmaniza ayrica mutlu oluyorum. Nehir'e baksana nasil guzel gulumsemis sana (Masallah!)

    Sena Amca, dogumgununuz kutlu olsun !

    Herkese en dertli gunumuz boyle olsun diyorum !
    Ve kusura bakmayin korktugunuz basiniza geldi cok yazdim; sorry ... hergun ayni adreste bir kadinlar bulusmasi gibiyiz, pastamiz eksikti, simdi ekpamiz ve cookielerimiz de var hhhhmmm yummy !!

    Bu koseye bir nazar boncugu koydum hayal edin!
    O

    ReplyDelete
  10. Nurgun'cum, unutmusum, diyecektim ki; sen Ingilizce'ye bahsettigin denli hakim olsaydin biz de bu cok keyifli, cok anlamli, cok duygu yuklu yazilarindan mahrum kalabilirdik. Senin ifadenin gucu Turkce ile olan kuvvetli bagindan cok destek aliyor bence. Simdi baska islerle cok yogun olduguna gore emeklilik gunlerinde Sapanca'nin koyu yesil manzaralarina donup yazarliga vermelisin bence kendini ... gelecek nesillere keyifli izler birakmak da odulu ...

    ReplyDelete
  11. Sera Amca pardon, "Sena" yazmisim hizli hizli tuslara basarken ...

    ReplyDelete
  12. Acil:

    Sunu da acikliga kavusturalim...İngilizce yazmak, eklemekteki amacımız nedir?

    1. Anadili Türkçe olmayanların Nehir'i takip etmesi.
    2. Böylece fundraising de biraz daha etkin olabilmek??

    Çünkü İngilizce yazılmış onlarca blog var, genel bir bilgilendirme için ulaşılabailecek. Türkçede eksikti ama.

    Bence, gönül isterdi ki, bir tuş olsun, basalım ve her şey İngilizce olsun. Ama sorun, kaynak kısıtlılığı...Düşündüğümüzden daha çok saat alacağını düşünüyorum, okul geçmişimden. Bence sona ekleyeyim ben "Update On Nehir" diye bir köşe. Bu köşeye bir şekil şemal verebileceksek verelim...blog design...(bu konuda hiçbir fikrim yok)

    Önceki yazılar için, yavaş yavaş,yapmaya çalışırız.

    Nehir ilgi istiyor...

    ReplyDelete
  13. Tek amacimizin blogun okunurlugunu arttirmak ve "fund raising" calismalarina katkisi olmasini saglamak oldugunu dusunuyorum.

    Edebi bir amaca hizmet edeceksek benim ingilizcem de yetmez.

    ReplyDelete
  14. Merhaba Herkese,

    Zeynep ve Hande'ye katiliyorum. Zeynep'cim ozet koymayi dene bakalim. Blogspotta farkli 'theme'ler varmis ama blogun sadece bir parcasi degil tum gorunumunu degistiriyormus. Bir bak bakalim buna gore.

    Ceviri isine her turlu katilirim eger ihtiyac olursa ama fikrim: Zeynep'cim sen vaktin oldukca kendin cevirsen gecmise donuk yazilari. Edebi olarak da uzun vadede Ingilizce olmasi guzel olur bence.

    ReplyDelete