Tuesday, April 21, 2009

Sakin Bir Gün





Dün gece Nehir ateşsiz, ve kendince deliksiz bir gece geçirdi. Saat 19.30 gibi sızmıştı zaten. Krampları oldu gece, üç veya dört kez morfin verdim, düğmeye bastım yani.

Sabah, altıbuçukta uyandı.Ben biraz daha uyuması yönünde teşvik ettim, uyumadı ama yataktan kalkmak istemedi. Saat sekiz gibi, "gezeliiim" diye ayaklanma ve dışarı çıkma isteğini belirtmeye başladı hafiften...bense onu ikinci ve son kozum, dvd seçimiyle biraz daha odada tuttum, kahvemi içtim.

Hemşire önceki günlerin aksine Nehir'i "aksi" görmeyince, "there is nothing like a good night's sleep", "and dad is still getting some", diyerek beni güdürdü. Tüm bunlar esnasında, babamız mışıl mışıl uyuyordu.

Biz oyun odasına doğru yola çıktığımızda, arkamızdan "iyi eğlenceler diyordu, gözleri yarı kapalı"... Tüm bu uyku faslını niye anlattım, gece evde uyuma biletim bu şekilde çıkmış oldu. Bakalım Nehir hanım izin verecek mi.

Doktorlarla "negotiation" sürüyor, Nehir'in morfinini yine azalttılar. TPN'ni 18 saatte bıraktılar. Yemeğe başlamasını bekliyorlar. Öğlen birkaç kaşık makarna yedi. Ben Ayda'dan ilham alıp, "İstanbul"a gittim. Murat Abi'sinden mercimek çorbası, pide, ve kendi talebi üzerine sütlaç aldım. Sonuç, yarım kaseye yakın çorba, içine pide doğranmış yendi...sütlacı önce istemedi ki bu demekki iştahı tam açılmamış. Ama baba ile ben elimizde birer kaşık sütlaç yeme yarışı yapınca, üç kaşık da o yedi.

Biraz daha yemesi lazım. Bizi çıkartma hedefleri cuma imiş, ama sonraya da kalabilirmiş...deyince, ben fı-ray-dey fı-ray-dey oldum (Cure'dan melodiyi bu kafayla hatırlayamadım, yoksa St. John's Wort'ün verdiği hafiflikle onu da söyleyecektim)! Ve no tipien piliiiz...borusuz, özgür geceler istiyorum, kendi adıma, Nehir adına. Iııh, bu yeni attendee, baktım, askeri medical school'dan, saç kesimini de koruyor hala, Alman'dan katı valla.

Şimdi eve geldim. Nehir "annee, sen uyuma evde" dese de, en sonunda "anlaştık mı" ya "anlaştık" yanıtı verdi ve odadan çıktım. Yani ilk çıkış denememde, arabaya binip, exit'e gelmiştimki, kitabımı almadığımı anlayıp, u-turn ile bir daha yukarı çıktım. Hastanede başucu ışığı olmadığı için kaç gündür okuyamadığım, acaba erkekler gerekli midir sorusunun yanıtına ulaşamya çalıştığım kitabımı aldım, çünkü meraktayım kaç gündür. Okura bir nevi sorumluluk hissediyorum. Şimdilik söyleyebileceğim, sonuca gelmedim ama yarısında biyolojik olarak ihtiyacımız olmadığı, nesillerinin tükenebileceği söylendi. Benden duymuş olmayın ama. En komiği ise, kadınlarda çeşitliliğin çok olduğu, biyolojik olarak görülmüş, erkeklerin ise tek tip olduğu!!! Dowd der ki, erkekler Marstan ama kadınlar Venüsten, Jüpiter'den, Uranüs'ten...miş. Buna ister ietemez kadın okurlarımın gülümsediğini düşünüyorum, yani ben gülümsedim. Sanıyorum kendimiz gibi sanınca işler karışıyor. Halbuki basitlermiş. Evet, yeni anladım, n'olmuş.

Bu önemli tespitten sonra...eve geldim ki, iki hafta önce aynı gece, Mahmutçum üç değil, beş araba soyulmuş. Ne hoş. Ben hani ne zamandı unuttum, evde kaldığım zamanlarda, "neyseki safe bir yerde tuttuk evi, yoksa korkardım" demiştim. Bütün çocukluğumuz ve sonrası Amerikan yapımı gerilim, polisiye ile geçince geçtiğniz her yerin bir filmde "sahne"si var. Bana zor gelen, örneğin, otoparktan eve yürümek! Şimdi kurmayayım ama sahneler de pek çok. Valla küçükken, Agatha Christieleri alır, salonun köşesindeki, sallanan sandalyeye kurulur, okur (hangi yaştayım ve neden yalnızım hatırlayamıyorum), sonra da tuvalete bile kalkamazdım.

Şimdi ise durum, yatağa gidip, Dowd okuyup, uyanıp, geç olmadan, yani bizim hayatımıza çevirirsek, otopark dolmadan gitmek.

Zırrr.... o da ne, SKYPE'den Mahmut arıyor...yaw teknoloji çıktı, mertlik bozuldu, umarım ağlayan bir Nehir sahnesi değildir. Babasııı, ben yokum...

Foto 1: güzel güzel oynarken, school bus ile
Foto 2: school bus yok, neden, çünkü Nehir yere uçmasına yardımcı olmuş
Foto 3: "Ama başka çocuklar gelir de kırılmış görürlerse, üzülürler, oynayamazlar çünü" üzerine mahçup (?) bakış
Foto 4: Bu kez patates adam yapmışız, mahcubiyet sonrası

11 comments:

  1. Super haberler...Bol bol dinlen bakalim Zeynepcigim fazlasiyla hak ettin.

    Hem gunlerdir aklimda olan ama dur simdi sirasi degil (neyin sirasiysa) dedigim, kitabi nihayet bitime cabasina girmeni de cok takdir ettim.

    Evet bekliyoruz, kizlara ne diyecegiz, bize bir deyiver....

    ReplyDelete
  2. Şekerim dün yazamadım Nehir'ciğin rol playinglerine, kendisine yapılan müdehaleleri oyuncakları,üzerinde sizlerin üzerinizde denemesi, oyun oynayabilmesi gerçekten harika, senin desteğin de öyle. Böylece hem bir kontrol duygusu kazanıyor; ben de bir şeyleri idare edebiliyorum vs. hem de yaşadıklarını sembolik ,oyuncu bir şekilde somutlaştırıp, dışarı çıkartıyor, ifade edebiliyor.Ne güzel böyle hoş bir ara alan keşfetmiş olması, canım benim.
    Sen de kitabının ve birazcık uyuyabilmenin keyfini çıkar tatlım, kendine olabildiğince iyi bakmalısın.Çok sevgiler, nergis

    ReplyDelete
  3. Bu arada resimler bir harika, öpüyorum milyonlarca... nergis

    ReplyDelete
  4. Haberler her geçen gün güzelleşiyor, ne mutlu size.

    ReplyDelete
  5. Oncelikle YASASIN diye ciglik atmak istiyorum...
    Cuma gunu eve cikmak fikri bile (olmasa da sonraya kalsa da) muhtesem bir haber...
    Gun verilmesi (o gun eve gidemeseniz de) olayin bitmek uzere oldugunun haberidir bence...
    Eh be Nehir'im...sen gercekten de kadife eldiven icindeki demir bileksin...bayildim bu lafa...
    Ne kadar fragile gorunsen de...cok guclusun...
    Supersin bir tanesin...sin.sin.sin...

    Ve Nurgun'un iddiasina Nehir'im izniyle tarih vermesem de herkese bir sey hatirlatarak tarih vermelerini soyleyecegim... Benim kizima Almanyadan cevap gelirse Ekim Kasimdan coook once gelir Turkiyeye diyorum. Ve insallah o da olacak...

    Gecen hafta Mina'ya dogumgununde kimleri cagiralim dedigimde her seferinde su isimleri sayiyordu. "Mercan, Pelin, Oguz, anne(bu Nurgun oluyor), Leyla" sonra durup ve soru isareti bakisiyla "Nehir?" diyordu. Bende Nehir cok uzakta yetisemez diyordum. Sonra dogum gununde Skype de Nehir'i gordu. Gece de uyumadan once bana "Nehir yetisti" dedi...

    Ve hala evde once "iyiki dogdun Nehir" sonra da "iyiki dogdun Mina" diye sarki soyleyerek dolasiyor.

    Seni seviyoruz Nehirim...

    ReplyDelete
  6. Sonunda bitiyor, geçip gidiyor.
    Bu son olsun Nehir bebek :)

    ReplyDelete
  7. Guzel Nehir'imizin yuzundeki gulumseme artarak devam etsin. Hastaneden cikma haberi bizi de cok mutlu etti. Nehir'in parktaki resimlerini bekliyor olacagiz.
    Sevgiler.
    Sevgi

    ReplyDelete
  8. Kulaklarima inanamiyorum... Cuma mi???? Aman aman M A S A L L A H!!!!!! Tahtalara vuruyorum, dilimi isiriyorum.....

    Canim Nehir'cigimden bir gol daha... Vallahi sezonun en skorer oyuncususun!!!!!

    Sirada evde keyifli gunler var!!!! Tadini cikartin, 2-3 sene sonra evde tutmaya imkan olmayacak!! Dogumgunleri, partiler, gosteriler falan derken randevu gerekecek soolleeee ailecek evde vakit gecirmek icin....

    Hepinizi opuyorum... Birbirinize cok iyi bakin

    ReplyDelete
  9. Sevgili Zeynep, Houston son iki yilda kotu anlamda degisime ugradi, gozlemlerinde haklisin. Ben de hergun ayni sahneleri canlandiriyorum gozumde:) otoparklarda hizli hareket etmek konusunda da hemfikirim.

    Nehir' in gulen yuzunu gormek cok guzel, senden haber almak da.

    Sevgiler.

    ReplyDelete
  10. Harika !
    Super !

    Nehir'cim hersey cok guzel olacak, inanamayacaksin hayatini dolduracak guzelliklere ...

    Sizi seviyorum, cok opuyorum,
    Bilge

    ReplyDelete
  11. O kadar seviniyorum ki guzel haberlerinizi alinca, insallah butun bunlar tamamen gececek ama biz size o kadar alisacagiz ki blogunuzu hep okumak isteyecegiz... Nehir'in her guzel anini, her yeni yasini bizimle paylasin isteyecegiz. Sizi tanimadan ve gormeden seviyoruz kulaga tuhaf gelse de... Herseyin cok cok guzel olmasi dilegiyle.

    ReplyDelete