Wednesday, August 18, 2010

Durum

Gece RMHde kaldım, sabah Leyla ile Belediye Başkanının evini görmeye gittik.

12.00'de Leyla'yı RMH'de bırakıp, Nehir için buzluktan sulu köfte alıp, hastaneye geldim. Nehir soruyordu.

Tam mikrodalgada çözüyordum, Mahmut geldi, fellow gelmiş, Nehir NPO imiş. Haydiii. Bu sabah çekilen röntgende yine su topladığı görülmüş.

Hoppala. Dr. LaQuagia ile görüşüp, ondan gelecek tüp mü, yeni bir "tap" mi ve ne zaman sorularının yanıtına kadar bekleyelim dediler.

Sonuç:

Dr. LaQuaglia, herkes tarafından sözünün boşuna dinlenmediğinin bir kanıtı, kattaki takımın söylemediği bir "insight" ile, "Boru takmam, çünkü neden sıvı biriktiğini biliyorsunuz, önce onu anlayın" demiş. Yani mekanik yolla boşaltmaya çalışırken, borular nedeniyle acı çekip, daha da derin nefes almasını doğru bulmamış. Hele sıvı birikmeye devam edecekse, ve nefes darlığı ihtimali varsa. Kesin bir şey söylemeseler de, yarın için aç bırakıp yeniden "tap" düşünüyorlar.

Peki neden yeniden sıvı birikti? "Bilmiyorlar".

Sonra kalp ekosuna bakıldı. Sonuç, kalpte bir şey yok, çok şükür.

Derken birkaç kezdir soruyordum, Presbyterian'dan bir üst solunum uzmanıyla konuşmuşlar, bugün Nehir'in röntgenlerine bakıp, yarın fikrini söyleyecek.

Sonra, sizi izole, yandaki odaya alacağız dediler, yeni testler yaptılar. Viral bir şeyler olabilir mi diye. Pek ummuyorlar ama bakıyorlar. Ateş yok zira, klinik olarak da görüntüsü iyi. Yani nefes alışını saymasam, her şeyi iyiye gidiyor.

Yani yöntem: "rule out", yani olası nedenleri eleyerek bakıyorlar. Ellerinde bir teori yok.

İyi olan: Bu kez, attendee, Dr. Thomas Renaud (bugün dikkatle bakıp, adını okuyabildim), çok ilgili. Dün ve bugün günde üçer kez, geldi, anlattı, dinledi, tüm sorularımıza yanıt verdi. Ve bugün hem başka teamlerle konuşmuş, Presbyterian ile konuşmuş, yarın da tümör board ile tartışacaklarmış. Tümörle ilgili bir şey beklemiyorlar ama "taze" fikir almak için. Anlamaya çalışıyorlar ve sadece beklemiyorlar.

Bu kez, Nurgün'cüm, ben de rahatladım. Aslında tam aksi, "bilmiyoruz"u duymak çok kötü ama uğraşan, danışan bir doktorla bu işin içinde olmak kafamı rahatlattı.

Yarın biraz daha bilgileri olacak. Düşündükerinden biri de, endoskopik yöntemle akciğerlere girmek. Ama bu işi de solunumu iyi değilken pek istemiyorlar. Zaten bu koşulda anestezi de çok iyi değil. Peki bilin bakalım o işi kim yapıyor? LaQuaglia! Bugün Fransız-Kanadalı Dr. Renaud'a, "Sihirbaz sanırım Dr. LaQuaglia" dedim, güldük. Ama ne diyeyim, ben de onun adını duyunca rahatlıyorum, hele bugünkü yorumundan sonra.

Bir ihtimal de, bir şekilde neden biriktiğini anlamadan, sıvının gitmesi, belki yavaşça.

Bugün Nehir'in trombositleri, ilk kez 156 bini buldu, süper! Yani ameliyat için hazır hale geliyor. Ah ama önce bu işi çözmeliyiz. Zaten bizi boğan da bu. Enerjimiz ve Nehir'in enerjisi başka bir sorunla mücadele ediyor. Ve soruyoruz kendimize "Karboplatine evet demese miydik?" diye. Aklım hala karboplatine takık. Acaba o mu bir işlere yol açtı? Sanmıyorlar.

Doktor diyor ki, böbreklerde sorun yok, "creatinin" oldukça iyi bir gösterge imiş, ve 0.5. idi bugün yine. Karaciğer ultrasonda bugün iyi çıktı. Yarın bazı testlerin sonucunu alacağız.

Özlem'cim de bugün kitabına bakmış, ne olabilir, atladığı bir şey var mı diye, maalesef onda da bir açıklama yok. O yarınki uzman okuyuşunu bekliyor, acaba sıvı artışını yanlış mı yorumladılar diye. İyi ki varsın sevgili arkadaşım, bu süreci senin desteğin olmadan geçiremezdim, en azından aklımı yitirmeden. Bana ne zaman telaşlanmam, ne zaman doktorları sorgulamam gerektiği konusunda çok iyi fikir veriyorsun. Teşekkür ederim. Ve bugün Özlem de hemfikirdi, "İşte, bu attendee işini düzgün yapıyor, biz de bunu istiyorduk zaten" diye. Maalesef, beş günlük rotasyonu cumaya bitiyor. Ama hiç değilse cumaya kadar oldukça çok fikir almış olacak. Teşekkür ederim.

İşte şimdi dua zamanı, ki bu iş daha da karmaşıklaşmadan, kendi kendine çözülsün, tıp açıklamasa da Nehir'in bedeni kendi arızasını kendi gidersin. Nefes alışı 38, saat 10.00. Bu iyi haber. Gerçi Özlem sorup duruyor, "Neden bir açılıp bir kapanıyor" diye. Ben de bu soruyu tekrarlayıp duruyorum. Hadi kızım yarınki röntgenle şaşırtsan yine, bu kez olumlu. Şu kısırdöngüden bir çıkabilsek.

İş çıkışı Sandra'cım geldi, elinde pembe bale giysili bir Barbie. Nehir başka bir bebekle barbie'yi yanyana koydu, "Hadi ad koyalım " derken, topuzlu, topuklu, süslü, sarışın Barbie, "anne" oldu, uzun saçlı, bale elbiseli küçük kız görünümlü bebek ise "Nehir". İyi dedim, tersi olmadığına sevinerek. Mark Nehir'i soruyormuş, "Saçları uzadı mı?" diye, uzayınca gidip saçlarını okşayacağım diyormuş. Nehir de dün eline yaptığı dövmeye bakıp, "Bundan Emre'de var mı?" deyiverdi, ona da götürmek için. Alem bu çocuklar.


6 comments:

  1. herzaman dualarımız sizinle sevgili nehir ve anneciği zeynep:) ankaradan en pozitif enerjileri güzel duyguları sevgileri ve kucakları yolluyorum...umarım herşey kısa zamanda yoluna girer.....iyi haberlerde buluşmak üzere

    ReplyDelete
  2. Dualarımız sizinle. Allah sağlık versin, hızlıca iyileşsin inşallah.

    ReplyDelete
  3. Zeynepcim, ben korktugum ve bir seylerden cok sıkıldıgımda, bir zaman kendi halimde cozmek icin debelenirim, bol bol da uçuklarım. Ama ne zaman ki sorunumu yuksek sesle birileri ile konusurum, o an itibari ile o is artik sorun olmaktan cıkar, cozum yoluna dogru girmeye baslar.

    Hayatım boyunca hep boyle oldu. Bugun de.

    Dun neden sıkıldığımı, korkularımı seninle paylasınca sanki bugun iyi haberler gelmeye basladı bile. Istersen psikolojik de. Olsun. En azından senin sesin daha rahatlamıs tınıyordu bugun ki, zaten benim de istedigim buydu. O zaman korkmuyorum. Cunku beni sıkan bu. Ben daha once hic bir sefer bu kadar korkmamıstım -mali isler dısında- ve bu da cok kotu hissetmeme neden oluyordu. Daha teknede ilk sorunlu hastane gunlerini, yogun bakımları, senin korkularını okumaya basladıgımdan beri, dudaklarımın ucugu hic gecmiyor. Ama bugun rahatladım, her zamanki gibi eminim, her sey yoluna girecek. Yavas yavas belki ama, girecek. Ne senden, ne de senin Nehir'le yumusacık sesinle ilgilenmenle ilgili bir suphe duyamam bile. Sahip oldun her duygun ve dusuncen benim icin tartısılmazdır. Herseyin gonlunce olacagı gunler, sumuklubocek hızı ile de olsa geliyor, ama geliyor inan. Benimki sadece, kendimi senin yerine koydugumda dusunduklerimdi. Ama yasadıklarının onda birini bile kaldırmam eminim. Sen hep cok guclu ve aynı zamanda mantıklı olmayı basarıyorsun, zaten herkesin bu blogun muptelası olması da bundan. Dile kolay 420 kayıtlı okuyucu, eminim herkes kendine bir seyler katıyor sayende.

    Aslında ben , mantıklı olacagım, bir seyleri kacıracagım, tedaviyi dogru takip edebilecek miyim, stresinin seni cok yoracagını ve dogustan gelen pozitifligini –Leyla’ya ve Nehir’ e de gecirmis oldugun-, zayıflatacagından endise ediyordum. Hani Nehir parka cıkamadı, temiz hava alamadı diye uzuluyorsun ya, cok haklısın ama, ben gene de Ozdemir Beyin cocuklar kucukken soyledigi bir sozunu hatırlatacagım. Kızlar kucukken bana “cocukları gezdiricem, sunu da gostericem, aman sıkılmasın suraya gotureyim falan diye bir kosturmacaya sokma, kendini de stres etme, senin yanında olmak ona yeter de artar bile” demisti. Ben de onu demek istedim, oyunlar bulmak degil, senin varlıgın bile baslı basına Nehir’e yeter. O senin koala yavrun tatlım benim. Sen de harika bir annesin.

    Leylacım nasıl? RHM’de eminim iyi vakit geciriyordur. Hepiniz de ayrı ayrı, harika bir is basarıyorsunuz. Herkes uzerine duseni biliyor ve yapıyor. Bu her bakımdan ornek alınacak aileyi yakından tanımak sansına sahip oldugum icin cok mutluyum.

    Ozlem'e tanımasam da ben de en az senin kadar minnet duyuyorum. Seni ve dolayısı ile bizi rahatlattıgı icin.

    Hepinizi cok cok seviyorum ve tum olumlu dusuncelerimi yoluyorum. Sen kendini hic sıkma, Nehir bugune kadar idare etti, arkası da gelecek….

    Sarkıdaki gibi "Bir tek annesi olsun, Nehir’e bir sey olmaz…"

    ReplyDelete
  4. Zeynep hanım, merhaba

    Sizinkiyle aynı şekilde yaşamış olmasakta sizinle aynı hastahanede aynı hastalığın sadece başka bir türü ile bizde ailecek mücadele ettik. Eminim bizim gibi sizlerde başaracaksınız. Bugünkü postunuzu okuduğumda gördüğü kemoterapi tedavisi sonunda kontrol için e-mar çektirdiğinde anneannemin ciğerlerinde küçük kistler oluşmuş olduğunu ve bu durumu bize yine Sloan'da kemoterapi tedavisinin ciğerlerde bu tip etkiler doğurabileceği olarak açıkladıklarını hatırladım. Sizin aldığınız ilaçlar mutlaka farklıdır fakat bence bu su toplamada vücudun bir süreliğine ilaçlara göstermiş olduğu bir reaksiyon olabilir. Umarım hemen düzelir, Nehir'cik. Sağlığın herşeyden önemli olduğunu yaşayarak tecrübe etmiş biri olarak size ve ailenize sağlık dolu günler diliyorum. Son olarakta, önce Allah'a sonra da bulunduğunuz hastahaneye sonuna kadar güvenin diyorum, biliyorum hiçbir zaman ihtiyacınız olmayacak fakat Sloan'un mücizeler yarattığını gördüm.

    Sevgiler,

    Serra

    ReplyDelete
  5. dualarimiz hep sizinle..rabbim en kisa zamanda safi ismiyle kizimiza sifa verir insaallah...
    birde mikrop riski olur falan yazdiginiz icin gelmedik ama en ufak birseye ihtiyaciniz olursa seve seve yapariz....eminerkek@hotmail.com adresine yazabilirsiniz..sevgiler..

    ReplyDelete
  6. cok dualar.. cok sevgiler.. aksin gitsi su sivilar artik dilerim ..

    ReplyDelete