Thursday, May 20, 2010

Uzun Bir Gün...İlk Adımlar

Önce, Nurgün'e,

Canım Nurgün'cüm. Aslında Nehir'in İstanbul'daki hastane günlerinde, ilk ortaya çıktığında herkes senin gibi düşündü. Hala kim ne düşünsün bilemiyor. Bana sık sık, tevekkül et deniyor.

Ama en iyi gücü bizi tanımadan yazan bir yorumcu verdi, bilimin sunduğu her şeyi yapın, sonra tevekkül edin.

Biz de onu yapıyoruz.

Çok yazmadım, ama okuduğum bir blog, ve hayatını maalesef kaybeden küçük, tatlı bir kızın bloğu da bana birşeyler verdi. Mahmut, "Okuma artık, moralini bozuyorsun" diyordu. Halbuki, ilk günlerde neyi yapamayacağımı da o blog sayesinde öğrendim.

Nehir'i bırakamayız.

Ve yazın okumuş olduğum, "The Anatomy of Hope", Umudun Anatonomisi. Harvard'lı bir onkoloğun yazmış olduğu kitap. Meğer o da beni hazırlamış. O kitabı okumamış olsaydım, ne Özek ile, ne Fatih Bey'le o konuşmaları yapamazdım. Şunu öğrenmişim. Doktorlar hastalara "quality of life" fikrini vermek zorundalar. Yani Fatih Bey, "Bakın bir tedavi yok, acaba uğraşmasanız mı" demeli idi. Bunu duymak tabi ki zordu. Ama biz geçen yıl şunu da gördük. Kimse bir şey bilmiyor. Hep olasılık, olasılık. O olasılıklara göre Nehir şanslı gruba daha yakın duruyordu. Tutmadı.

Ve Dungan'ın yazmış olduğu başka bir şey, kulağımda, "Ne kadar yaşatırsanız, o kadar da bilimin gelişmelerinden yararlanma şansınız artıyor".

Annem, "Nehir'i çok yormayın" dedi.

Nehir bu tedavilerde iken, evet, bazen çok hırpalanıyor. Ama sonrasında, bir o kadar da kendini iyi hissedebiliyor. Zaten orada bize düşüyor iş. Ve baştan beri Nehir'in mümkün olduğu kadar hastane dışında iyi zaman geçirmesine çalışıyoruz. Çok yorgun da olsak, parka gidiyoruz. İlk zamanlarda günde iki kez gidemezsek kahroluyordum. Yine annem, "Bir kez gitmezseniz bir şey olmaz" demişti.

Ve ben Houston'da geçirdiğimiz yılın, hayat kalitesi açısından çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Hangi çocuk hem annesi hem babasıyla, yüzdeyüz, 24 saat zaman geçirir, geçiriyor. Leyla'dan ayrı kalmış olmak dışında beni uzaklık hiç sarsmadı.

Biraz da, ilk tanı öncesinde Nehir'e çok zaman ayırmamış olmanın ağırlığını bu tedavi sırasında attım. Nehir'le yeniden, ve çok sıkı bağ kurdum. Şimdi çok daha rahatım.

Boğulduğum oluyor. Bunaldığım. Hala. Bugünlerde Nehir ağladığında, tahammülümün kalmamış olduğunu, "burn out" durumunda olduğumu görüyorum. Geçen hafta sonu, MIBG öncesi, gerçekten alt üst oldum, strese de tahammülüm kalmamış, bedenim zorlanıyor.

Ama umut içimizde. Ben yıllar sonra babamın Alman arkadaşına yazmış olduğu mektubu okuduğumda, babamın umuduna şaşırmıştım. "Ben de Volker gibi başaracağım" diyordu. O başaramadı. Füsun Teyze başaramamış.

Annem ve Sera Amca'nın sessizliği, şüphesi o nedenle. Sevdiklerini bu hastalığa kaybetmişler. Şüphe ile bakıyorlar. Farkındayım.

Ama herkesin hikayesi başka. Nehir, babam değil. Babamın devamı değil. O kendi hikayesini yaşıyor. Yaşayacak.

Annesi ve babası olarak gerekeni yapacağız. Feride ile konuşmuştum, ağlayarak bir yandan, "Ne yapacağım bilmiyorum" diyordum, birinci ameliyat öncesi. Cumartesi gecesi. Çok korkmuştum. Yaşadığım dehşeti kelimeler anlatamaz. Titriyordum, sona mı geldik diye. Hatta Feride'ye, "Sona geldiysek de ben sonu Amerika'da yaşamak istiyorum" dedim, "Daha iyi bir son hazırlıyorlar,hospice dedikleri, ağrı kontrolünü iyi yapıyorlar, ve yalnız kalmak istiyorum Nehir'le". Fatih Bey, "O durumda sizin desteğe ihitayacınız olacak" dediğinde de, aynı şeyi düşündüm, "Ben bizim için üzülen insanlar arasında kalmak istemiyorum, ya da bizimle üzülen". Bunu anlatmak zor, ama kendi üzüntüm yeterken bana bir de başkalarını görmek, neredeyse beni onlara moral vermeye zorluyor. Üzüntüm katlanıyor.

O konuşmalardan sonra, ağır konuşmalardı, yattım, düşündüm. Derken, acaip şekilde bir çığlık gibi nöroblastom aileleri grubuna yazdım. "Beyinde nüks oldu, ne yapmalı" diye. Hiç teorisi olmayan, bir çığlıktı sadece. Ve hemen yazdı aileler. Derken Dungan yazdı, zaman kaybetmeyin, Sloan tek yer diye.

Ve umut geldi. Düşündüm yine, paramız olsa gider miydik? Evet. O zaman gitmeliydik.

Şimdi, geçen günkü MIBG sonrası, aslında durumun daha az zor olmadığını bilsek de, daha da zorlaşmadığını görmek iyi geldi.

Sonra RMH'de asansörde bir kadın, "Haberi aldığınızda yanınızdaydım, çok sevindim" dedi. "Önümüzde uzun bir yol var" deyince ben, "Bu durumda, olan her olumlu şeye sevinmek lazım" dedi.

Evet.

Umut ve umutsuzluğun ötesi, dediği Feride'nin bu olumlu anlar. Şebnem'im hatırlattığı sevinç duygusu.

Ve bugün: sabah kısa sürecekken...Önce Dr. Wolden'ı gördük. Radyolog. Başağrısından sözettik. Tümörün büyüdüğünü düşünmediğini, ama başka şeylerin olabileceğini, ilaç etkisi, radyoloji sırasında ödem artması gibi...Dr. Khakoo'yu da görmemizin iyi olacağını söyledi.

Biz de biraz bekledik. Derken Khakoo gördü Nehir'i. Ondan önce Ester gördü, Filipinli Nurse Practitioner. Ve her nedense Nehir en çok ona yüz veriyor.

Dr. Khakoo acaba kanama var mı diye, kafa CTsi istedi. Ve acaba steroidler az mı geldi diye, "bolus" (ekstra) 5 ml kortizon verdirdi hemen.

CT sonrası haberler iyiydi, çok şükür. Hatta tümörün küçüldüğünü söylediler. Mahmut MRI olmadığı için biraz şüpheyle bakıyor ama öncekiyle kıyasladıklarını düşünürsek, bu da iyi haber!

Hastaneden çıktığımızda, saat dört olmuştu. Hava bugün sıcaktı ve biz kendimizi yine Central Park'a attık. Nehir dondurma yedi. Biraz oturduk. Derken Nehir "Park'a gidelim" dedi, "E, burası park" dedik, gayet sert br sesle, "Burası park değil" deyince, oyun parkına gitmek istediğini anladık.

Ve kızımız bugün ilk kez salıncağa bindi. Kaydırağa gitmek istedi, yürüdü, sonra kumda oynadı.

M A Ş A L L A H. Çok şükür, onun iyiye gittiğini gördük. Haneye bir artı daha.

FotoNot: Baba uyudu bile, fotolar sonra. Aaa bir de bugün çıkartmadan küpeleri oldu!! Kalp şeklinde. Süslü!

26 comments:

  1. Canım benim. Cok tesekkurler.

    Seni cok ama cok seviyorum...

    ReplyDelete
  2. Zeynep'ciğim bence de tevekkül elinden gelenin en iyisini yapıp o anda bir sonuç alamıyorsan beklemektir. Bu muhakkak bir sonuç alınacak ama ne zaman belli değil demektir.
    Hepimizin bir fikri ve olayları kotarma yönteme var. Başımıza gelenleri def etme yöntemlerimiz var. Fakat ne yazıktır ki başımıza gelenlerin aynısının sevdiklerimizin başına da geleceği inancı bizlerin hep geri adım atmasına sebep oluyor ya da tutuk yaşamamızı sağlıyor. Her geçen tıp ilerliyor. Babanın başına gelenler ilelebet bu ailenin kaderi olarak kalmayacak. Baban bugün yaşıyor ve bugün hasta olsaydı ben inanıyorum ki daha çok umut olacaktı ve belki baban başaracaktı. Yas tutmak veya konudan sapıp işi üzüntü boyutunda tutmak yaşam şansımızı azaltıyor. Evet büyük bir problem var ama elinizden geleni arkanıza koymuyorsunuz. Yaşam problemleri çözme oyunudur. Keşke bu oyunu Nehir üzerinden oynatmasaydı ama neyse ki bu oyunu oynamak olan anne ve babası çok mantıklı insanlar ve doğruyu hep kolaylıkla buluyorlar. Geçmişte yaşanan hiç birşey bizim kaderimiz değildir. Bizler farklı insanlarız.
    Nehir her gün daha iyi haberler almaya devam edecek. Sen ve Mahmut, Nehir'in sağlıkla büyüdüğünü göreceksiniz. Sevgiler.
    Kadriye Somel Özcanoğlu

    ReplyDelete
  3. Canım zeynep
    iyi haberlerini okudukça seviniyor aklıma geldikçe maaşallah deyip allah hepinizi korusun güçlendirsin diye dua ediyorum. hep dediğim gibi nehir aydınlık yolunu biliyor ve bu yolda ilerliyor. bize kalansa emin adımlarla onu takip etmek. siz de elinizden geleni yapıp onu güvenle izliyorsunuz. ne olur yaptıklarını ve olanları sadece hatırla, bil ki onlar o zamanın en iyi kararlarıydı ama şimdi sizler için çok daha farklı seçenekler var ve siz zaten hepsini kullanıyosunuz. allahın ve evrenin gücüyle yolunuza inanın ve sıkı adımlarla yürümeye devam edin. baksana rehberiniz dünyanın en güzel varlığı zaten. nehirimizi bizim için koklayın. mahmutla birbirinize de iyi bakmayı unutmayın. pelin-ertun-ışık

    ReplyDelete
  4. Cok sukur. Insallah daha iyiye gidecek Nehir.
    Sevgilerimle.

    ReplyDelete
  5. Sizin gücünüz ve enerjiniz ta buralara kadar ulaşıyor. Nehir sizin gibi güçlü ve cesur bir anne baba ile bu hastalığı atlatacak. Her zaman aklımda ve kalbimdesiniz.

    ReplyDelete
  6. Çok şükür çok, maşallah Nehir'imize.

    ReplyDelete
  7. Zeynep,

    Sana yazmak için kelimeler yetersiz kalıyor bazen. Duygularım dolup taşıyor, çok şey söylemek istiyorum ama doğru kelimeler arka arkaya sıralanamıyor maalesef. Zaten senin takdir ettiğim pek çok yönünden biri de yazımdaki ustalığın, duygularını, yaşadıklarını/zı bu kadar net ve duru olarak aktarabilmen.

    Sadece şunu söylemek istiyorum, her ne kadar ateş düştüğü yeri yaksa da, hiç birimiz sizin yaşadıklarınızı birebir yaşayamasak da Nehir ve sizin için kalpten dua eden çok büyük bir topluluk var burada. Bu grup emin ol sizi üzülerek takip etmiyor, kendi hayatı için dersler çıkararak, sizi ve Nehir'i rehber kabul ederek taşıyor Nehir'i kalbinde. Yolun sonu zafer olacak, bunu biliyoruz, hissediyoruz ve emin ol bu zaferde hepimiz bir parçamızı bulacağız, belki biraz daha tamlanacağız sizinle birlikte.

    Üzüntünü yalnız yaşamayı tercih ettiğini yazmışsın ya, bunu anlatmak aslında zor demişsin ya, seni o kadar iyi anlıyorum ki... Çünkü aynen ben de öyle hissederim. Ama sevgili arkadaşım, I am sorry, it's too late, yalnız değilsin. Ve paylaşacağımız şey de sevinç. Sizi takip eden sağda kayıtlı 323 kişi var ve ben eminim bu sayıdan çok çok daha fazlası da sessizce okuyor ve Nehir'cim yorulduğunda, sizler desteğe ihtiyaç duyduğunuzda dualarıyla, enerjileri ve iyi dilekleri ile; Nehir'im keyifli olduğunda ise yürekten gelen sevinç ve mutlulukla yoldaşlık etmeye çalışıyor size. Ve aslında sizinle birlikte kendi yolculuklarını yapıyorlar belki bilerek belki bilmeyerek.

    Zeynep'cim, çok uzattım, senin kadar da güzel toparlayamadım, farkındayım ama sen güzel haberi son satırda vermişsin ya, ben de aynı şekilde ÇOK ŞÜKÜR diyerek bitireyim. 41 kere maşallah Nehir'e. Minik kahraman parka gitmiş, kumla oynamış, sallanmış, kaydırağa yürümüş ÇOK ŞÜKÜR, ÇOK ŞÜKÜR :))

    Sevgilerimle,

    ReplyDelete
  8. Maaşallah hepinize. Ve yine ısrarla Leyla bu günleri nasıl yaşıyor?

    ReplyDelete
  9. Ben de sessiz takipcilerdim, her gun buyuk bir heyecanla ilk actigim sayfa sizin yazdiklariniz, ve Nehir'in o gun neler yaptigi oluyor. Tum dualar sizinle, gonuller bir oldu. Gercekten bu yogun donemde bu kadar guclu durabilmeniz bircok kisiye ornek oluyor. Siz tibbin su anda vermis oldugu son imkanlari en son sinira kadar zorlayip, gerisini Allah'a birakiyorsunuz ve bundan daha iyisini de kimse yapamaz, ustune bir de bu sekilde sevgi ve guc ile ustesinden geleceksiniz eminim! (Nehir'in de yasina gore gosterdigi guc ve direnc inanilmaz, eminim bunu da sizin sayenizde aliyor). Yazilarin cogunu okdugumda, gordugum `sukur` yazilariniz, hep pozitif olusunuz, cok guzel mesajlar hepimize. Masallah Nehir'imize, bunu sinavi gecince bir daha hayatinda hastalik hic olmasin, ve hep parklarda guzel oyunlarla dolsun. Sevgiler, Pelin

    ReplyDelete
  10. Cok sevindim guzel haberlere.Dogru olani yapiyorsunuz,Allah yar ve yardimciniz olsun.

    Cocuklar Dervişlere benzer demislerdi bana. Bunun ne demek oldugunu,Nurgun hanimdi sanirim, "Nehir zorlu bir ameliyat sonrasinda odasina gidip de nasilsin? diye sordugumda,tum yasadiklarina ragmen "iyiyim" diye cevap verdi" dediginde cok iyi anladim.En zor anlarinda bile sikayet etmeyen,kotuyum demeyen,her seye ragmen tevekkulle "iyiyim" diyen,bizlere insan olma, tevekkul etme dersi veren kocaman yurekli, kucuk bir dervis Nehir.Onu gururla ornek aliyorum kendime.

    Dun sabah ise yururken,Nehir'in istedigi elbiseyi dusundum,keske orda olsaydim da bir suru elbise alip goturebilseydim dedim.Sonra ise gelip bloga bakinca elbise yagmuru yazinizi gordum.Temiz kalpli guzel kizimiz Nehir.Seni cok seviyoruz.

    A.

    ReplyDelete
  11. Rabbim tüm hastalarla beraber sizede şifa versin..gücünüz,sabrınız çok olsun..

    çok sabır gerektiren bir dönemdesiniz,bizler sizin için dua ediyoruz..

    ReplyDelete
  12. Allah yardımcınız olsun. Her gün sağlık haberlerinizi alırız inşallah.

    ReplyDelete
  13. hergün sürekli takip ediyorum sizi.nehiri çok merak ediyorum.sizin için dua ediyorum.Allah yardımcınız olsun.

    ReplyDelete
  14. KOCAMAN BİR MAAŞALLAH!

    Nehirimiz sağlıklı ve mutlu! olacak, daha da...

    sevgiler,
    ay!

    ReplyDelete
  15. Belki daha once yazmisimdir. Yasemin'i ilk kez yogun bakimda gordugum zaman ve hemen ardindan hissettiklerim cok da farkli degil senin hissettiklerinden Zeynep'cim. Aglayarak cikmistim yogun bakimdan ve kimse (Burak dahil) bana dokunacak kadar yaklasamamisti yanima. Sanirim yanliz kalmak istedigim yaydigim enerjiden belli oluyordu. En sonunda herkese sirtimi donup bir koseye yuzumu verip aglamaya devam etmistim. Sonra da odaya cikip Yasemin'in kiyafetlerine sarilip yatmistim. Yani bazilarimiz kotu zamanlarini paylasmak istemezler. Biz onlardaniz. Hatta ben eve gelip 'cok kotu bir gun gecirdim' deyip konusmaya baslayanlari da hic anlamam. Sanirim ben problemlerimle yanliz basina basetmeyi sevenlerdenim. Belki de bu bize ortaokul siralarinda biz fark etmeden ogretilmis birseydir, kimbilir.

    Kim hatirlamiyorum ama ne guzel soylemis; sen kotu gunlerinde yanliz kalmak isteyebilirsin ama bundan sonra yanlizlik pek mumkun degil. Cunku bundan sonraki her gun bugunden daha guzel olacak. Ben ne dedim 'hazir ol Central Park, Nehir geliyor!!!!!!!!' Bir sey soleyeyim mi, Nehir siz donmeden Central Park'da 3 tekerlekli bisikletiyle cirit atmazsa bana da Hande demesinler!!!!

    Bu arada cok sormussuznuz ben soyleyeyim! Leyla cok iyi, okulunun, arkadaslarinin, anneanne ve dedesinin tadini cikariyor. Cok ozledigi Nehir'ine, annesine ve babiskosuna okullar biter bitmez kavusacak. Heyecanli. Eminim biraz da merakli, Manhattan bu adi bile bir baska :)

    Bayazitlar, birbirinize cok iyi bakin...

    ReplyDelete
  16. duygularını ne güzel anlatmışsın.. duygu yoğunluğunu, gelgitleri yalnız yaşamak istemen çok doğal.. benzer olayları yaşayan biri olarak seni çok iyi anlıyorum. şunu da unutmayın, acılar, üzüntüler paylaşıldıkça azalıyor. Allahım size sağlık iyilik versin, bütün yaşananlar geride kalsın.. dualarım sizinle..

    ReplyDelete
  17. Sevgili Zeynep,
    Sisli yollarda önümüzde görebildiğimiz beş metreye kilitleniriz. O beş metre aşıldığında yeni bir beş metre aydınlanır, o zaman ona konsantre oluruz. Sislerin arkasında kimin için ne olduğunu bilemeyeceğimiz gibi, kimse de bilemez. İstatistikler ortalamalardır, bireysel ve kesin bilgi vermezler. Resimlerine, o kara ve kararlı üzüm gözlere bakınca Nehir'le ilgili 'ortalama' hiçbirşey göremiyorum. Özel ve güçlü bir çocuk o. Nokta.
    Sislerin arasında yürüyorsunuz şu anda ama bu kadar uzaktan hissedebiliyorum: elleriniz, yürekleriniz birbirine sıkıca kenetli. Ne mutlu Nehir'e...Ben üzülmüyorum, sisin içinde en iyi şekilde-ustaca hareket eden, arada ve gitgide daha sık çıkan güneşin tadını da çıkartabilen bir aile görüyorum. Ben şu sıralar (bloğunuzu hergün üzüntüyle değil ama emotional commitment'la okuyorum) seviniyorum. Çünkü prensip olarak her iyi haberin iyi ağırlanması, sevinçle onurlandırılması gerektiğini düşünüyorum, böylece iyi haberlerin nehir gibi akacağına inanıyorum. Nehir iyi haberler gönderiyor bize...Ben sisin çok yakında tamamen dağılacağını ve güneşin çıkacağını hissetmeye başladım...
    Bir yorumcu gelinciklerle ilgili çok güzel bir yazı yazmıştı. Ben de dün bir gelincik gördüm yolda. Betonun, asfaltın, kirli suların arasından kıpkırmızı- gürül gürül fışkırmış. O narin, kırılgan görüntüsünün altınaki güce ve life force'una şaştım. Kendine o hayat alanını açmak için küçükken bayağı mücadele etmiş olmalı, ama sanırım gene o mücadeleden dolayıdır ki bu kadar bol yapraklı, parlak kırmızı ve muzaffer edalı...
    Haydi hepbirlikte duaya devam:))
    Sevgiler,
    Yasemin

    ReplyDelete
  18. sevinçler adım adım geliyor...
    kemik biopsi negatif...YAŞASINN...
    sırada kemik iliği...
    ve ardından diğer güzel haberler...

    akmaya,
    gürül gürül akmaya
    devam ediyor,edecek NEHİR........

    ReplyDelete
  19. Merhaba,

    Herkes icini dokmus bugun. Iyi oldu. Ben de boyle bir aydinlanmayi gecen Cumartesi radyoda 'Let it be'yi dinlerken yasadim. Hatta yazmistim bloga da sozleriyle beraber. Zeynep'cim daha ikinci gun analizi yapip yol almaya baslamisti zaten de ben anlamamisim ya da biz anlamamisiz diyeyim. Bilmiyorum bu nasil bir mutlak plan kime ne ogretiyor ama sanki herkes tamamlaniyor bir sekilde Nehir ile beraber. Artik ben de yazabiliyorum cunku inaniyorum. Hadi Nehir hadi !!! Sevgiyle kucaklarim...

    ReplyDelete
  20. Yasasin bir iyi haber daha. Kemik ilikleri de temiz cikicak, yurekten inaniyorum.
    Hadi Nehir hergun daha iyiye dogru. Muthissin ve cok guclusun. Aferin sana.
    Cok yakinda Leyla ile beraber parklarda kosacaksin.
    Zeynepcigim seni ve esini hayranlikla selamliyoruz. Adimlariniz hep dogru ve duyarli. Enerjiniz bol olsun.
    Hep guzel gunlere uyanin.
    Sevgiyle,
    natali

    ReplyDelete
  21. aylar önce,"mutluluğu taaaaaa içimde hissediyorum,kızlarım sağlıklı ve mutlu "diye yazmıştınız.

    hatırladınız mı?

    bu his daima sizinle olsun.
    kızlarınız sağlıklı,mutlu ve yanınızda.

    tara

    ReplyDelete
  22. Zeynep Hanim ,
    Tabii ki bir anne olarak Nehir 'i -nizi / mizi birakamazdiniz . Gucunuze , sabriniza , hayranlik duymamak mumkun degil . Guzel haberleri arka arkaya aliyorsunuz . MRI sonucu olmasa da tumorun kuculmus olmasi harika . Kemik iligi de iyi cikacak , eminim . Bu kadar dua, pozitif enerji Nehir icin akiyor . Nehir de hayata yeniden caglayarak akacak .
    Sevgiler
    Hasene

    ReplyDelete
  23. Canim Zeynepcim, gene dayanamayip aile dizimi diyecegim. Hani surekli kendimle hesaplasiyorum, bunu deme istegim nereden geliyor diye. Helpers syndrome dediklerinden mi yoksa derinden bir yerden mi...Son bi kac gun olumlu yonde guclu mesajlar geldi. New york'ta arastirdim ve bu kadini buldum www.hellingerapproach.com Haziran 26da bir calisma var ama bireysel seans da olabilir belki. Neyse bir bak siteye icinden ne gelecek... Her gun saygiyla izliyorum yasadiklarinizi, biraz yazma ozurluyum kusura bakma. Sizi cok ozluyorum...frd

    ReplyDelete
  24. Sevgili Zeynep,
    Ben Mahmut'un Anadolu Lisesi'nden ve Bogazicinden iki donem kucuk bir arkadasiyim. Anil Muslu Kanan. Tabii Mahmut'u yillar var ki gormem herhalde 15 yil olmustur. Herkes coluk cocuga karisti. Nehir de dunya tatlisi (masallah!) Resimlerden cok saglikli gozukuyor, gozleri isil isil ve mutlu. Bu cok uzaklardan bile anlasiliyor. Bu arada, itiraf etmeliyim ki Mahmut'un hik demis burnundan dusmus. Benim de Nehir'den 5 ay kucuk bir kizim var. O yuzden bir anne olarak seni anliyorum, cok cok takdir ediyorum. Cok guclu, azimli ve kararlisiniz. Elinizden gelenin en iyisini yapiyorsunuz, biraz tevekkulle bu zor gunleri asacaginizdan, Nehir'in kosup, oynayacagi gunlerin geleceginden cok eminim. Nehir'in hikayesini yine hem lise ve universiten bir arkadasimdan ogrendim. Ben de blogu elimden geldigince yaymaya calisiyorum. Su anda Amsterdam'da yasiyorum size buradan sevgilerimizi yolluyorum.

    ReplyDelete
  25. Merhaba,
    bir süredir sessizce izliyorum bloğu..
    Benzer bir mücadeleden geçtim 3 senedir. Çok şükür, şimdilik remisyondayız biz. Benim hastam annem , geçen sene otolog kök hücre nakli sonrası ( Türkiye'de yapılıyor ) çok sarsıntılı geçirdiğimiz bir dönem sokakta bir afiş görmüştüm.'' Annemle biz, kanseri yeneriz''
    Mantra gibi kazındı aklıma.. Nehir'de annesiyle beraber yenecek inşallah.
    Ama asıl yazma sebebim.. Üstte bir arkadaş,
    aile dizilimi demiş..
    Lütfen... Lütfen onu dinleyin.. Lütfen buna vakit ve bütçe muhakkak ayırın.. USA'da önerebileceğim kimse yok ama lütfen bunu yapın!
    Karmik bir rahatsızlık bu, sezgim bunu söylüyor, ve hepinizin tekamülü Nehir'in üzerinden gerçekleşiyor.. Aile dizilimi ile ve bu hastalıktan öğrendiklerinizi öğrendiğinizi deklare ettiğinizde mucizevi bir şifa bulabilir Nehirimiz.
    Mucizeler gerçekler.

    Sevgi ve ışıkla,

    ReplyDelete