Friday, May 1, 2009

I'm a Miracle



Bugün sabaha normal bir saatte başladık. Sakin. Dün bir anda ABD'de kalış iznimizin haftaya sona erdiğini, bizim nisan başı yapmış olduğumuz uzatma başvurumuzun ise üç aylık bir süreç olduğunu öğrenmiş, hafif bir panik yaşamıştık. Ilgın ve Tekin imdada yetişti, bir immigration avukatının telefonunu verdiler, ve iyi haber sürece başladığımız için sorun olmazmış. Bu rahatlattı, çıkıp da bir daha girememek, en iyi deyişle, "sıkıntı" olurdu.

Şimdi size ne zamandır anlatmak istediğim çocuk kitabını anlatacağım. Dr. Seuss'tan sonra yine çok çok sevdiğim, zaten klasikleşmiş bir tane. Tamamını anlatamayacağım ama dört kişilik bir aile ayı avına çıkıyor (Kitabın adı: "We're Going on a Bear Hunt"), ve ayı inine ulaşıncaya kadar önlerine geçmeleri gereken zor yollar çıkıyor...uzun otlar, derin bir nehir, çamur, karanlık orman, kar fırtınası...ve her seferinde şöyle yazıyor,

"We can't go over it. We can't get under it. Oh no, We've got to go through it!"

Birazdan bağlayacağım.

Bugün yine tesadüf, ya da yarı tesadüf, çünkü bakıyorum ara ara, NBhope sitesine bir anne şöyle bir mesaj atmış: 27 Nisan'da ch14.18 çalışmasının bir ay içinde açılabileceğini söylemişler onlara, ve ön testler yapmaya başlamışlar. Minnesota'dalar.

İç geçirdim.

Önümüzdeki günlerde bizi durumumuz da açıklığa kavuşacak sanırım.

İş kapıya dayananınca beni yine ilik nakli öncesi olduğu gibi kaygılar sardı. Bir yanda ch14.18, deniyor ki, özellikle de IL-2 maddesinin kullanımı nedeniyle çocuklar yoğun bakım gerektirecek hale gelebiliyor-imiş. Sevgili Dr. Gottschalk da bu maddeyi iyi bulmadığını söyledi, tehlikeli buluyor kulanılmasını. Öte yanda 3F8 tedavisi ki yan etkisi şiddetli ağrı. Biz ilk okuduğumuzda bunu Nehir'e yapamayacağımızı düşünürken, şimdi peşine düştük. Ve yine okudum, tüm aileler şiddetle öneriyor. Benim de çok aklıma yattı, hatta ch14.18 yerine daha mı iyi diye bile düşünür oldum. Ama ağrı işi de zor bir durum. Özleeem??

Kitaba bağlayayım.

Bana bizi çok çağrıştırdı. Nehir'in ilk kemoterapisini alırken ki kendimizi hazırlayışımız, sonra hani tüm katın alarma geçtiği o farklı kemoterapi, derken, ameliyat, sonra etkilerini bilemediğimiz radyoterapi, "öcü" ilik nakli...hepsinden, "yapcak bir şey yok, kızımız için" deyip içlerinden geçişimiz. Nehir'in geçişi.

Şimdi sırada antikorlar var. We can't go over it, we can't go under it. Oh, No! We've got to go through it!

Kitabın sonunda ayıyı buluyorlar, ama o kadar korkuyorlar ki, aynı zor yollardan koşa koşa evlerine, yataklarına, battaniyenin altına, dönüyorlar ve bir daha ayı avına çıkmayacağız diyorlar!

Biz de.

Peki ruh halim böyle iken, iki öğrencimden gelen e-mail ve comment gözlerimi doldurdu. Yaw, şikayet ederim ederim, sonra pırıl pırıl, Türkçeleri benden kuvvetli, teknik yönleri zaten mühendis kökten belli öğrencileri gördükçe, gençleri, bir anda günüm aydınlanır. Yine öyle oldu. Böyle zamanlarda TR için bile o kadar endişe etmiyorum.

Teşekkür ederim.

Nehir-im ne mi yaptı: Karantina hali devam. İyi haber AC etkin değil diyordum ya, meğer sıvısı eksikmiş, şimdi serin serin oturuyoruz. Nehir de memnun. Sıcak hepimizi bunaltıyor imiş. Leyla ile konuştu-k. Halası ile konuştu-k. Elbisesini giyip, önce halası ve Aydo'ya "yakıştı mı?" diye sordu, sonra da annesi ile bale yaptı. Şarkılarını söyledi. Bugün "I believe in miracles"'ı söylüyorduk...bir anda "I'm a miracle" deyiverdi.

Canım kızım, sen bizim mucizemizsin. Ha gayret, o istatistikleri utandır!

Fotonot: Birincisi bugün bizim bahçe pozu. "Anne, sohbet edelim mi" deyip de "sincap gibi" tırmandığı yüksek taşüzeri. İkincisi ilk bakışta sanatsal bir fotoğraf çalışması gibi dursa da hatıraları biraraya topladığım foto. Hani o sözünü ettiğim, çatık kaşlı not defterim, Leyla'nın yapmış olduğu "Nehir'in büyük hali" resmi, altında da minik bir kalp, "büyük" Nehir'in belirgin saçları, hatta kocaman kurdelası var. Ve sevgili kızımın kolumu "stikır"larla "süslemiş" hali.

Dipnot: TV'de "Love from Russia" filmine takıldık, 1963 yapımı James Bond...İstanbul manzaraları harika!

5 comments:

  1. Doga da bir harika, Nehircigim, ayni senin gibi. Sanki senin basarini mi kutluyorlar, yoksa bana mi oyle geliyor acaba? Oyle coskulu ki bu sene tum agaclar. Mor salkimlarin burnumun diregini sizlatan kokulari sana kadar ulassin, oturdugun masanin etrafinda, kuslar cıvıldasin yuzunu guldursun. Kucuk cam agacim gene bir kac cm taze uclar cikartmis, bayiliyorum onu seyretmeye. Senin de iste ayni boyle korpecik buyuyen bir vucudun var, nasil da kuvvetli, kokleri saglam, hepimizi sasirtan. Kesinlikle sen bir mucizesin. Ne oldugunu bilen, kendiyle barisik, harika bir mucizesin hem de...

    Sabah cok erken kalktim, 5.30 da, tabi ilk is bloguma baktim, yazi yoktu. Kopugu baceye cikarttim, sonra komsunun kopeginin klubesine gidip onu bagirtmaya baslayinca, hay Allah, sabahin koru simdi olmaz deyip iceri soktum tekrar. Ama dun yagan yagmur oyle bir temizlemis ki her seyi, anlatamama yesillerin yesilligini Zeynepcigim, bes duyu organım da alarma gecti bir sey kacirmayayim diye.

    Sonra tekrar baktigimda Nehircigimi gordum karsimda, cok sevindim. Ayı avi kitabini okuyunca da, senin kirmizi kapli defteri gorunce oldugun gibi sasirdim. O ayi avi kitabi bizde de vardı, hala durur, ve biz kizlarla okuyup, kosa kosa ortu altina girmece oyunu oynardik. Eski gunler geldi aklima. Dunya cok kucuk, hayat da cok garip. Ayni sey karsina ne kadar cok degisik anlamlarla cikabiliyor. Tabi isin icnde bir de zaman boyutu var, benim dedigim en az 5 sene onceydi.

    Zenyep, bu 3F.8'in cok agrili oldugunu duyunca da icim kotu oldu. Ben artik bitti, ufak tefek asilar, serumlar, ilaclar kaldi saniyordum. Hay Allah, o zaman gene en kotu gunumuz boyle olsun diyecegiz ve iyi haberlerinin bekleyecegiz. Seni gene zor gunler bekliyor desene.

    Ama bu sefer gercekten de sonuncusu. Hem bu da bitince kosa kosa geleceginiz yer de cok sevgili Leyla’nin kollari olacak, ne guzel.

    Umarim seneye birlikte, burada baharin gelisini Nehircigime kendi gozleri ile gosteririz. Gerci ablasi kizlarla parendeler atar dururken, cicege bocege bakar mi bilmem ama, olsun biz bakariz...

    ReplyDelete
  2. Gunaydin Houston,

    Bear Hunt bizim de favori kitaplarimizdan, hatta ayni Nurgun'lerde oldugu gibi evin icinde odadan odaya "act" ederek "feeling"lerimizi de katarak okudugumuz bir kitap. Tabiki sonunda hepimiz battaniyenin/yorganin altina giriyoruz.

    "We can't go over it, we can't go under it. Oh no!!! we've got to go thru it." bolumu de Yasemin'e ait, sira o bolume geldiginde hepimize sus isareti yapiyor ve o okumaya (ezberden) basliyor. Bizim evin "fighter"i da o herhalde ondan...

    Zeynep'cim,

    Emin ol, Nehir icin en iyi olan cikacak karsiniza. Ister ch14.18 olsun ister 3F8 olsun, en iyisi olacak. She'll go thru it. You'll all go thru it. 3F8'in agrilari konusunda endise etmekte haklisin ama sunu unutma Nehir hicbir tedavide yan etkilerden "en kotu" sekilde etkilenmedi. Ustelik pain management yaptiklarini sen soyledin. Outpaient olarak verilen bir tedavinin dakikalar (saatler degil) suren bir yan etkisi oldugunu dusunuyorum. Yoksa Amerika gibi bir yerde outpatient olarak tedavi vermeye kalkismazlar bence.

    IL2 konusunda teknik bilgim yok denecek kadar az. Cok agir bir "madde" oldugunu biliyorum ama ne desem bos. Ozlem yetis imdada!!!!

    Belki ch14.18'i almamaniz gerekiyor, belki onun icin size yetisemeyecek. Ve belki de bu Nehir'in uzun donemde isine yarayacak birsey. Icini rahat tutmaya calis. Endiseleri kafandan atmaya calis. Yuzdunuz yuzdunuz kuyruguna geldiniz. BITIYOR. Kizin, Nehir'in temiz. Simdi onu hep boyle tutmak icin ugrasiyorsunuz ve BASARACAKSINIZ. Hic aklindan cikmasin bu.

    Nehir is a fighter, Nehir is a miracle.

    She and her family made it come true. Be proud of yourselves and your daughters.

    Birbirinize cok iyi bakin.

    ReplyDelete
  3. Hocam,
    Demişsiniz ki
    "Peki ruh halim böyle iken, iki öğrencimden gelen e-mail ve comment gözlerimi doldurdu. Yaw, şikayet ederim ederim, sonra pırıl pırıl, Türkçeleri benden kuvvetli, teknik yönleri zaten mühendis kökten belli öğrencileri gördükçe, gençleri, bir anda günüm aydınlanır. Yine öyle oldu. Böyle zamanlarda TR için bile o kadar endişe etmiyorum.

    Teşekkür ederim."

    Okulda bilginizle bizi aydınlattığınız, şimdi de gücünüz ve kararlılığınızla hepimize örnek olduğunuz için, esas biz size teşekkür ederiz.

    Türkiye için hiç endişe etmeyin. Nehirimiz de büyüyüp aramıza katılacak, hikayesiyle herkese güç vermeye devam edecek ve birlikte daha çok "mucizeler" gerçekleştireceğiz...

    ReplyDelete
  4. Sizlere sevgi ve saygılarımı gönderiyorum ben de... Ayrıca tüm yüreğimle her şeyin sanılandan kolay , çabuk ve sağlıkla sonuçlanmasını diliyorum...

    ReplyDelete
  5. Ben teşekkür ederim hocam varlığınız için, var ettikleriniz için:)
    Ben pek blog takip edebilen birisi diilimdir ama bugün yeniden aklıma gelmemi sağlayan güzel blogunuz için sizi yeniden kutluyorum bir öğrenciniz olarak en acizinden:) Buna o güçlü "Natali Portman kızımız" sebep olduğu için da onun varlığına ayrıca teşekkür ediyorum:))

    Birçok arkadaşımın da selamı, güzel dilekleri var hepiniz için, onlar da kendileri belirteceklerdir ama güzel dileklerin enerjisini taze taze ulaştırıyım istedim:)

    Bu arada hocam bu araştırmalarınızla ilgili olarak Google Alerts hizmetini de kullanabilirsiniz, ilgili içeriği takip etmenizde yardımcı olacaktır:)

    Siz ayı avınızda sona yaklaşırken biz de dualarımızla sizlerleyiz;)
    diyelim ve yine yeniden Maşallah'la bitirelim:)

    harun:)

    ReplyDelete