Saturday, May 16, 2009

Dünden Sonra Yarından Önce...



Aklıma Zuhal Olcay'ın sesiyle olan şarkı geldi...

Bizim genel halimiz iyi yansıtıyor. Gün-ler halinde geçen ay-larımız.

Bu sabah ennn sonunda Nehir'i istekli bir halde parka götürebildim. Erkencene. Saat 10.30' a geliyordu, sıcak kendini iyice hissettirdi, ve biz eve döndük. Parkta bugün tam U-tube luk bir görüntü vardı. Üç tane 20lerinde genç erkek, geldiler, spor şortlarıyla, oyun alanının bir köşesine, üçgen oluşturacak bir biçimde durdular, mandalinadanküçük, masa tenisi topundan büyük, yumuşak, sanki içi kum dolu bir topla oynamaya başladılar. Nasıl anlatılır bilemiyorum. Topla yaptkları, ayaklarıyla sadece, sektirerek...ama sözle tarif edemem, çekmem gerekirdi... Bir gösteriye hazırlanıyor gibilerdi, aslında U-tube'a bakayım, belki vardır. Nerden akıllarına geliyor böyle işer anlamakta güçlük çekiyorum. Belki de bizlerin aklına "sıradışılık", "yenilik" gelmiyor oluşu anlaşılmaz. İ n o v a s y o n. buzzzz.

Dönüşte ise Nehir arabadan zor indi, eve giden L şeklindeki koridorda bir türlü yürümek istemedi. Ben de, Leyla'yı büyütürken yaptığım gibi, "Peki ben gidiyorum" diyerek, L'yi döndüm, üç kapı falan gittim...hala yok...biraz durdum...geri döndüm, tabi,...merdivenlere geldim, Nehir yok. Yan koridora koştum, yok. Seslendim yok, aşağıya baktım...birkaç dakika içinde kaybolmuş. Derken yukarıya baktım. Üst kata çıkmış, otoparka dalmış, otoparkın içinden yukarıya çıkan minik "araba" yokuşunu tırmanmış, ortalıkta, gülüyor.

Başımdan aşağıya kaynar suların düküldüğünü ve yandığımı duydunuz herhalde.

Cos.

Sarper'in deyişiyle, kız cız diye gitmiş.

Tamam, tamam, benim artık Nehir'in Leyla gibi olmadığını, peşinden gidilmesi, gözümü üstünden bir an ayırmamam gerektiğini anlamam lazım. Anladım. Şakası yok.

Bu ruh haliyle eve geldik, Nehir kucağımda, ben ayakkabılarını çıkarıp, babaya teslim edip, kendimi önce duşa, sonra da yatağa attım, ve uyandığımda saat dört olmuştu. Dinlendim. Uyku gibisi yok. Her derde deva.

Akşam üzeri Nursen Teyzeye gittik. Yine güzel bir akşam geçirdik. Demli çay yanına sucuklu tost! Ve dışarıda su kaplumbağalarına ekmek verirken aniden beliren sevgili timsah, the alligator in the lake, nam-ı diğer. Nehir ısrarla "domuz" ne yapıyordu dese de, yavrucuğum, domuz pembe olur, bak bu kertenkelenin büyüğü, yeşil dediysem de "domuz n'aptı" sorusu sürdü.

Nursen de ben de ürktük çünkü suya daldığı noktayla çıktığı nokta o kadar birbirinden farklı ve saniye içinde oluyordu ki, ben masa üzerindeki ekmeği içeriye aldım. Olur da hiç çıkmamış, yukarıya, çıkacağı ilk güne denk geliriz neme lazım. İçeri girdik.

Beşinci haftamız bitmiş, transplant sonrası. Bu demekki, ideal olarak, üç hafta sonra antibody tedavisine başlamalıyız. Nereye gideceğimiz belli olsa da bilsek, hazırlansak. Evi kapatmak, eşyayı, arabayı...ne yapacaksak yapsak. Neyse, yapacak bir şey yok, olabildiğince sakin bekleyeceğiz.

İyi pazarlar...burada yağmur bekleniyor.

Foto: Nursen Teyze ile su kaplumbağalarına ekmek atarken, ve "the alligator of the lake"

2 comments:

  1. Demek orada parklarda oynuyorlar? Ben de bizimkilerin icadi saniyordum! Valla Zeynep bizim Taskislanin koridorlarinda, kizli erkekli, 5li-6li gruplar halinde oynanisini o kadar cok gordum ki, o adini bilemedigim, top demeye dilimin varmadigi seyi...Ne oldugunu hic anlamadimi ama dur vesile olsun, pazartesi bizim ogrencilere sorayim da ogreneyim, belli bir adi var miymis?

    Timsah demek kendini gosterdi, az beklemediydik kizlarla gorelim diye. Bir keresinde sandaldan dusecek gibi olmustum, hala anlatirlar. Simdi de resimleri gorur gormez ilk soyledikleri sey oldu, ''sen o timsahli suya dusuyordun degil mi'' diye...Ne guzel resimler, hatiralarimiz canlandi, tesekkurler.

    Sizin antibody tedavisi, cok merak uyandırmaya basladı? En yuksek kim fiyat verecek, Zeynepler nereye gidecek? Tabiki sonucta kazanan Nehir olacak bunu biliyoruz daaaa, bu tedavi nerede sonlanacak????

    Ben seatle yada connecticut (wesport) olsun diyorum. Sanki oyle de olacakmis gibi geliyor, ama Forth worth de olsa, Russell ile iliski kurmak gerekirse, kolaylik olur muydu acaba da demiyor degilim icimden...

    Hadi hayirlisi, Nehiricigimi cok cok operim.

    Not: En sonunda buraya da bir domuz gribi vakasi geldi ucakla! Ucaktaki yolcularin durumu iyidir ve kimse hastaligi yaymaz insallah...

    Nehir icin, ozgur kizimiz icin, en hayirlisi neresi ise o olsun insallah.

    ReplyDelete
  2. Bak gordun mu Zeynep'cim dunya kuculdu artik. Ha Houston ha Istanbul!!!! O eskidendi, yurt disina gidenlerden ismarlanan 'Avrupa' oyuncaklar, giysiler falan. Simdi 1 ay surmuyor yeni bir urunun tum dunya tuketicisine ulasmasi. Hele de genclere yonelik urunlerin.

    Senin kadar ben de meraktayim tedavinin nerede devam edecegi konusunda. Hatta biz ailece meraktayiz, Mehmet hangi takimin sehri olacagi konusunda karin agrilari cekiyor bile diyebilirim :)

    20 Mayis Carsamba Mehmet ve Leyla'nin okullari tatil. Yasemin'inki degil. Ben de buyukleri alip Istanbul'u kesfedelim gezisine cikayim diyorum. Insallah hava da bugunku kadar guzel olur.

    Sakin bir ev hali icindeyiz. Burak her zamanki gibi calisiyor. Mehmet ve Yasemin bahcede, ben de evin sessizliginin tadini cikariyorum.

    Istanbul'dan havadis bu kadar.

    Simdilik hepinize gunaydin!!!!

    ReplyDelete