Gece ne olduysa oldu, Nehir güzel güzel uyurken, benim saat 03.30'da gözlerim açıldı, sonra da uyuyamadım. Çaktırmadan da olsa zihnim beni bırakmıyor. Tabi bir başka açıklama içtiğim kakaosu fazla hot chocolate olabilir!
Sabah benim için erken başlamış devam ederken Hande ile karşılaştık, iyi oldu sohbet ettik, artık kapatacaktık ki, Nehir, "Annesiii" diye yanıma geldi, Hande ile konuşacak mısın deyince de hafif bir sesle "evet" dedi. Konuştuk. Bu doğal bir iş gibi görünse de Nehir!in uykudan kalkıp mızmız tondan normal tona geçmesi hele bugünlerde uzun sürerken, ben ilgiyle izledim, kısık sesle verdiği cevapları, Hande'ye.
Sonra ben kanapede yarı uyuklarken, açlık sinyalleri verince, kahvaltı etme zamanının geldiğini anladım. Artık saat 9.30 'a geliyordu babaya yaptığım devir teslim ile, tören yapacak halimiz yoktu, devrediverdim...Baba-kız parka gittiler. Ben ise Suat'la da konuştuktan sonra, biraz kitap okuyup, uyumuşum. Bir an gözümü açtığımda Nehir başımdaydı, bir başka açtığımda yanımdaydı.
Saat üç gibi önce ben sonra Nehir uyandık. Tantrum tantrum üstüne bir saate yakın uğraştıktan sonra, Nehir kendini buldu, akşamın kalanı keyifli oldu. Baba "hol fuds" a gitti, "lasanye" almaya. Ben evi toparladım, Nehir'le Bilge'nin gönderdiği eşleştirme oyununu oynadık...
İşte sıradan bir günü daha bitiyoruz, yine bir basket maçıyla: Celtics vs Orlando. Ben yarı gözle bir ikilem içindeyim Hidayet oynadığı için babanın yaptığı gibi Orlando'yu mu tutmalıyım, yoksa gönlümün takımı Boston Celtics'te mi kalmalıyım. Hmmmm. Zor. Bir daha düşüneyim. Hmmmm. Kalbimin Götürdüğü Yer'i boşuna okumuş olmayayım: Boston diyorum. Hido en yüksek skoru yapabilir Orlando'da. Kazanırlarsa da hayıflanmam. Ama bir şekilde isteklerimizin hepsi aynı anda gerçekleşmez mi? En iyisi gelecek yıl Celtics'te bir Türk oynasın. Ama zor olan nokta, içinde Türk oyuncuların oynadığı takımların şampiyon olmasıyla ilgiliyse bu...hoppala başa döndük. Fair Play en iyisi.
Russell birşeyler anlatabilir yarın umarım. Ben biraz calisayim.
Zeynepcigim boyle siradan bir gun diye yazdigin gunleri cok seviyorum.
ReplyDeleteHani yeni cocuk doguranlar, onlari anlatan gunluk/bloglari tutuyorlar ya oyle geliyor bana senin yazdiklarin da. Rahatliyorum, sanki siz bir arastirma icin oradaymissiniz gibi dusunuyorum, sanki Mahmut play offlari seyretmeye sizi ailecek Houston'a goturmus:)),sanki...hic bunlar olmamis...
Sana fal bakmaya karar verdim.
Zihnin cok yorgun gorunuyor, icin sıkılmıs,ama en fazla bir hafta icinde cok sevinecegin bir haber alacaksin...Belirsizlikler cok yakinda hallolacak tam da istedigin gibi hem de... Bir suru de cocuklar goruyorum, bir tanesi neseyle etrafinda kosusturuyor, cok zeki bir cocuk. Bir de uzakta cok sevdigin, seni eglendiren baska bir cocuk daha var. Ondan da iyi haberler aliyorsun hergun, cok seviniyorsun... Ama baska bir tane daha var uzakta ama, oteki kadar uzakta degil. Bazen merak ettigin icin takip ediyorsun, haberleri sana iyi geliyor, galiba adi, S ile basliyor, Sd..ny gibi birsey. O da cok iyi, her seyi yolunda gidiyor...merak etme....
Birde bayagi uzaklarda, deniz asiri diyeyim, sizi dusunen, hep iyiliginizi isteyen kocaman bir grup insan goruyorum, yurekleri bir olmus...Hep mutlu, umutlu seyler dusunuyorlar sizin icin...
Dur birde tabaga bakayim.
Ay iste, hanende gunes goruyorum, uc vakte kadar, oyle bir ferahliyorsun ki, uzerinden buyuk bir yuk kalkiyor. Sevinc goz yaslari goruyorum, o uzaktaki kalabaliga karismissin...neseyle konusuyorsunuz, hic durmamacasina, anlatacak ne cok sey varmis meger...Blog yetmiyor ki, birde koklamak lazim, sarilmak lazim...
Nurgüüün!
ReplyDeleteHah işte diline sağlık! Hafiften bilimdışına bir "ok" hissetsem de bu gülümsememi engellemedi, ve iyi ki hatırlattın, Leyla gelse de bir fal baksa ne iyi olurdu şimdi : )))
Zeynep sana bir sey diyeyim mi, hayatimda bir kere, ama bir kere, cok istedi diye, sevdigim bir arkadasima fal baktim (kahve fali), daha dogrusu bana gore attim, ona gore baktim! Cok uzun zaman sonra gorustugum, ve cok sevdigim bir arkadasimdi. Neyse, bir hafta sonra gelmez mi, kizim de dediysen cikti, gene bak diye. Zor ikna ettimdi, boyle bir becerim olmadigina, aslinda kafadan atmaya bile cok sıkıldıgıma...
ReplyDeleteAma bak bu sefer ki falim da oyle olacak, bir bir cikacak dediklerim ve ben artik siber uzayda bu ise profesyonel olarak baslayacagim...Yani bilimin disina cikacagim...
hocam merhaba,
ReplyDeletegökhan ben, bahçeşehir mba'de geçtiğimiz dönem contemp. management dersini sizden alıyordum. (mail grubuyla ilgilenen öğrenciniz dersem hatırlarsınız belki :) ) geçenlerde sonnur sayesinde haberdar oldum blogtan, uzun zamandır haber alamadığımız için merak etmiştim açıkçası. nehir'in her geçen gün daha iyiye gittiğini öğrenmek çok mutlu etti beni gerçekten. umarım çok daha iyi olacak yakında dualarımız onunla. inşallah önümüzdeki sene sizi tekrar okulda görürüz güzel haberlerle...
Zeynep'cim,
ReplyDeleteBiliyor musun bugun Hidirellez yani Baharin gelisini mujeleyen gun... Aslan'la Sultanahmet Ahirkapi senliklerine gittik. Her tarafta eglenmeye ac insanlar, kapi gicirtisina oynarim modunda, ellerinde tefler, cok guzel kiyafetler giyinmis Cingene fasilcilar esliginde egleniyorlardi. Her kosede farkli muzik calan bu muzik grubu, fasil heyeti ve sokak calgicisi karisimi gruplar ve bir tarafta yiyecek icecek yerleri (Divan Hotel bile vardi!) ve cok guzel bir konser sahnesi... Cimlerde coluk cocuk, genc yasli yayilmis insanlar, biralar ve dogal olarak tuvalet kuyruklari... Biz gobecik atma havamizda degildik ama guzeldi yine de. Havai fisek gosterisi baslamadan biz cok uzaga park ettigimiz arabamiza dogru yurumeye baslamistik. Aklima Nehir geldi. Bu sene doganin uyandigi bahar ile yeni bir hayata uyandi Nehirimiz. Daha nice baharlarda hep beraber olacagiz insallah.. kahve faliniza da ben bakacagim breh at suradan bir beslik :) Yarin Allah Russel'a da size de zihin acikligi versin de ne iyiyse iyice bir aydinlanin bakalim.. Bu gece de bir ruyaya yat bence sen. Nurgun'le ben de istisare ederiz cikacak bu fal mutlaka:)