Monday, May 18, 2009

Just a Perfect Day


Lou Reed, cok severim.

Just a perfect day,
Drink Sangria In The Park,
And Then Later, When It Gets Dark,
We Go Home.
Just A Perfect Day,
Feed Animals In The Zoo
Then Later, A Movie, Too,
And Then Home.

Oh It's Such A Perfect Day,
I'm Glad I Spent It With You.
Oh Such A Perfect Day,
You Just Keep Me Hanging On,

...

Houston biz burayı terketmeyelim diye olsa gerek, harika bir gün sundu bize. Hava sıcaklığı düştü...74lere. Sabah evdeydik, bu güzel günde. Çünkü iki gündür "dressing change" yapma işi kalıyordu. Bugün mutlaka yapılmalıydı. Nehir önce küvette oynadı, baktım sırtında derisi dökülüyor gibi...anneannenin göndermiş olduğu ince keseyle hafifi kese yaptım. Meğer cildi beyazmış. Şaka bir yana banyo işi o kadar alengirli olduki, temizleniyor ama her gün yıkanıp, duş yapıp, süngerle olduğu gibi değil-miş meğer.

Yani bugün mis gibi oldu. Zaten accutane başlayınca cildine çok da dokunmamak gerekecek sanırım, kuruluk yapıyormuş. Şimdi tedaviye kadar iyice temizlenelim, sonra bakarız artık.

Banyodan sonra diresing çeync oldu. Aslında bu kez aralarda sustu. Yine de anne veya babanın canını acıtması iyi bir şey değil. Yapacak bir şey yok. Çıkartmalar da kondu. Ama saat 2yi bulmuştu, öğle yemeğinde babanın yaptığı "scallops" yendi. En sonunda uyundu, saat beş buçuktu uyandığımızda ama bu güzel gün kaçmazdı. Uzun süreden sonra Hermann Park'a gittik. Çok güzeldi. Memorial Park'taki tek tip "koşan" "enerjik" anne ve çocuklardan sonra, kozmopolit ortam iyi bir değişiklik oldu. Yaşlılar, tekerlekli iskemlede yürüyenler, bisikletli baba-kız, african american, hispanik, anne çocuk, başı kapalı yaşlı bir teyze, köpekli adam, sevgililer, aileler...Ama oyun yerine gitmedik. Ne olur ne olmaz. Orada tek tip olmaması dezavantaj. Ördeklere ekmek atmakla yetindik. Evde verecek ekmek de yoktu, ördeklere, whole foods'dan alınma, bol protein içerikli bir ekmek attık, onların da kasları gelişsin.

Sonra yine uzun süredir gitmediğimiz bir yerde yemek yedik, açık havada. Eve geldiğimizde saat dokuz olmuştu. Hala merak edecek, hani hayvanat bahçesine gidecektiniz diyecek...uzun öğle uykusu değiştirdi planları.

Şimdi babayla bir fiilm izledik, Nursen vermişti. "Once", bir İrlanda Filmi. Bağımsız bir film. Çok sevdim. Acaba kasımdan beri izlediğim iik film mi?? Sanki öyle. Önemi yok ama şöyle Beyoğluna gidip kitapçıları gezip, biraz cd bakıp, Ara Cafe'de yemek, belki de Tünel'de Asmalımescit'te, İnci'de profiterol, üzerine bir film...Lou Reed'in Türkçesi olurdu herhalde.

İşte bu nedenle, yukarıdaki şarkı takıldı zihnime.

...

Just A Perfect Day,
Problems All Left Alone,
Weekenders On Our Own.
It's Such Fun.
Just A Perfect Day,
You Made Me Forget Myself.
I Thought I Was Someone Else,

...

Not: Gençliğin bayramı kutlu olsun, küçüklere tatil düşmüş, büyüklere final sınavları, başarılar herkese!

4 comments:

  1. Zeynep'ciğim,

    İnternet bağlantısına kavuştum ve biriken haberlerinizi keyifle okudum. Bu belirszlik durumu sıkıcı ama "en iyi, en olması gereken" olacak, sen hiç merak etme...

    Nehir her fotografında ayrı bir şeker ama bazılarında extra biraz daha işveli (bkz. Murat abi foto), yüzündeki gülümseme ve bakışları sanki bize "haksızmıyım, bakın Murat abiye" der gibi... Kızımız ergen olduğunda Mahmut'un ve senin evin çevresindeki boyfriendleri savma yöntemlerinizi merakla izleyeceğim :)

    Nehir'in iyi haberleri için MAŞALLAH demek istiyorum sanki o kadar ilaç ve tedaviyi hiç yaşamamış gibi, göreceksin o hep "iyi" yüzdelerin kızı olacak. Amerika'daki günler, ördeklere verilen ekmekler gibi bir iki anı olarak azıcık hatırlanacak.

    Alışverişte gözden ve mekandan kaçmalar, arkanı dönünce uzamalar, istediğini bir şekilde yaptırma ve yıldırma taktikleri.... "normal" ev hallerini okuyunca arkadan koşturan senin için üzülmekle birlikte yüzümde kocaman ama kocaman bir sırıtış oluyor, "Nehir sağlıklı ve mutlu" :)))

    Zeynep'ciğim, sana özel bir soru; nasıl oluyor da ben iki dize şiiri bile hatırlamazken sen bir sürü şarkı sözünü yanlışsız hatırlayıp, yazabiliyorsun?? İnanılmaz ve özel yönlerin olduğunu seninle arkadaşlığımızın başından beri biliyorum ama bu yönün ile de bir kez daha dumura uğrattın beni... Dilerim "gezgen" yönünün dışında bu "özel ve güzel" yönlerini de almıştır Nehir, bir de babanın özelliklerini eklersek, artık kimseleri layık göremeyiz Nehir'imize....

    Haberleri merakla bekliyoruz,

    Kocaman öpücük ve sevgiler
    Ayda

    ReplyDelete
  2. Bir kisinin bile tibba, bilme, egitime nasil katki yapacagini bugun bir kere daha gorduk. Basta Nehir'cik olmak uzere, hepiniz bu yuku tasiyabilecek kisiler olarak secilmissiniz. Yilmayin, amaclayin, projeyi hayata koyarken onunuze yeni ufuklar acilacak ve 100% basaracaksiniz! Ve hem Nehir hem Leyla, Turkan Hoca gibi bilmin isiginda vatana faydali olacaklar! Hepimize dusen ise Ataturk'un Turkiye'sinde okumayan kizimiz, oglumuz, gencimiz kalmasin diye surekli ozveriyle calismak!

    ReplyDelete
  3. Oldukca yogun ve uzun bir gundu. Sabah 9.30'da evden ciktik. Leyla'yi da aldiktan sonra, iki araba -birinde Leyla, Mehmet ve ben, digerinde Yesim, Bora ve Yasemin- Miniaturk'un yolunu tuttuk. Kuvvetli poyraz esliginde Miniaturk'un tum maketlerinin onunde yeterli!! vakit harcadiktan sonra israrlara dayanamadim ve hemen yandaki go-kart pisitne dogru yollandik. Icimden insallah yas ve boy kisitlamasi vardie diye dusunurken bir de ne goreyim cocuk pisti de var!!!! Neyse ki 10 yastan itibarenmis ve Leyla yapamadigi icin Mehmet de vaz gecti. Ama ben de onlara soz verdim; 2 sene sonra 16 Haziran'da go-kart pisitne gelecegiz. Mehmet ve Leyla go-karta binecekler. Dogumgunu hediyesi :) Mahmut kizma n'olur!!!!! :)

    Sonra yemek zamani geldi. Leyla pizzasini, Mehmet, Yasemin ve Bora makarnalarini yediler. Yesim ve ben de artanlarla idare ettik. Analar tas yesin, yarimsardan bes yesin!! Guya rejimdeyim!!!!

    Yemekten sonra Leyla bize gittigimizi ogrenince kocaman bir "OLEYYYY" cekti. Cocuklarin bu kadar cabuk mutlu olmalarina bayiliyorum. Once biraz basketbol seyrettiler bilgisayarda, sonra da Mehmet ve Leyla dogumgunu pastasi sectiler. Leyla soylesin seklini, belki surpriz yapmak ister, ben soylemeyeyim. Biraz daha oynadiktan sonra, daha dogrusu Leyla ve Mehmet, Yasemin ve Bora'yi nasil ekeceklerini planladiktan sonra kucukler ve buyukler odalari ayirdilar. Buyuklerin UNO oyunu bitince biz de yola ciktik. Leyla'yi eve biraktigimizda tum ekip biraz uzgundu. En kisa zamanda tekrarlamaya karar verdik.

    Iste harika bir gun burada bitmeliydi. Biz evimize donmeliydik. Mehmet odev yapmali, Yasemin oglen uykusuna yatmaliydi. Ben kitabimi okumaliydim. Ama biz ne yaptik, tum kadro annemlere gittik, annemi ve babami da alip uzun zamandir gormedigimiz Teyzeme gittik. 10 yasinda kocaman cocuk oldu artik dedigim sevgili, canim oglum da iki ufaklik ile bir azdi, bir azdi. Sonunda basimin agrisina dayanamayip ilac aldim. Kendimizi anneme attip, cocuklarin aksam yemegini aradan cikarttiktan sonra evin yolunu tuttuk. Saat 19.45 itibariyla evdeydik. Yasemin yataga yatti ama yastigi bulamadan uyumustu. Sanirim bu tip cok kapili gunler bizim icin biraz erken daha!!!! Ben dahil tum aile fertleri perisan vaziyette.

    Iste Istanbul'dan yogun ve uzun bir gun size. Yani tek gezen siz degilsiniz haberiniz olsun!!!!

    Haaa bu arada, Miniaturk'de bogaz koprusu bakimda oldugu icin uzerinden yuruyemedik. Cocuklara bir baska sozum de siz dondugunuzde Bogaz koprusu'nun ustunden yurumek, unutmadan soyliyim.

    Birbirinize iyi bakin....

    ReplyDelete
  4. Zeynepcigim, bugun benim, icin cok yogun ve degisik duygularla dolu bir gun oldu. Bu nedenle de bir turlu yazamadim. Nasil anlatsam bilemiyorum.

    Bugun, once kutlamalarla basladi. Hem 19 mayis bayramini kutladik, hem 14. evlilik yildonumumuzu. Aslinda bu minval uzerine tahmin edersiniz ki, bizim programimiz da Handeler gibi gezmek uzerine kurgulanmisti, ancak, onun yerine kendimi kizlarla Turkan Saylan'ın cenaze toreninde buldum...Kaciramazdim!

    Mahseri bir kalabalik, herkes cok saygili, cok gururlu, cok huzunlu, kizlarimin gozlerinde onemli bir olaya tanik olduklarini hisseden bakislar...Cenaze gecerken, kucuk ellerininin alkislaması...sonra sorular sormalari, anne bu kadin kimdi, ne yapmis da insanlari boyle bir araya toplayabilmis diye sorgulamalari...

    Daha once de yazmistim sanirim, biyografi okumaya da izlemeye de bayilirim diye. Bugun de kacirilmayacak bir gun oldu benim icin bu anlamda. Televizyonda tum gun harika bir yasam oykusu seyrettim, insanoglunun azmine, gucune bir daha hayran oldum. Eve gelince kizlar da seyrettiler bu kez benimle beraber, sorularinin yanıtlarini cok daha iyi anladilar, eminim.

    Aksam odevlerden, okuldan bahsediyorduk yemekte,"biliyor musunuz Turkan Saylan neden bu kadar basarili olmus dedim", neden dedi Mercan, "cunku sadece ona odev olarak, gorev olarak verilenlerle yetinmemis, daha fazlasini arastirmis, sorgulamis, bir fark yaratmis" dedim. Konu burada kapandi saniyordum, ama sonra bir ara baktim, odevlerinin disinda ekstra calisma programini acmis, bir seyler yapıyor Mercan, hem de ben hatirlatmadan!

    Bizim egitimimize bile katkiniz oldu, mekaniniz cennet olsun Turkan Hocam dedim icimden...

    Diyorum ya cok degisik duygulari yasadim diye...Once gurur, sonra huzun...Ne mutlu bana ki, muthis bir kadinin, bir annenin, ulkenin en buyuk bilim insanlarindan birinin onbinleri pesine katisina, bir anlamda tarihe tanik oldum, hatta bir parcasi oldum kizlarimla birlikte. O’nu son yolculuguna ugurladim. Cok mutluyum bu nedenle.

    Ama sonucta, keske biraz daha yasasaydi dedim icimden...

    Acaba benim gunumun sarkisi ne olurdu diye dusundum, aklima bir sey gelmedi. Ne bileyim, olagan disi bir gun oldu benim icin.

    Nehircigim de iste boyle bir bilim kadini olacak. Iste,bugun bi de onu dedim icimden...

    ReplyDelete