Tuesday, May 19, 2009

Fil


Bugünkü commentler yine dolu dolu olmuş.

Ayda'cım sen çok yaşa! İyi yaşa! Şarkı sözlerinin tamamını bilmiyorum, ama sorumlu blog yazarı olarak araşştırıyorum, ya da bu ara yeni fiil gugıllıyorum, "kat" ve "peyst" yapıyorum. Şu ara ezbere söyleyebileceğim şarkılar çocuk şarkılarıyla sınırlı...bir de Nehir'in Beatles'arı. Yalnız hoş olan, şarkıları kafamda çalabiliyorum, bak bu zihinsel müzik dinleme yeteneğimi hiç bırakmıyorum.

Hande ise bana yine Leyla'nın, "Neler yaptınız, Miniatürk nasıldı?"ya verdiği kısa yanıttan sonra açılayıcı oldu. Go-kart'a o da takılmış, iki yıl sonra binebileceğim dedi. Arkadaşım, sana teşekkür ederim, Leyla yorgun ve neşeliydi.

Nurgüncüm...iyi yapmışsın. "Aman kalabalıkta başınıza bir şey gelir" endişesine kapılmadan, "kız"ları örnek bir kadına veda etmeye götürmüşsün. Ruh halini tahmin edebiliyorum.

...

Biz ne yaptık?

Neuroblastoma gerçeği suratımıza çarptı bugün.

Nehir'in kan değerleri yerinde, sonunda tartıda 11 kiloyu görmüşken, ve hatta boyunun uzadığını da öğrenmişken, Dr. Russell'ı beklemek için muayene odasına gittik. O sırada Nehir'den belki bir ay önce tedaviye başlamış başka bir Neuroblastoma hastası, Harley ile karşılaştık. Ara ara karşılaşıyorduk, ama ben NB hastası olduğunu tahmin etmeme rağmen, iki hafta önce Fellow'a sormuştum sonunda.

Harley önce Nehir'in yanağına "şap" diye bir öpücük kondurdu. Bizimki kırıta kırıta bir hal oldu. Sonra ikisi birlikte resim yaptılar. Boyama kitabı boyadılar. Derken Harley yere atmak isterken pastel boyayı Nehir'e atınca, Nehir bir anda "eve gidelim" diye haykırmaya başladı...iyi başlayan bir ilişki hüsranla bitti derken...Harley yine geldi, bu kez hemşirelerin eldivenleri şişirilip balon olmuş, Nehir'e bir tane getirdi, ve olay tatlıya bağlandı.

O sırada Harley'in annesi ile ayaküstü konuştuk. Bize Nehir nasıl diye sordu, biz de çok iyi, Harley nasıl diye sorduk öylesine, ve verdiği yanıt içimizi burktu, burktu, burktu. Transplanttan çıkalı 8 hafta olmuşken, taramalarda üç ayrı yerde çıkmış.

Yazarken midem ağrıdı.

İşte fil böyle bir şey.

Sonra, annenin çok bilgili olmadığını anlayınca, yine burkuldum. NBhope'u söyledim, Mark Dungan'ı söyledim, yetmedi, bir kağıda yazıp verdim eline. Aslında iki hafta önce Harley dışarıda oynarken anne-baba Dr. Russell'a görüşmüşlerdi, ben de şüphe etmiştim bu uzun başbaşa görüşmeden.

Harley ağustos ayında üç yaşında olacak. Onu ilk gördüğüm halini unutmuyorum. Nehir daha arabasından kalkacak durumda değilken, Harley, peşinde annesi, bağlı olduğu boruları çekiştirerek oradan oraya koşuyor, bir saniye durmuyordu. Sarışın, "fırlama" bir çocuktu. Hala öyle, oradan oraya koşan bir çocuk.

Bugün Dr. Russell'a haksızlık yaptığımı düşündüm, çok zor bir meslek. Bugünkü randevumuz iptal edince dahi kızmadık. Bizden acil vakalar olduğunu anladığımız için.

Bizim taramalar gelecek hafta. Nehir sağlıklı ve mutlu.

Allah tüm çocukları korusun.

Foto: Harley ile boyama yaparlarken.

3 comments:

  1. Zeynepcigim, bugunum Isletme Fakultesi ile basladi. Gereken resmi islemleri yaptim, dilekcemi yazdirdim ve hadi hayirlisi diyerek oradan ayrildim...Okul tatil olmasina ragmen bu aralar 14 hazirandaki kongre hazirliklari nedeniyle gittikce yogunlasan bir gundem var...Birde 22 mayisda deadline biten, ama kendi hala bitmemis ve hala daha uzatma ilan edilmemis bir kongrenin paperlari da gundemimin diger tarafinda olunca, tuhaf bir ruh hali icindeyim, icinde degil bir tuhafim...

    Gecen sene bugun nerede oldugumu dusundugumde, hayat da ne garip diyorum ister istemez...Bakalim seneye bugun nerede olacagim...Gerci senin ile kiyaslanmaz ama, Harley ile de kiyaslanmaz...

    Turkan Saylan'in roportajlari kelime kelime kafamda oyle bir yer etti ki. Birinde "cocuklarima eksik annelik ettim, ama anadolu da benim anneligimin bile cok daha azi ilgiyi goren cocuklar vardi, bende onlara destek olmaya calistim, icim rahat artik olebilirim diyordu"...baska bir bolumde, hastaligim ile ben arkadasiz, bazen onun, bazen benim dedigim oluyor,yasayip gidiyoruz" derken...benim size en cok yakistirdigim bolumde :"ben yasadigim her acidan sonra yeni bir universite bitirdigimi dusunurdum, ancak boyle bir egitim aldigim icin bu basarilari elde edebildim" diyordu.

    Iki kere belkemigi tuberklozu nedeniyle 14 ay yuzustu kiprdamadan yatmak zorunda kalmis, cok acilar cekmis.

    Sevgili Zeynep ve Mahmut sizde Nehircik yuzunden cektiginiz acilar ile, hayat universitesinin bir bolumunu daha bitirdiniz.Buraya donuste, yapacaginiz her calismada sizin sıkı bir neferiniz olacagima soz veririm. Nehir saglikli ve mutlu, bir misyonla dunyaya gelmis,yada anne babasinin misyonu nedeniyle dunyaya gelmis, kim bilir???

    Hepinizi sevgiyle operim...

    ReplyDelete
  2. Icinde yasarken disari cikabilmek cok zor, mumkun degil. Olan bitene disaridan bakabilmek mumkun degil, biliyorum. Ama biz ne kadar cok icerde, sizin yaninizda olmak istesek de disardayiz. Buradan gorduklerimiz, sizin yasadiklarinizla ayni yogunlukta hicbir zaman olamaz ama bu kotu degil. Bu bize bir aci(angle not pain) kazandiriyor. Elimizden geldigi kadar size o aciyi gostermeye calisiyoruz. Size disardan nasil gozuktugunuzu, sadece icinde oldugunuz icin goremediginiz seyleri gostermeye calisiyoruz. Umarim becerebiliyoruzdur.

    Beni taniyanlar bilir, elimdeki gerceklerle yasamayi severim. Eskiden boyle degildim. Sonradan ogrendim. Bazen cok zor oluyor, cunku gercekler guzel olmuyor her zaman. Ama beni hicbir zaman ne yapacagini bilmez durumda birakmiyor. Yol, yon bulmami kolaylastiriyor. Elimde olan ile ne yapabilecegimi biliyorum cunku, bilmiyorsam da arastirip ogrenebiliyorum.

    Iste Zeynep'cim, Mahmut ve sen de bence icinde oldugunuz icin goremiyorsunuz ama benim gibisiniz, elinizdeki gerceklerle yon, yol buluyorsunuz. Icinde oldugunuz icin kimi zaman cok zor oluyor, etraftaki benzer durumda olanlarla kendinizi kiyasliyorsunuz. Hatta belki kisa surelerle yon, yol kayboluyor ama gercekler Nehir'cigimde. O tum kuvveti ile size gercekleri gosteriyor. Kan degerleri iyi, kilo aliyor ve boyu uzuyor. Iste gercekler bunlar. Su anda baska gercek yok. Size yolu, yonu gosterecek gercek Nehir'in saglikli ve mutlu oldugu. Gerisi icinde oldugunuz icin sizi hepimizden cok etkileyen baska hikayeler.

    Birbirinize cok iyi bakin...

    ReplyDelete
  3. Hakikaten 2 gundur dolu dolu commentleriniz...Tesekkurler beni de doyurdu.. Bizim Turkish Team'e ruh halimi yazmistim. Nehir'den sonra hayatin anlamindan tutun da, 40 yas sonrasi halimiz nicedir diye devam edip, cocuklarin egitimi vs gibi her turlu takinti..Yok bazen gercekten sinyaller geliyor. Bugun Rainbow diye(bilenler bilir bosanmalara yol aciyor diye elestirilmisti cok basinda) self realization workshoplari yaptigim bir arkadas ile konustum ve cocuk her lafin basi sanki bana dedi ama 'cok sukur' deyip durdu.. Sonra Zeynep'in yazilarini ve sizin commentlerinizi okudum. 'Cok sukur! Rahatladim...Tesekkurler. Iyi ki varsiniz.

    ReplyDelete