Dun geceki "encounter with the Raccoon"dan sonra Seda'larin bugun gelmesi iyi oldu. Dun aksam kediyi de bahcede birakmis, sonra da acaba rakun ile aralarinda bir sorun cikar mi diye de endiselenmistim.
Bizim gunumuz cogunlukla evde, biraz da bahcede gecti bugun. Sicak, uyku kovalamacalari, derken babayla bir kitap paylasamaz duruma geldik. Bu gunun komik hikayesi oldu. Mahmut bir kitap almis, ben bakmamistim nasil bir sey olduguna. 1996 yilinda Everest'te olen dagcilarla ilgili, giden bir yazar anlatmis hikayeyi. Tesaduf, Seda'larda National Geographic'ten cikma, bu kez olen iki dagcinin iyi arkadasi Seattle-based, Amerikali dagcinin fotograf albumunu gorunce, ben de okumaya basladim. Ed Viesturs de 1996'da Everest'te imis, olumlerinden uc gun sonra zirveye cikmis, o gunleri de anlatiyor. Okurken okurken daha cok ilgimi cekti, bu kez Mahmut'un kitabini merak eder oldum. O okumazken, ben de elime alayim dedim, hadiii, paylasamaz olduk. "Maydanoz oldum". Mahmut elimden aldi,ve aksam itibariyle sevgili kocacim nereye koydugunu hatirlamadigindan, kurk gitti, kavga bitti!
Neyse ilginc bir hikaye, okuyacagim. Bu kez de tesaduf, Seattle'dayiz. Hem Ed Visteur burali, hem de diger kitabi yazan gazeteci.
Iste boyle bir halde iken, biraz da Nehir'in 8 saate bir bir bucuk saat suren ilacini yapma isimizden, parka gidisimiz saat altibucugu buldu, ve ogle uykusu uyumamis Nehir arabada uyuyakaldi, ve parkta da uyumaya devam etti. En azindan temiz hava aldi dedik, ve Leyla scooter'a binerken biz de babayla basketbol calistik, ben calistim yani. Aaah ah, nerede 13luk atislar, anlasilan RMH'deki pota az da olsa kisa! Olsun, egleniyoruz.
Dondukten sonra, baba ev hanesini almaya havaalanina gitti. Uzun bir yolculuktan saatten sonra, bence hic fena olmayan bir durumda girdiler, herkes bir seyler atistirdi ve simdi uyuyorlar. TR'den aile haberlerini yarin alacagiz demektir.
Bende renkler henuz gri, beyaz, maviden baska olmuyor. Ilginc, siyah da hic olmadi ama. Pastel.
Nazli (hanim'i atacakmisim, atiyorum, attim) cok sirin, hem buraya yazmis hem de beni gulumseten bir e-mail atmis. Aydacim sana da tesekkur ederim. Tatile senin kolyenle geldim! Minik kirmizi tasi, dort yaprak yoncasi, turuncusu ve incisiyle, aslinda beni renklendirdi. Bakmak hosuma gidiyor. Rakun fotosu zor, zira ben donakaldim o anda! Simdi dusunuyorum da kucukken izledigimiz o belgeseller hic degilse "Bu bir rakun" cumlesine yaradi, TRT sagolsun.
No comments:
Post a Comment