Sunday, July 26, 2009
Gün 37: Mavi- Houston
Hayatımız heyecanlı. Action!
Sabah ben yine de, çıkacakmışız gibi davranıp, sabah sekizde, üç çamaşır makinesini işgal edip, tüm yıkanacak, çarşaf, yatak örtüleri, banyo havluları, ne varsa koydum. Leyla ile kahvaltı ettikten sonra, ve yıkanmış çamaşırları bu kez kurutmaya koyduktan sonra, hastaneye gittik. Baba yolumuzu gözlermiş, kendine gelmek için.
Nöbeti devraldık Leyla ile. Baba ise RMH'ye gitti, bu kez odayı süpürmeye, ve eşyamızı toplamaya.
Derken Dr. Eames geldi, bugün, öğlenki antibiyotik dozundan sonra çıkabileceğimizi, "homecare" ile kalan antibiyotik işini ayarlayacaklarını söyledi. Accutane'ne de yarın başlayacağımızı, baktrime devam edeceğimizi, ve bizi 13'ünde tekrar beklediklerini söyledi.
Nehir'in kan değerleri, hemglobin ve tormbosit (platelet) ları iyi ama, lökositler düşük yine. Yani enerjik, düşerse bir şey olmaz, ama enfeksiyona açık. Doğrusu ben bu tedavide enfeksiyona açık olma işi ile uğraşacağımızı bilmiyordum.
Neyse buaraya kadar iyi, antibiyotiği beklerken, hemşire bir de idar testi istediklerini, ve torba yapıştıracağını söyledi. Ben o torbaların nasıl zor yapıştığını, sonra çoğu kez dışarı çıktığını, Nehir'in de canını yaktığığını bildiğimden, pamuk toplarıyla bu hamleyi savuşturmaya çalıştım, "How about cotton balls?" diyerek. Hemşire, "İyi fikir" dedi, ama beş dakika sonra, labarotuar ile konuşmuş olan, elinde idrar torbası, "charge nurse" geldi.
Nehir çığlık çığlığa, torbayı taktılar. Beklemeye başladık. Antibyotik bitmiş, çıkmak için 3 ml çişin toplanmasını bekler olmuştuk. Biraz damlayınca, acaba olur mu diye, hemşire, yine çığlıklayan Nehir'den torbayı aldı hemşire. Nehir bezini bağlatmadı, bu arada üzerine ve yatağa çiş yaptı. Derken, bir on dakika sonra hemşire yeni bir torba ile geldi, biraz daha gerekliymiş, yetmedi diye. Yine taktık...
İşte çığlıklar arasında, iki satten sonra...çiş toplandı ve biz çıktık. Bu arada Gonca'lar bize taa Dallas'tan yemek getirmişler, RMH'de buluştuk. Tam da biz çıktığımızda gelmişlerdi. Önce, biz yedik falan derken, hepimiz güzelce yedik, ve kalan yemekleri de yanımıza ladık. Leyla Nazlı'ya RMH'deki tüm oyun yerlerini gösterip, mutlu oldu. Nehir biraz kendine gelmişti. Artık uykusu gelir gibiydi, saat dörtte Gonca'larla vedalaştık ve yola çıktık.
Arabaya bindik, biraz yol aldık ki, air condition yine iflas etme yolunda, sadece ortadaki iki yerden hava gelir olmuştu. İlk saat sıcak içinde geçti. Sonra, neyseki akşamüzeri olması ve bugünlerde biraz daha serinlemiş hava sayesinde rahatladık. Her zamanki durduğumuz yerde molamızı verdik, keyifle yola çıktık ki...tıkanmış bir yol...bayağı bir tıkalı tıkalı gittikten sonra, ne olduğunu da anlamadık ama yol açıldı. Bu bize bir saate mal oldu.
Yolun son bölümünde Nehir'in çığlıkları cd'den dinlediğimiz ABBA'yı bastırıyordu.
Gelir gelmez, "homecare" hemşire geldi, antibiyotikleri getirdi...neyseki IV'den vermesi çok kolay...TPN'den sonra peynir ekmek...ben bile yapabilirim. TR'de "homecare nursing" işi mi yapsak acaba diye düşünürken, yine Amerika dönüşü parlak girişim fikirlerine kapılan tipik Türk insanı olduk gördünüz mü.
Sonuç: Nehir araba yolculuğu sevmiyor. Belki her seferinde dört, beş gün yatağa bağlı kaldıktan sonra bu kez de kemerle koltuğa bağlı olduğu içindir.
Ve evimiz evimiz güzel evimiz. Mavi: Sukunet.
FotoNot: Meğer Nehir de mavi giymişmiş...çıkmak üzere keyifliyiz.
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
87
ReplyDeleteHos gittiniz evinize!!!!!! Insallah Nehir'im cabuk toparlanir da 'Seattle'a da hos gittiniz' diye yazarim.
Simdi Nehir'in toparlanmasi icin gerekli tum psikolojik ortam hazir!! Eminim Mahmut'un omletleri, harika baligi Nehir'ime cok iyi gelecek!! Haydi Zeynep, sen de sabahlari cikar kizimi parklara, bahcelere... :)
Defne geldi Turkiye'ye, biz de onunla cikiyoruz parklara (Istinye Park), bahcelere (evin bahcesi).... :) Yarin da Viaport diye bir outlet var Kurtkoy'de, oraya gidecegiz. Performansimi yarin aksam detaylica anlatirim! Simdi yatip yarin icin tabanlarima guc toplamam lazim!!
Opuyorum hepinizi... Birbirinize cok iyi bakin!!