Thursday, July 23, 2009

Gün 34: Gave Up on Antibodies

Nehir geceyi ateşli geçirdi, ve vücudu çok su tuttu. 13.6 kilo çıkmıştı akşam. 2 kilo su demek bu. Hani ben, bir şey değil derken, Gece iki dört arası uyuyup, uyandığımda Nehir'in yüzünü de çok şişmiş görünce, bir an panik oldum. Acaba şişmenin üst sınırı var mı diye. Hemşire doktoru aradı ve biraz lasix verdiler.

Ben biraz bekleyip, bir iki bezinde çişin arttığını görünce, sabah altıda, iki saat uyumuşum.

Sekizde uyandığımda, hemşire kültürün pozitif çıktığını, sarı borusunda bakteri olduğunu söyledi.

Ben sarsıldım. Hem dün antibiyotiği değiştirmiş olduğumuz için, hem de enfeksiyon ile antibodiler nasıl olacak, ateşi zaten var diye telşalandım. Hemşireler, Doktor Granger'ın geleceğini söylediler. Bu tedavide hemşirelere de güvenemiyorum, çünkü çoğu bilmiyor ne olup ne bittiğini, biz daha iyi beliyoruz. Bu da stresimi arttırıyor. Mahmut'u aradım, oyalanmadan gelsinler diye...derken bekledik, bekledik doktor gelmedi bir türlü. Bir de hemşire Nehir'in nefes alışının da sabahtan beri hızlı olduğunu söyleyince , darmadağın beklemeye başladık.

Aklımda bir sürü soru...nasıl oldu, ne olacak, septik şok, hep korkutğumuz bir şey...

Doktor Granger antibodilere başlama saatini ileri alıp, önce ikinci doz antibiyotiğini vermeye ve sonra devam etmeye karar verdi. Miş olduğunu hemşireleden öğrendik. Ama bir türlü kendi gelmedi. Bu arada Nehir'in ateşi 40tan aşağıya inmedi...

En sonunda saat yarıma doğru, antbodiler başlarken, Dr. Granger geldi, ateşin hala antibodilerden kaynaklandığına inandığını, antibiyotiklerle oynayarak, antibodilere devam edeceğimizi söyledi. Biz karışık duygular içine girdik.

Nehir ikinci doz antibiyotikten sonra, biraz daha iyi gibi oldu, en azından biraz "playful" oldu, sabah, gözlerini açamıyordu. Bu sırada, Dr. Granger'ın telefon edeceğini söylediler...ben ne oldu acaba derken, protokola baktığını, enfeksiyon varken tedaviyi durdurmak gerekebileceğini, çalışmanın başındakilere sorduğunu, haber beklediğini, hazırlıklı olmamız gerekitiğni söyledi.

Ve dörtte bir doz almışken, durdurdular.

Aslında ne düşüneceğimi bilemiyorum. Birincisi, bu tur bitmiş oldu, biraz eksik dozla, çünkü yerine koymuyorlar, ya da sonradan eklemiyorlar. Bu tedavide bir fark yaratıyor mu, bilmiyoruz, bilmiyorlar.

Mahmut, Nehir'in o kötü halden çıkmasını istediği için, daha iyi olduğunu düşünüyor. Ben kafam karışsa da, yapacak bir şey yok, ve hayırlısı diyorum. Şu anda gerçekten taklıldığım, Nehir'in kültürlerinin negatif çıkıp, ateşinin düşmesi. Bu yaşadığımız ikinci enfeksiyon, ve bugüne kadar korumuşken, yine olması canımı çok sıktı. Bir şekilde kritikleştiğinde TCH'deki kadar rahat hissetmediğimi gördüm burada. Aynı güveni vermiyor.

Bu ne demek, Nehir'in kültürleri negatif çıkıncaya ve ateşi düşünceye kadar hastanedeyiz. Pazar günü sürpriz sirk gösterisi %99 yattı. Seattle...şüpheli oldukça.

Ne bileyim, tüm bunların etkisi, ve stres nedeniyle, ben öğleden sonra kendimi kötü hissetmeye başladım, yine kemiklerimin tamamı ağrır hale geldi, ve çöktüm. Uykusuzluk stresle birleşince, kaldıramıyorum.

Nehir'cim benim halimi anladı, akşamüzeri, beni istemeyip, babasını istedi yanına, ve bu gece ben "off" aldım. Özlem'in hani taa BMT zamanı önerdiği gibi, C vitamin alıp yatıyorum. Leyla bu işe memnun oldu, ana -kız zamanımız "havalandırılmış" olmuş. Gerçekten de, pazardan beri ilk kez temiz havaya çıkınca, üstelik yağan yağmurlar sonucu serinlemiş, bir anda kendime geldim. Aslında Nehir'e de çok iyi geleceğine eminim, çıkacak hale gelirse, çok iyi olacak. Bence dışarıda daha iyi toparlayacak.

RMH'ye gelince, Leyla'nın gönlü olsun diye, basket oynadık...ve ben 13 basket üstüste atarak kendimi aştım! Bizimle birlikte 15 yaşlarında yakışıklı mı yakışıklı bir çocuk, tekerlekli iskemlede, atış yaptı. basket topunu tutuşundan eskiden oynadığı belliydi. ADEM diye az görülen bir hastalık sonucu, dört yıl önce, ansızın komaya girmiş, bugün hayatta olması bile şansmış...Aslında onun önünde nedense iyi atacağım tuttu, ama biraz şartlara alışmaktan, kendimi daha doğal buldum karşısında...

İşte...

Bugün.

Dinlenme günü. Nehir bu enfeksiyonu hızlı atlatsın, ve bu aldığı doz ona yarar sağlasın. Gerisi önemli değil.

5 comments:

  1. Sabir, sabir.. Dualarimiz sizinle.

    ReplyDelete
  2. Zeynep'cim, cok az kaldi. Yuzdunuz yuzdunuz kuyruguna geldiniz. Nehir'imizin aldigi her doz ilac ona fayda. Yariyor, yarayacak... Yorgun ve 'down' hissetmene yardim etmez ama bil ki kizin iyilesiyor. Sen onu su anda biraz kotu gorsen bile hersey duzelecek. Butun bu kotu, zor gunler geride kalacak. Nehir, acik havaya cikacak ve civil civil, komur gozleri ile etrafa gulumseyerek bakacak.

    Hadi kuvvet arkadasim, bitiyor...

    Hepinizi opuyorum... Birbirinize cok iyi bakin...

    ReplyDelete
  3. Sevgili Zeynep, Kalbimiz sizinle inan, dualarımızda, en çok güvensizliğine üzüldüm, çok yeni bir protokol, onlar da alışmaya çalışıyorlar tabi, ama sizin bu kadar bilgili olmanız harika, bir an evvel kültürlerin temiz çıkması ve bir sonraki tura kadar toparlanma sürecine girmenizi diliyorum. Leyla harika bir çocuk (MAŞALLAH) çaktırmadan ailenin psikologluğu görevini üstlenmiş. Size kuvvet diliyorum... Sevgiler Esra

    ReplyDelete
  4. Cok guclusunuz siz, hayran olmamak mumkun degil! bu gucle bu aile herseyin ailtindan kalkacak.

    ReplyDelete
  5. Zeynep'cim,

    Siz ne zorluklar atlatarak bugunlere geldiniz. Nehir'im sizlerin de desteği ile bunun da üstesinden gelecek çünkü Hande'nin dediği gibi o bir kahraman, o Ne-Hero.

    Nehir güçlü, sağlıklı ve mutlu :)

    Sevgilerimle,

    Nurdan

    ReplyDelete