Thursday, July 29, 2010

Daha İyi Bir Gün

Dün akşam yazdıktan sonra, ben de yavaş yavaş toparlandım. Öncelikle kök hücre konusunda haklısınız. Olmaması noktasından, olması, çok olması noktasına gelmiş olmak önemli. Diğeri şimdiyi zora sokacakmış. Ama işte akıl bu, Amerika'nın çocuk hastaneleri arasında en üst sıradaki bir yerde neden böyle saklamışlar, anlamak mümkün değil. Yani işin içinde kalıp, bilgimiz arrtıkça, kıymetini de görünce, iç geçirdim, doğal olarak. Hele ki, o zaman da Özlem uyarmış, biz de sormuştuk.

Neyse...

Çok şükür demeli.

Ad Hoc...

Sonra, gece Özlem'le yine konuştuk. Beni yine rahatlattı. Çoklu kemoterapi ve agresif tedavinin şimdi iyi olduğunu düşünüyor. Ben de. Silmeye çalışmak doğrusu. Yani daha sonra gerekir diye kök hücreyei saklamak da olmaz, o zaman şimdi tedavi edememiş olurlar.

Sanırım beni zorlayan, doktorlar kendi aralarında konuşuyor olsalar da bana sadce sonuçları, farklı zamanlarda, bazen çelişerek söylüyor olmaları. Yani sistem ise bu, zorluyor.

Velhasıl, bugün Dr. Souweidane'i yine göremedik. Halbuki, ikinci MR sonrası görebilsek, ben daha iyi anlayacaktım. Şimdi, bildiklerimi birleştirip kendim bir sonuca varmak zorunda kalıyorum. Ve baba yokken bu daha zor oluyor. Bir yandan kucağımda Nehir, mızmızlanırken, bir yandan konuşamıyorum. Konuşmama izin de vermiyor, sonrasında ise düşüncelerim de karışıyor.

İşte durum böyle.

Sabah bu kez daha erken gittik. Ve bir odamız vardı bugün. "Day Hospital"ın 30 kadar odası var, üzeri açık, kartonpiyer duvarlarla ayrılı, perde kapılı, ama hepsinin içinde dvd player olan, ferah bölmeler. Normal günlerde vermiyorlar, oyun odasında, ve değişik odalar arasında gezerek geçiyor gün. Doktorların bölümü, IV odası vs. Ve araba, çanta, Nehir, serum sopası...yorucu oluyor. Bugün ise yerleşiktik. Ve çok iyi geldi.

Ama uzundu. Karboplatin, öncesinde, mide bulantısı için zofrane, sonra, irinotecan, öncesinde kramp olmasın diye atropene, sonra da kan. Akşam altıbuçuk idi çıktık. Nehir zaten daha çok DVD izledi. Arada kesme, yapıştırma, boya yaptı. Bana "present for you" deyip veriyordu kestiklerini. Bir ara, günün en güzel bölümü idi, birlikte uyuduk. Artık akşama doğru iyice sıkılmıştı. Ve sonunda çıktık.

Ama "sırt çantası" ile. Yani serumu, seyyar pompa ile elimize verdiler. İşte bu, Nehir'in hiç hoşuna gitmedi. Çıkarken, her zamanki gibi "tubie"ler çıkmayınca, çok sinirlendi. "Boru istemiyorum" diye, tantrum değil, ama hallice bir bağırma krizi geçirerek çıktık.

Ben biraz hava alsın diye, yolu uzatarak gittim. Dondurma peşindeydik bir yandan. Yolda önümüzde yürüyen iki yaşında bir kızın, Nehir'e "Baby" demesi bana çok dokundu. Geçen yıl dokunmuyordu ama bu yıl, anlıyor, ne hissediyor diye, üzüldüm. Neyseki annesi, ne bebeği, "she is a big girl" dedi hemen. Benim bu ara nemli bir burnum var sanırım.

Biraz geze geze gidiyorduk kiNehir "Türkçe Restoran" deyince, kahvaltıdan beri de bir şey yememiş olunca, iyi dedim. Bu kez Nehir ve ben başbaşa gittik. RMH'ye gidip, geri gelmeyi gözüm yemedi, Leyla'nın da keyfi yerindeydi. Ama tabi çantadan gelen serumla, bezi hızlı dolduğu için, ne yapacağız diyordum. Ayakta bez değiştirdik. Sırt çantasını sandalyeye astık, Nehir pilavını yedi. Bir anda, "Anne kakam geldi" deyince, ben apar topar, her şey, paket yaptırıp dışarı çıktım. Hesabı da sokakta ödedim! Küçüçük restoran, doluydu da, müşterilerini bizim yüzümüzden kaybetsinler istemedim doğrusu.

Neyse, çıkışta, son bir hamle dondurma da bulup, araba, torba ve çantalarla dolu geldik.

Asayiş berkemal. Gece bez değiştirme faslı var, bakalım uyanabilecek miyim.

Ameliyat için üç hafta sonrasını düşünüyorlarmış. Dr. Souweidane bizi unutmamış. İyi.

Hadi yarın bir aşamayı daha bitirelim.

4 comments:

  1. herşeyin hayırlısı olsun canım nehirciğim için anne olarak neler hissedip yaşadığınızı tahmin edebiliyorum ...allah yardımcınız olsun...yüreğimiz hep yanınızda en azından kendinizi kötü hissettiğinizde burada başkentte sizi düşünen birileri olduğunu hatırlayın güzel enerjiler sevgiler ve kucaklar gönderiyorum sizlere

    ReplyDelete
  2. "..bildiklerimi birleştirip kendim bir sonuca varmak zorunda kalıyorum." demenden korktum çünkü içgüdüsel olarak en kötüyü de düşünüp boş yere canını sıkıyor olabilirsin diye endişelendim ve hemen doktorlarla konuşmadan kendin bir sonuca varmamaya gayret et diyesim geldi. Benzer durumlarda çok işe yaradığını bizzat test etmiş biri olarak...
    Tüm aşamaları muazzam geçiyorsunuz m a a ş a l l a h! Ve devam...

    ReplyDelete
  3. kucuk cocuklarin nehire bebek demeleri seni hic ama hic uzmesin zeynepcim. lara birkac ay oncesine kadar (32 aylik) 5-6 yasindakilere bile baby diyordu. sen kaale alma bu cuceleri:)
    sevgiler

    ReplyDelete
  4. Benim oğlum da minyondur. ParKta ya da dışarıda bazen ondan ufaK bücürlerin anneleri de oğluma "KArdeş, bebeK" dediKlerinde gülüyorum. Sen de boşver canım. Sağlığına Kavuşup Kocaman bir Kız olacaK Nehir :)

    ReplyDelete