Monday, March 2, 2009

Lale Teyze

Sabah, zar ve zor yetiştik, klinikteki işitme testine. İçeri aldılar. Önce, kasım ayında yaptıkları gibi, bir odaya aldılar, kucağımda. Odanın değişik yerlerinden sesler geldi, tepkilerine baktılar. Buraya kadar iyi gitti. Sesleri duydu, bir tanesi dışında. Sonra, detaylı tetkik için uyutmak istediler. Sedation için, geçen gün echoda kullandıkları ilacı getirdiler. Nehir biraz tükürdü ama birazını içti. Uyumasını bekledik. Babasının kucağında uyudu, zaten geceden o da yorgundu.

Derken, kıpırdanmaya başladı. Bir doz daha verelim mi dediler, biz de gerek yok, yeniden uyur dedik. Uyudu yine. Doktor yeniden geldi. Biraz test ettikten sonra, Nehir yine kıpırdandı. Doktor testi yapmak için hiç kıpırdamaması gerektiğini söyledi. Saat olmuş 9.20, Nehir iki doz ilaç almış, almamış. "Ayak parmağı bile kıpırdamayacakmış"...Efendim meğer iki dozu 20 dakika arayla almayınca etkili olmuyormuş. "Efendim? Bunu neden en sonda söylediniz?". "E peki şimdi ne olacak?"

Kopma noktası burasıydı. "Nasıl yani?", "Hangi çocuk bu kadar derin uyuyor, sizin verdiğiniz schedule'da?", "Ya tam uyku saati randevu verin ya da genel anastezi ile yapın"...Bu arada doktor, "There is some hearing loss, in high pitch tones"...Hmmm..."Did you see the report given in November, she already had some hearing loss"...

Neyse uzatmayayım, birtakım eksik bilgilendirmeler sonucu test tamamlanamamış oldu, çıktığımızda, saat 10.00'u geçmişti, Dr. Russell'a üç şıklı bir not bıraktık.

a. Hiç yapmayalım şimdi. Eğer transplantta kullanılacak ilaçlar ve dozları değişmeyecekse. En sonda yapılsın ve "toll" ortaya çıksın. (Buna kulakçı, "reasonable" dedi)
b. Genel anesteziyle, başka bir iş için, örneğin aklıma gelen perşembe günkü MIBG, uyutulduğunda yapılsın, (bunun da olabileceğini bugün öğrendik)
c. Bir kez daha deneyelim.

Bakalım yarın haber alacağız.

Bunu uzun anlattım ama bugünümüz, saat 10.00'dan sonra 180 derece döndü, ve çok güzel bir gün geçirdik. Lale Hanım'la buluştuk, tanıştık, ailesiyle de. Lale Hanım bizi hiç tanımazken, Nehir için Bilge'nin, annemin verdiği yazlık giysileri getirdi, buraya çocuklarını görmeye gelirken. Bir kez telefonda konuşmuştuk, sesi çok tatlıydı. Kendisi de öyleymiş. Çocukları, bizim kadar, belki biraz daha büyük...hepsi çok sıcak davrandılar.

Ve sürpriz, Lale Hanım bize yufka, simit, lokum, peynirler getirmiş. Simit çok şaşırttı beni, ve sevindirdi. Yarın sabah, simit, beyaz peynir, tahin pekmez kahvaltı yapacağız. Bitmedi, öğlen Nursen'lere gidip börek yapacağız...lokumları açmış bulunduk. Gerçekten de transplanta kadar birileri kilo alacak ama kim.

Nehir yine çok memnundu hayatından, ona gösterilen ilgiden. Öğlen hep birlikte yemek yedikten sonra, Nehir arabada sızdı ve evde uyumaya devam etti. Tahminim sabah almış olduğu ilaçların da etkisiyle uzun uyudu.

Uyanır uyanmaz, parka gittik. Bir buçuk saat kaldık. Nehir önce itfaiye arabasını itti, sonra bebek arabasını itti...Hava da güzeldi, ne sıcak, ne soğuk.

Bugün, sabahki baltalama çabalarına rağmen, birincisi ağlamadım. Gülümseyin. İkincisi çok güzel bir gündü. Lale Teyze'ye çok teşekkür ediyoruz. Bizi TR'ye, hatta boğazda kahvaltıya götürüverdi.

Akşam. Nursen Teyze'nin wholewheat lazanyası yendi. Bilge'nin gönderdiği giysilerden askılı bluz giyildi, üzerine nefis fırfırlı şapka takıldı, yanındaki gülü. Dansediliyor...Ve fakat fotoğraf makinam yok, belki, ve umarım Nursen'lerde kalmıştır. Ama bunu hayalinize bırakayım.

Bu durumda, geçen gün radyoda çalan bir şarkı, bakalım hatırlayan var mı,

"If I could make a wish
I think I'd pass
Can't think of anything I need

...

Sometimes, all I need is the air that I breathe...and to love you."

Zeynep sağlıklı ve mutlu, Nehir'le birlikte. Leyla'sını bekliyor-lar. Sabırla, sevgiyle.

4 comments:

  1. Zeynep, keyfinizi hicbir sey bozmasin. Nasil olsa bu test tekrar yapilabilen bir sey, tekrarlandiginda cikan sonuca gore tedavisi de cozumu de olan bir sey.

    Simdi yorum yapmak icin yetecek bilgiyi de vermediklerinden, hic kafani takma. Ne zamandi MIBC? Yeter ki organize olsunlar ve ogun gelip cattiginda, randevulasmamistik kulakcilarla demesinler...

    Yalniz anlamadigim, ablam havalar serin, somine yakiyoruz derken, kizin askililarla, alli gullu sapkalarla danslar manslar ne oluyor...Kucuk bir cilginla mi karsi karsiya kalacagiz bilmem...

    Cok operim, gidiyorum, kafami ilk buldugum delige sokacagim,ki, dusup bir yere carpmamayim:)

    ReplyDelete
  2. Zeynep su havalardan biraz daha bahsetsene, orada nasil? burayla ilgisi yok anladigim kadariyla, belki Nehir'e bir clue olur hediye icin de ustune ustluk.. biz kizlar bulusuyoruz, ne heyecanli bi durum oldu gercekten iki gundur, boyle..
    senin bu russell ile hasta haklari konularini konususunu dusundum de gurur duydum.. canim arkadasim.. hep orneksin..
    Zeynep saglikli, mutlu, Nehir saglikli mutlu..

    ReplyDelete
  3. Nehirin su buyumus hallerini cok merak ediyorum. 3 ayda ayda ne kadar da degismistir. cok tatli zamanlari bunlar...cilveli cilveli oldu mu acaba...
    kameraya alip kisa da olsa yollama sansiniz var mi...skype icin kendime bir account yarattim...bu aksam deneyecegim insallah sizi evde ve Nehir'i uyanik bulurum.

    Annemlerde cok gormek istiyorlar.

    Kafamdaki bir soruyu buraya yazayim bari...Radyoterapi sonrasinda ilik nakli oncesinde yine testler yapilacak mi...yada hangileri yapilacak diye sormak gerekir sanirim.

    Saglikli ve mutlu Nehirimi opun benim icin...

    ReplyDelete
  4. Zeynep'cim Russell'a sundugunuz seceneklerden en cok ikincisini begendim. Umarim o da boyle dusunur.

    Istanbul keyfi yapabildiginize cok sevindim. Benden istedigin ne var ne olur soyle. Size biraz olsun ozlem giderici birseyler bulabilirsem cok sevinirim. Yiyecek, icecek, giyecek, okuyacak, dinleyecek..... Ne olursa lutfen soyleyin.

    Bir de ; kendini guclu tutabildigin icin sana hayranim. Sen herseyinle hepimize orneksin canim arkadasim!!!!

    Bu arada, simit, borek falan afiyet olsun!!!! Nehir'cim indir mideye borekleri de gorsun anne ile baba!!!!!!!

    Kendinize iyi bakin, opuyorum...

    ReplyDelete