Wednesday, June 23, 2010

M a r y P o p p i n s

Sabah nedense hem kızlar hem de Mahmut oldukça geç uyandılar. Nehir kortizonlar biteli beri daha geç uyanıyor zaten. Ama biz nasılsa fizik tedavi randevumuz 10.30da, öncesinde de kan değerlerine baktıracağız sadece diye, sallanırken, Stephanie aradı, "Kan değerleri için geliyorsunuz değil mi" diye.

Gittik. Kan aldılar. Texas Children's da hiç yapmadıkları bir şey, burada parmaktan kan alma işi. Ve parmaktan alınan kanın daha iyi sonuç verdiğini de, daha yoğun olduğunu da geçen gün Ester söylemişti. Bugün de parmaktan alacaklardı ki, ben "accessed" deyip, borudan baktırdım. Canı acımasın istedim. Haftada üç gün parmaktan "arı ısırığı" bana çok geldi fikren. Zaten bence, kızım size yazıyorum, Özlem sen nersin, sonuçta hep aynı yerden bakarlarsa, takibi doğru olur. Hani sınır değerlerde, bakılabilir.

Velhasıl, kan aldıktan sonra birinci kattaki fizik tedaviye gittik ki, randevu bugün değil, yarınmış, "Aaa" deyip, şaşkın şaşkın, çıkınca, baba "Sıcak olmadan yolun karşısındaki parka" gidelim dedi. Böyle kızlar babayla parka, bense geri dokuzuncu kata çıktım, kan değerlerinin sonucunu alayım diye. Çıktım, bu kez Stephanie, tam bir ew York'lu genç kız olduğunu belli eder şekilde, ayağımdaki "hafif" topuklu sandaletlerimi farkederek, "Aa, ne güzelmiş, çok yakışmış" deyiverince, birkaç santim boyumun uzamasının kilodaki orana olan etkisini hatırlayıp, gülümsedim, mecburen. Yaw, konu bu değildi. Stephanie, "Ester Nehir'i görecek" deyince, hoppala, deyip, babayı aradım, onlar da parktan gerisin geriye gelmenin hüznüyle yukarı geldiler, on dakika içinde.

Yazamadım bu ara. Biz detaylı masraf bilgisi aldık bu ara. İlkinde, birinci ay, daha çok, ilk günler "in-patient" maddeler vardı ama bu kez daha çok dışarıda olduğumuz için günlük masrafları görme fırsatımız oldu.

Yani artık bize söyledikleri her şey, gözümüzde dolar işareti yaratıyor. Bende ise, dün konuştuğum finansçı kadınla yaptığımız, "No discount is offered", "Ama bu kabul edilemez" şeklinde bir yere varmayan, köprü üzerinde iki inatçı keçi hikayesi benzeri, "konuşma"mızın etkileri sürüyor hala. Görüşme biterken, feci ama feci sonuçsuz, "Lütfen bir yol bulalım, bu böyle olmaz" diyordum hala elini sıkarken kadının.

Her neyse, velhasıl iki, fizik tedavi, haha hihi, saati yazamayacağım bir rakam, bizi doktorların her görmesi,başka bir rakam. Doktorlar ise seviye seviye. En düşük Ester, ve neyseki Nehir de yavrum en çok onu seviyor. Belki de cepten verdiğimizi bildikleri için, bize Ester bakıyor.

Yani burada hayat artık daha zor, aklımdaki "converter", gördüğüm her işlemi dolara çevirir oldu.

Gerçek dünyaya döndük.

Veee, bu "aydınlanma" hikayesinden sonra MRI sonuçları.

Rapor bilgisayarda. Ester bakabilirken, Nurse Practitioner olarak bize karşı risk almamak için, ve meğer Dr. Souweidane de olmadığı için, doktorsuz kalınca, "yuvarlak" bir konuşma oldu.

Üç şey net.

"No new lesion"!! Yani yeni tümör yok. Beklediğimiz ama iş nöroblastom olunca yüzdeyüz iyi bir haber. Hayır, çok iyi haber.

"Residual bleeding". Yani bir kanama var. Ama Özlem'le konuşunca biraz daha içim rahatladı, der ki arkadaşım, "Ameliyat bölgesinde olabilir hala, dağılması zaman alır".

Muğlak olan. "Küçülme var" demeleri. Aslında Özlem ile sonra konuştuğum için, iyi bir soru soramamış olduk. "Kitle var mı kardeşim" sorusu. Anladığım kadarıyla, ama Ester gibi söylemek gerkirse, doktorlar bakınca konuşmak daha kesin olur, içinde ne olduğunu tam da MRIdan anlamadıkları ama genel olarak, eski MRI ile karşılaştırınca, küçülmüş ama yokolmamış bir kitle var. Kanaması olmasının, hala aktif tümör mü değil mi, sorusunun yanıtı yok. "Residual" umarım olmadığı anlamına geliyor. Ama esasen ameliyat olacak, ve sonrasında anlayacaklar. Çıkarıp, patolojiye gönderdiklerinde.

Şimdi ne olacak.

Biz pazartesi günü Kim Kramer ve herkes dönmüş olduğunda, daha çok para verip (!), daha çok bilgi sahibi olacağız.

Ama Ester'in söylediği, kan değerleri yükselince ameliyatın olacağı. Bugün kan almadı. Ama hemoglobin, 8.3 idi. Platelet (trombosit) ları da düşmüş. Ama lökositler düşmekle birlikte, henüz kritik değil. Cuma günü muhtemelen hem hemoglobin, hem de trombosit alacak. En dibi bulmadık henüz. Önce dibi bulup, sonra da in şal lah, çıkacak değerler.

Derken, bugün işimiz 11.30'da "ağlama"sız bitince, başlığa dönelim. 180 derece.

Benim aklıma kızları Mary Poppins müzikaline götürme fikri düşmüştü. Özellikle buradaki şarkı söyleme sırasında Nehir'in ne kadar eğlendiğini görünce. Leyla'nın seveceğini, yaş olarak, zaten biliyordum ama Nehir daha küçük diyebilirdim, ama "Supercalifragilisticexpialidocious" ı hala söylemeye çalışıyor ve gülümsüyor olduğu için onun da izleyebileceğini düşünüyordum. Ve danslı bir gösteriyi. RMH'de acaba ucuz veya bedava bilet bulur muyuz derken, geçen gün "Hair" müzikaline dört kişilik bilet gelmişti zira, "zor" deyince bu işlerle uğraşan RMH çalışanı, iş başa düştü.

Mahmut'a "Ben gidip bakayım, biler bulursam gelirsiniz" deyip, yani sanıyorum, aslında eminim, sadece kızlarım için yapacağım bir şey yapıp, son gün daha ucuz biletlerin satıldığı, Times Square'deki, "TKTS" ofisinin orada, başımda şapkam üzerimde güneş kremim, 40 dakika bekleyip, indirimli, ve yanyana biletlerimizi aldığımda, saat 12.30 idi. Başlama saati iki idi. Hemen Mahmut'u arayıp, "Gelebilirsiniz" derken yüzüm gülüyordu. Gerçi indirimli de olsa cebi yakan biletler, doğumgünü hediyem oldu!

Ah ama, çok ama çok güzeldi!!! O eski tiyatronun güzelliği (tün güzellikler senin olsun Özgecan cım), Nehir'in, hele "Supercalifragilisticexpialidocious" söylediklerindeki keyfi, Leyla'nın gözlerini ayırmadan izlemesi, ya da izlemiş olduğu film ve bu müzikal arasındaki sahne farklılılarını bana söylemesi dışında, Nehir'in üç saat (!) izleyebilmiş olması s ü p e r di. Ne diyeyim mutluluktan gözlerim yaşardı. Aklımda Yankı Yazgan'ın "mutlu anılar yaratma" lafı var. Haneye kocaman mutlu, neşeli bir anı koyduk. Tek kelimeyle ailecek seyirlik, çok güzel bir "prodüksiyon"du. Oyucular, kostümler, sahneler. Hele 11 yaşlarındaki iki çocuğun performansı! Yani biletlere verdiğimiz paraya kesinlikle değdi.

Hmmmm.

Son beş dakikada Nehir'in karnına sancı girdi, ben Nehir'le ayakta izledim. Çıkışta, Nehir arabasında uyuyakaldı, yakındaki Bryant Parka gittiğimizde saat beş buçuk idi. Nehir uyuyordu. Biz ise altıda başlayacak canlı bir mini konseri bekliyorduk, biraz hava alalım diye. Ben tuvalete girmek ve Nehir uyandığında ona su ve yiyecek almış olmak için yolun karşısındaki dükkana gidip döndüğümde, keyifli, bir de ne göreyim, bizimkiler yok. Biraz sonra baba aradı, ve anlaşıldı ki, Nehir uyanmış, beni de görememiş,zaten üç saat oturma performansıyla belli ki yorulmuş, tantrumlardan tantrum beğenin halinde! Bizde kabahat. Hemen dönmek yerine uzatmışız...bilemedik. Ama öğrenmiş olduk. Zor yoldan.

Çünkü tantrum üzerine bu kez tabi hiç başımıza gelmemiş olan, taksi bulamama işi eklendi. İş çıkışı, "oralar" ana baba günü, taksi bulmamız, birkaç blok yürüme, söylenme, ve sonunda bulma şeklinde sonuçlandı.

Sonunda RMH'ye varabildik. Kapıdan girince yüzüme çarpan havalandırma nasıl iyi geldi anlatamam.

Nehir zaten içini dökmüş, rahatlamıştı ki, RMH'ye gelince terastaki yemek sırasında yapılan "çerçeve boyama" etkinliğine katılarak, bol bol kalpli yaptığı bir değil iki çerçeve çalışmasıyla kendini sanatla "terapi", tedavi etti!! Bize hiç bakmadan, yanındaki gönüllü ablaya fırçaya bol bol uhu sürdürüp, konuşmadan yardım alarak.

Odaya döndüğümüzde, uyku öncesi, ben bugünden geriye sadece Mary Poppins kalsın istediğimden, "En çok neyi sevdin" gibilerinden konuşturarak, "Nasıl pıtı pıtı, pıtı çıkıyordu Mary Poppins merdivenleri" dediğimde, tatlı tatlı güldüğünü görünce Nehir'in, içim rahat, iyi bir "annelik" yapmış olduğun bu günden son derece keyifli uyuyakalmışım.

Ama uyanır uyanmaz, gece yarısı birde, paylaşmak istedim. Anımızı.

Huzurluyuz. Ma şal lah. Ameliyata kadar, kan değerleri takibi var. Bence en azından toplam üç haftası olur, kemo sonrası. Biri gitti, iki hafta sonra toparlar. İş, lökositler düştüğünde enfeksiyon işine dikkat edelim.

Ama heyyyyy, ben en çok rengarenk kostümlerin olduğu parkta dans sahnesini, ve tabi ki harika bir "number" olan "Supercalifragilisticexpialidocious" ı sevdim. En sonunda Mary Poppins'in seyircilerin üzerinden uçması da gü zel di. Güzel güzel güzel!!!

Not: Handecim, bence bir süre topuklu giyerek idare edebiliriz! Ben "kendini asla germe, nedensiz gerilme" mottosuyla ilerliyorum bu ara. Ama dikkat, genişliyorum demedim : ) Texas'ın bana hediyesi olanı koruyorum! Ama canım annem, "Kızım verdin mi kiloları, madem yürüyorsunuz" diyor her telefonda. Meraklıları için, 20 blok bir milmiş. Biz ise günde 10-15 blok ancak yürüyoruz, ben buradan edindiğim kazancı tatlıya yatırıyorum, hiç beklemeden. Bazen Cengiz Amca'yı bekliyorum, haftasonu dondurma için. En uzun bekleme bu yani.

Not2: Mary Poppins bana da çok iyi geldi, okuduğunuz üzere, en kötü değil, en iyi günümüz de bu olabilir, bence makul.

9 comments:

  1. cok asikar gorunuyor sizin ne kadar iyi bir "annelik" yaptiginiz iciniz ferah olsun bence bu konuda ;)
    kizlarinizla daha nice boyle guzel ve neseli gunler dilerim size
    sevgiler

    ReplyDelete
  2. En güzel günler, henüz yaşamadıklarımız... demiş Nazım... En kötü gününüz, Marry Poppins li günününüz olsun. Her gün daha güzel olsunn

    ReplyDelete
  3. Cok sevindim guzel haberlerinize .
    Cok guzel , cok iyi bir annesiniz .
    Harika bir ailesiniz .
    Masallah Masallah .
    Onunuzdeki iki hafta iyi ve enfeksiyonsuz gececek, ameliyat da harika sonuclanacak .
    Cok daha guzel ve keyifli gunleriniz olmasi dilegiyle .
    Sevgiler
    Hasene

    ReplyDelete
  4. Yine çok güzel haberler verdin bize tşk. Peki o halde; hep böyle güzel günleriniz olsun hep birlikte.
    Kızları(!) öpüyorum...

    ReplyDelete
  5. heyyoooooooooooo dedim...

    güzel günlerin devamını tüm yüreğimle diledim:))

    sessiz okurlardan biri...ydim...

    ReplyDelete
  6. Başka bir şey dilemediğim için mutluyum :)
    İlk Supercalifragalisticexpialidocuous muhabbeti açıldığından beri, keşke Mary Poppins olup kızları uçurabilsem diye hayal kurmuştum...
    İyi ki bunu dilemişim, iyi ki siz dünyanınn en özel annelerinden birisiniz Zeynep Hanımcım!

    Her şey çok güzel olacak!

    Nehirimiz sağlıklı ve mutlu, Leyla da kardeşiyle mutlu...

    sevgi,
    saygı,
    selam,
    ay!

    ReplyDelete
  7. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  8. Bayıldım be Zeynepcim...vallahi bugün çok keyif ile okudum...
    Hep yaşadığımız ailece o güzel anları nasıl tasvir ederim diye düşünüyor bir türlü anlatamıyordum işte bu ;

    "mutlu anılar yaratma"

    Hepinizi öpüyorum bravo size !!

    Aydo...

    ReplyDelete
  9. Hellooooo,

    Ne cok isterdim ben de sizinle olmayi, Mary Poppins seyretmeyi. Leyla'nin yorumlarini dinlemeyi, Nehir'i kocaman gozlerle muzikali seyrederken seyretmeyi.... :) Zeynep'cim, iyice kaydet beynine, anlattiracagim sana sonra. En cok sevdigim seylerden birisi hayran hayran birseyler seyreden cocuklari seyretmektir :) Insallah baska muzikalleri beraber seyrederiz, coluk cocuk... Cocuklar muzikali ben de cocuklari seyrederim.

    Zeynep'cim sen kendini hic germe. Bir yorumcu yazmis, eger istenmeyen birsey gorulse sizi coktan bulurlardi. Bu teknolojinin hepimizi sasirtan seviyeye geldigi dunyada elbet bir sekilde o MRI sonuclarini doktorlar konferans merkezinden gorur, yorumlar ve sizinle konusurlardi. Siz endise etmeyin. Sonuclar iyi, doktorlar memnun olacak. Ameliyat kararini zaten biliyoruz, Hazirlaniyoruz. Enfeksiyon istemiyoruz, olmayacak. Ondan sonrasi da tereyagindan kil ceker gibi gelecek.

    Iyi dusunuyoruz, iyi olacak.

    Opuyorum kizlari!!

    Birbirnize iyi bakin.

    ReplyDelete