Wednesday, October 21, 2009

Gün 126: GMCSF and CH 14.18, day 2

Tuhaf bir rastlantı.

Bilgisayarda Nehir'e müzik çalıyordum, uyuya kaldı. Müzik devam etti. Bir anda yumuşak, hafif bir CD'ye geçti. İstanbul'daki kısa süren hastane gecelerimizde, Mahmut'un Nehir'e çaldığı CD imiş. Enstrümental, "dinlendirici". Mahmut arada çalmak istediğinde, sonraları, engelliyordum, hatırlamak istemiyordum.

Offfff.

Bitiyor.

Bitsin.

Bitmeli.

Bitti.

O zaman huzur veren müzik şimdi zor geldi. O çok zorda olduğumuz zamanda, Nehir uyuyorken, belki de gevşediğimiz tek andı. Başka bir zamana gitmişiz gibi, rüyadaymışız gibi.

Şimdi biterken, hani gün bittiğinde, yatar, o günü, yaptıklarınızı hatırlar, muhasebesini yaparsınız ya, benim de duygularım, düşüncelerim o yönde şimdi. Bugün TÜRKNA'ya, Özcan Bey'e teşekkür ettim, maille. Teşekküre kimlerden nasıl başlamalı diye düşünür oldum. Liste çooook uzun. Herkes, yapabildiği kadar, kendi imkanlarının doğrutusunda bir ucumuzdan tuttu. Yürekten.

Çok güzel, kelimelerle anlatması güç, sevgi, dayanışma, yardım "act", davranışları yaşadık bu yıl. Hep, biz de Nehir de şanslıyız diye düşündük.

Dost kara günde belli oluru gördük. Ailenin önemini yaşadık. İyiniyetli insanların yokolmadığını, hani "devir kötüleşti" derken, bizi hiç tanımadan uzanan ellere bazen şaşkınlıkla sarıldık. Gördük ki, insanlık ölmemiş.

Doğrusu beni en çok etkileyen bizi tanımadan Nehir'i takip eden, yardım edenler oldu. Hep, "Ben ne yapardım" diye sordum kendime, acaba bana benzer bir mail gelse ben nasıl davranırdım diye sorguladım kendimi. Bilmiyorum. Belki de onca işimin içinde, sonra okumak üzere, üzerine başka onlarca mail yığılıp arka sayfalara kayıp gitmesine izin verirdim.

Böyle yapmayıp, okuyan, Nehir'i duyar duymaz bizi arayıp soran, buraya yazan herkese çok teşekkür ediyorum. Ailemize, anne babalarımıza, nenemize, kardeşlerimize, kuzenlerimize, dostlarımıza, eski ve yeni tüm dostlarımıza...

Ben bu yıl çok şey öğrendim.

Hayatta her an başka bir "noktada", "durumda" olabileceğimi, bir kez daha, gördüm. Vermeyi biliyordum, almayı, teşekkür ederek, kabul etmeyi öğrendim. Hayatın şans, şansızlık, mutluluk, muztsuzluk bir döngü içinde döndüğünü öğrendim.

Ölümün bir gerçek olduğunu, ama sevgimizin sonsuz olduğunu anladım. Kaybetme korkusu yaşamadan sevebileceğimizi idrak ettim. Çünkü kaybetmediğimizi, sevginin zamandan yerden bağımsız bizde saklı olduğunu "kavradım". Bu öğrendiğim en özgürleştirici ders oldu.

Ama en önemlisi çocukların gücünü gördüm. Gördüğüm onlarca onkoloji hastası çocuğun her biri gülüyor, oynuyordu. Burnunda tüple, bacağı kesilmiş, ameliyattan çıkmış, anne veya babasının kucağında her birine hayranlık duydum. Çocuklara "çocuk" demenin, büyükten farklı, "küçük" görmenin yanlışlığını anladım. Onların "küçük"lüklerinin hastalıklarıyla birlikte yaşamayı öğrenmelerindeki rolünü gördüm. Her biri o kadar büyük ki bu koridorlarda. Kabullenmiş, ve güçlü. Hayatlarından, oyunlarından vazgeçmeden, "whining" yapmadan, mızmızlanmadan, yaşıyorlar.

Ve anne babaları gördüm. Güçlenmiş. Her durumda çocukları için var olan, onların rahat etmeleri için her şeyi yapan, onlar da kabullenmiş, güçlenmiş.

Biz bir aile olduk. Kocaman ve çok güçlü.

Kızlarım bu yıl büyüdüler. Leyla İstanbul'da, Nehir Houston'da.

Hiç olmasaydı. Ama oldu, değiştiremeyiz, bundan sonra olacakları da bilmiyoruz. Sadece aşağı yukarı bir yol belirleyip o yolda ilerlemeye devam edeceğiz. Öğrendiğimiz dersleri, yaşayacağımız yeni deneyimlere katarak.

Nehir'im sağlıklı ve mutlu. Bugünü düne göre çok daha iyi geçirdi. Tansiyonu normal, kalp atışları dünkü 170ler yerine 148lerde kaldı. Ağrısı için ek doz morfine ihtiyaç duymadık. Ativan'e gerek olmadı. Sadece ateşi 39-40 seyretti. Bunun ilaç tepkisi (antibodiler) olduğunu düşünüyoruz. Sedacım tempomuza ayak uydurdu ve koltuktan kalkmadan, kitabını okudu, ben ise Nehir'in Teddy Bear'i olarak yanındaydım. Günü odada, kıpırdamadan geçirdik. Bir günü daha devirdik.

Dualarınız, iyi dilekleriniz, desteğiniz için teşekkür ediyorum.

12 comments:

  1. Merhaba Zeynep,
    Ben sizi hic tanimiyorum ama aslinda cok da iyi taniyorum. Bu blogdan haberdar oldugum gunden beri hergun takip ediyorum Nehir'i. Aylardir. Hele bugunlerde gunde neredeyse 2-3 kez bakiyorum n'oldu acaba diye. 2005-07 arasinda Sabanci Uni'de ogretim gorevlisiydim, oradan Mahmut Bayazit adi tanidik, o kadar. New York'ta yasiyorum ve TURKNA uzerinden haberim oldu blogdan ve kampanyadan. 5 yasinda bir kizim var. Ben size ve Nehir'e hayranim. Gucunuze. Olumlu dusunmenize. Herseye ragmen Nehir'im saglikli ve mutlu diye bitirmenize post'larinizi. Bir yandan da hayret ediyorum, nasil bu kadar guclu olabiliyorlar ailece, nasil aylardir, evden uzak boyle guclu ayakta durabiliyorlar diye. Yildirim dusmus siz coktan tutmussunuz bile. Dualarim ve iyi dileklerim hep sizinle. Benimle temasa gecebilir ve adres verebilirseniz Nehir'e kucuk birsey gondermek isterim. Benim kizimdan Nehir'e hediye olsun. Bilge
    adresim: katyaduong at gmail dot com

    ReplyDelete
  2. Zeynep soyleyecek baska hic bir sey yok.

    Dun okulda, laptopumdaki Nehir`in resmine bakmistim, her sabah bakiyorum ama degisik gelmisti yuzu. Oguz amerikaya ilk gittiginde gondermisti. Elinde kurbaga balonu ile, bebek arabasinda, saclari yeni kesilmis...Tanrim dedim kendi kendime, bakmaya kiyamiyordum, her sabah agliyordum, simdi bitti evet bitti...Yakinda geliyorlar, inanilmaz seyler yasandi, ama cok sukur bitti...

    Evet inan bana once Siz, sonra biz, bu blogdan haberi olan herkes, cok ama cok sey ogrendik bu son seneden...

    Herseyi yazmissin, diyorum ya Gulden hn. sordugunda liseden arkadasi misin diye yoooo demistim, toplasaniz bes kere bile gorusmemistik!!! Ben de ogrendim, bir seyleri sevmenin ve kendini yakin hissetmenin suresi olmazmis, yada sevdigin ve inandigin kisiler icin bir seyler istemek hic de zor degilmis, aksine cok da rahatlatici bir seymis...

    Sozun ozu, bana hic bir tesekkur borclu degilsin, aksine ben sana cok tesekkur ederim, benim kisisel gelisimime olan katkilarin icin...Hep saglikla, hayatta kalin, gerisi bos, gorussek de gorusmesek de varliginizi bilmek bana cok iyi gelecek...

    ReplyDelete
  3. Merhaba Zeynep,

    Bugün teşekkür ettiğin, isimsiz, cisimsiz izleyenlerinden biriyim ben de. 40'ları senden 3 yıl kadar önce yaşamaya başlamış, senin kızlarından epeyce büyük yaşlarda iki oğul annesi bir akademisyenim.

    Bu blog'un her satırını okudum sanıyorum. Her sabah Nehir'in haberlerini aldım, sevincinize ve sıkıntınıza -siz farkında olmasanız da- ortak oldum. Neden diye merak edecek olursanız; ben kendimi olası kötü günleriniz için yedekte tutuyordum. Çok yakın arkadaşım olan bir onkoloji annesi ile yaşadıklarımı sizlerle paylaşmam gerekmeyeceği duasıyla, ama yine de ne olur ne olmaz diye. Ne mutlu hepimize ki sizlerle bu anlamda bir araya gelmem gerekmeyecek inşallah. Çok şükür gidişat onu gösteriyor. Başka türlü de tanışmak güzel olur elbette ama onu hayatın akışına bırakmak daha hoş olur. Belki bir gün bir toplantıda tanışırız ve ben Nehir'e Leyla'ya dair sorularımla şaşırtırım sizi. Her neyse :))

    Sevgili Zeynep, bugün hayata dair yeni öğrenmelerinle ilgili yazdıkların başım her dara düştüğünde tekrarladığım üç düsturumdan birisini hatırlattı bana. Bir büyüğüm (her bakımdan büyük bir insan, değerli bir şahsiyetti, rahmet olsun) şöyle demişti anneme: "Kızım unutma, bohçanın dört ucu asla bir araya gelmez şu hayatta". Bunu o kadar çok yaşadım ve gözlemledim ki, artık "hayat bohçam"ın üç ucu bir aradaysa kendimi çok şanslı görüyor ve şükrediyorum. Sizlerin de son aylarda önce iki sonra da üç ucu bir araya getirebildiği düşüncesindeyim. İnşallah aileniz bir daha asla böylesine kötü zamanlar yaşamasın.

    Sizlere iyi dileklerimi ve dualarımı gönderiyorum. İşiniz rast gitsin, TR'ye doğru yolunuz açık olsun. Sevgiler...

    ReplyDelete
  4. Yaziniz o kadar guzel ki. Eminim cok kisi gozyaslarini birakmistir. Ben cok sevdigim bir insani kaybettim. Bunu size soylemeyecektim. Ama blogunuz yaralarimi acitmadi. Bana merhem oldu. Bunun en onemli sebebi sizin bu mucadelen basariyla cikmaniz ve birsekilde "undo" yapmaniz olanlari. Ikincisi surecin kendisinde (onca tedavi/ameliyat/endise)yasagidim guzel anlari bana hatirlattiniz. Sadece ameliyat, tedavi yoktu. Onlar sadece sizintilardi. Biz hayati paylsmistik ve zorluklarina ragmen cok guzeldi. Sevginin zaman ve yerden bagimsiz oldugu konusunda o kadar dogru soyluyorsunuz ki. "Kizkardesim ile ilgili" (ismini dogru hatirlayamiyorum) Cameron Diaz'in filminde. Kiz kardesi ablasini kaybedince soyle soyluyor: "Ablamin olumu beni daha akilli yapmadi, hayatima anlam filan da katmadi. Ama onemli olan bu (olumu) ve bunun zamanlamasi degildi. Onemli olan bir ablam vardi ve bu mukemmel birseydi". Ama bunlari sizinle ilgil soylemiyorum. Siz Nehir'in anne oldugunu goreceksiniz.Buna tum kalbimle inaniyorum ve dua ediyorum. Aylin

    ReplyDelete
  5. decaflatte bloğundan takip ediyordum güzel nehirinizi,
    ben ona kendi içimde kocaman bi yer açmıştım..
    siz bilmeden sizinle kalbim çarparak savaş veriyordum aslında
    nehirin bir elindende ben tutuyordum
    şimdi kendi bloğumdan umarım sonuna geldiğiniz sınavınızı dualarla takip ediyorum
    her an aklımdasınız inanın
    asla yalnız olmadınız olmayacaksınız
    türkiyeye döndüğünüzde,nehiri görmek ve onu şu anda 15 aylık olan kızım defneyle tanıştırmak
    ve artık içinde acı olmayan kesintisiz oyun
    saatlerinde oyunlarını keyifle izlemeyi çok isterim..
    nehirinizi tanımadan koşulsuz seven insanlar olduğunu bizim burada olduğumuzu asla unutmayın

    ReplyDelete
  6. Ne kadar guzel yazmissiniz! goz yaslarina hakim olmak elde degil! takipteyiz ve tum olumlu enerjilerimiz, dualarimiz, sizlerle.

    ReplyDelete
  7. zeynep, zeynep;
    iyi varsın; iyi ki varız.
    teşekkür ederim sana; paylaşımın, içtenliğin, yaşama sevincin, kadınlığın, anneliğin, insanlığın için, sana kızkardeşim dememe izin verdiğin için, yazdıklarıma zaman bulup yanıt yazdığın için, varlığın için, herşey için teşekkür ederim. ......... nehir sağlıklı ve mutlu. :)

    ReplyDelete
  8. Ben de sizleri hiç tanımadan sizlere bağlananlardan sadece birisiyim. Sabahları gazeteden önce Nehir'in sayfasını açmam, o iyiyse kendimi iyi hissetmem, o kötüyse onu düşünüp dualarımı ve enerjimi göndermem. Bunlar benim günümün rutinleri oldu artık.

    Her zaman kendime hayatta iyi ve kötü şeylerin birlikte yaşanabileceğini söylemişimdir. Ama söylemek başka, yaşamak bambaşka. Söylerken insan kendine söz dinletebiliyor ama bu tip olaylar yaşanırken bu mümkün olmuyor. Siz ise bunu mümkün kıldınız. Geçtiğimiz bir sene içerisinde hem Nehir hem de sizler çok zor günler geçirdiniz. Ama her zaman güçlü olabilmeyi başardınız. Kızınızın sağlığına kavuşabilmesi için elinizden gelen herşeyi araştırdınız, takip ettiniz ve uygu-lattınız/ladınız. Sizler gerçekten çok şanslısınız. Çünkü yaptıklarınıza en güzel cevabı aldınız. Nehir sağlığına kavuştu ve bugünleri tez zamanda unutup güzel çocukluk yıllarına tekrardan kavuşacak.

    Nehir'in tedavisi sonlanıp İstanbul'a döndükten sonra blog aracılığıyla sizlerden haber alabilir miyiz bilemiyorum. Ama sizleri bekleyen hayatın sağlık, neşe ve güzellikler içinde geçmesini diliyorum.

    Nehir İstanbul'a döndüğü zaman ona göndermek istediğim birşey vardı. Eğer uygun bulursanız, adresinizi bana mail (zgemalmaz@hotmail.com)atarsanız beni çok mutlu edersiniz.

    Böylesine tatsız bir olay vesilesiyle de olsa sizleri tanımak benim için hem zevkti hem de büyük bir ayrıcalıktı.

    Tüm hasta çocukların Nehir kadar şanslı olabilmeleri dileğiyle.
    Sevgiler,
    Zeynep

    ReplyDelete
  9. Sabirla, sevgiyle, hasretle bekliyoruz..
    Arzu Sami

    ReplyDelete
  10. Zeynep, sen çok güzel bir insansın. Çevren de senin gibi güzel insanlarla dolu. Bu günler geride kalacak, Nehirim annesi, babası, ablası ve sevdikleri ile birlikte sağlıkla, mutlulukla büyüyecek ve sen çok güzel bir anneanne olacaksın :)

    Sevgiyle kalın :)

    Nurdan

    ReplyDelete
  11. Zeynep Hn., ben de 2 yasindaki baska bir Nehir'in annesiyim. Uzun zamandir sizi ve Nehirinizi takip ediyor, siz iyi oldugunuzda seviniyor, üzüntünüzle üzülüyorum. Bana hayatın içinde yaşadığımız stresin, dertlerin ne kadar bos oldugunu ogrettiniz. Dört gözle bu defteri kapatmanızı ve istanbul'a ailenizin, kızınızın yanınıza dönmenizi bekliyorum, diliyorum...

    ReplyDelete
  12. Zeynep hanım bende sessiz takipcilerdenim.hemen her sabah sizlerden gelen iyi haberlere sevindim , tatsız gunlerin cabucak gecmesi icin dua ettim.
    Tatlı Nehir tum saglıgı& nesesiyle Turkiye'ye donsun ve hep oyle kalsın.Size , kızlarınızla ve bol torunlu :-), saglıklı ,mutlu uzun bir omur dilerim.Sevgiler.Beyza

    ReplyDelete