Sabaha az kaldı. Aslında saat altı oldu bile.
Nehir günü ateşi nedeniyle odada geçirdi. Ateşi 37.4 lerde kaldı. Ateş dışın da da, belki bir de halsizlik, bir belirtisi olmadı. Odada kalmak zor oldu. Bilmiyorum kaç kez "oyun odasına gidelim mi" dedi, ve biz ( Hande ve ben) kaç kez "oyun odası kapalı" dedik, "oyun odası kapalı", "oyn odası temizleniyor", "oyun odası açılınca bize haber verecekler" gibi.
Bu arada kızım büyük bir olgunlukla benim diş doktoruna gitmeme izin verdi. İzin verdi: çıkacakken Hande oyunlarla Nehir ağlamadan gitmemi sağladı. Ben de balonlarla döneceğimi söyledim.
Diş doktoruna gidip gelmem iki saatimi aldı. İyi haber: sadece 50 dolara İstanbul'a kadar idare etsin yeter diye yapıştırılmış bir dişim var. O dişten uzak duracakmışım, "İyi de tam karşısındaki diş de benzer durumda"!! Çözüm: Yumuşak yemeklerle idare etmek.
Dödüğümde Nehir uyumuştu. Bu da Hande'nin marifeti, biraz da Nehir'in geceden uykusuz olması sonucu direncinin az oluşu belki de. Uykuyu bensiz becerebilmesi hem dün için iyi oldu, hem de gelecek için bir umut.
Gelelim esas konuya. Nehir'in bu turu gecikecek. Neyseki "on call" doktor Dr. Howrey çıktı. Yani zaten bizi bilen, ve buradaki üç doktorumuzdan biri. Başka bir doktorla nasıl olurdu bilmem. En azından içim rahat. GMCSF "shot"ları kestik. Devam edip, tedaviye başlamak, yarım kalma olasılığı açısından daha riskli olacaktı. Zaten ben Nehir'i cuma 37'li görünce de, "bir enfeksiyon olacaksa şimdi olsun" diye düşünmüştüm.
Yalnız esas plan yarın belli olacak çünkü gün boyu, Nehir'in kültürleri negatif, "klinik" olarak da fena değilken, plan üç gün bekleyip, GMCSF'lere başlamak olacaktı. Oysa bu sabaha karşı, öğrendim ki, kültür pozitif çıkmış. Grams negatif, bu kez. Sarı, yani büyük "hat", "line"... İlk antibiyotiğini aldı. Öncesinde daha hafif antibiyotik, rocephin, vermişlerdi, şimdi gencomycin ve fortaz vermeye başladılar. Daha önceki iki enfeksiyonu da grams pozitifti, ve vencymiacin vermişlerdi. Bu ilaçları ve enfeksiyonları kendi adıma saklı kalsın diye yazdım. Bunlar ne demek, belki sabah, ya da iyice sabah, Dr. Howrey açıklar.
Bu arada Nehir'in ateşi 36.8'e düştü. Bu iyi. Yani antibiyotikler çabuk etkili oldu. Dün geceki ER (acilden) beri ateş düşürücü olmadan düşüyor ateşi. Bu da bana moral oldu.
Şimdi sırada antibodileri nasıl ve ne zaman alacağız sorusu var. Bakalım Dr. Howrey ne diyecek. Ama anlaşılan Fort Worth "gezi"miz uzadı.
Hande'cim, iyiki gelmişsin, bu bölüm çok zor olacakmış benim için. Hande dün gece ERdan beri, RMH ile hastane arasında mekik dokudu. Nehir bir saat içinde 36.5'tan 40 derece ateşe çıkınca, ve yarı uykulu, titreyerek, doğrusu üç dakikalık mesafe büyüdü de büyüdü. Ve ben çok telaşlandım. Doktor "ER'da hastaların arasına girmeyin, ambulans kapısından girin" dedi, ve bu kez "ER'dan bir şey kapmayalım" telaşı başladı. Bizi "reverse isolation" yani uzak tutmaya çalıştılar, "oncology kid" diyerek. Nehir bizi aldıkları odada kustu, hatta boru uçları da "battı", ve bir tanesinin içine girdi....canını yakan testler, idrar testi, röntgen derken, ben en son hemşire canını acıtmayacak dediğimde, "acıtıyor" dedi. Algısı da büyümüş belli ki.Aslında biraz "tipik" ER'ı yaşamayalı çok olmuştu. Bu testler, daracık yatak.
İyi olan TCH'e göre çok daha çabuk yukarı, odaya çıkmamız oldu. saat 10'da gittik, gece yarısı 1.15'te odaya çıkardılar. Kapıda "immediate family" dışında kimse giremez, ve "18 yaş altı kardeşler de giremez"i görünce, "o-oh" dedim, neyseki Hemşireye "Hande aileden sayılır" dedim, zaten onların da derdi kişi sayısını azaltmak olduğu için sorun kalmadı.
Hande, temkinli, acaba ondan birşey mi geldi diye, maske takmaya başladı. Aslında Hande de ben de tüm günü, "İyi miyiz değil miyiz, bizden birşey mi aldı" ile geçirdik. RMH'deki bir baba ise 35 domuz gribi vakası olduğunu duyduğunu söyledi. Biz de daha dikkatli olmaya karar verdik.
Ve yine gerçeğe döndüm. Nehir'im sağlıklı ve mutlu. Diğer şeyler ıvır zıvır. Hande'cim iyiki gelmiş. Yoksa kendimi tanıyorsam ağlar ağlar dururdum, olmadık yerlerde. Annenin de kafa sağlığı yerinde.
OdaNot: Dün dişim için giderken, odaya uğradım. "Burası bizim oda değil" diye çıkmam gerekti! Yani Hande ER'dan 12.00 gibi benim zorunla ayrıldı, sabah da geldi, çamaşırlar yıkanmış falan...ne zaman, nasıl, bilmiyorum. Ama RMH'de kaldık kalalı böyle bir oda görülmedi. Her şey yerleştirilmiş. Anlatmakla olmaz, yaşamak lazımdı. Hande'cim finans işine boşuna girmiş, otel müdürü falan olmalıymış, otel de yetmez tatil köyü!
Az kaldikca, belki daha da zor geliyor ama insallah bu son. Nehircigim de kendini iyi hissettikce anlam veremiyordur bu tedavilere falan sinirleniyordur, yahu ben iyiyim diye.
ReplyDeleteHandecim harikasin, ellerin kollarin dert gormesin ama lutfen bir daha RMH'a donmeyeceklerini bilerek temizlik yap, fazla yorma kendini..:)) Allah cocuklarina uzun ve saglikli omurler versin.
Sayılı gun oyle yada boyle cabucak geciverecek. Sunun surasinda 19 gun sonra Ekim'de bitiyor ve 4 Kasımda buradan ayrıldığınız dusunulurse, insallah bir sene sonra saglikla geri donmus olacaksiniz. Giderken neler vardi kafanda, donerken neler olacak kimbilir Zeynepcim...
Nehirim saglikli ve mutlu, ha gayret Annesi ve Handesi, az kaldi...Hepinizi cok seviyoruz...