Saturday, September 19, 2009

Gün 92: Houston Home Houston

Nehir'in gece ateşi düştü, hatta çok düştü ama Nehir'i düşük ateşle sorunsuz görmeye alıştığımızdan önemsemedik.

Sabah 7 gibi baba uyandı, RMH'ye gidip, eşyaları bagaja koyup, gelip bizi hastaneden aldı. O sırada biz de Nehir'le toparlanmış, Dr. Howrey'den kısaca Nehir'e bakıp, her şey iyi, gidebilirsinizi duymuş idik.

Nehir halsiz ama istekli dışarı çıktı. Doğrusu ben de hiç dışarı adım atmadığımdan bu kez, sabah 8'de ılık, sonunda ilk kez güneşli, harika bir bahar-sonbahar havası çok iyi geldi. Önce kahvaltı ettik. Sonra RMH'ye uğrayıp, Nehir inmeyi reddettiğinden, biz arabada bekleyip, baba odanın kapatma işlemini hızlıca yaptıktan sonra yola çıktık.

Ve açıklıyorum, bu kez Nehir ile ilgili genel tantrum önlemleri çerçevesinde aldığım taşınabilir DVD player işe yaradı! Nehir biraz izledi, sonra biraz uyudu, uyanınca yine izledi, bir iki kez karın ağrısından şikayet etse de, hiç durmadan, ve hiç sesi yükselmeden üç buçuk saat sonunda evimizdeydik.

Dördüncü turda araba işi çözüldü gibi. Belki de ilk hevestir, göreceğiz.

Nehir'i içeri girmeye zar zor ikna ettikten sonra, evimize girdik. Girdikten sonra ise, Nehir oyuncaklarını özlemiş, kendi kendine oynayıp, resim yapıp, üzerine elbise giyip, olduça halsiz, yatakta geçirdiği onca günden sonra yine yürümekte zorluk çeker bir halde ama keyifli dolaşıp durdu evde. Buzluktaki pizzalarla bir öğlen yemeği sonrası baba "alışveriş"e gitti. Bunu da kaydedelim, nadir olan bir hadise netekim. Biz ise evrilip çevrilip, sonunda bir saaat uyuduk. Uyandıktan az sonra baba da gelince, hep birlikte parka gittik.

Parkı Nehir mi ben mi daha çok özlemişiz bilmiyorum. Hava da o kadar güzeldi ki, şurup gibi olan günlerden biriydi. Nehir de bana bakıp, "Hava temiz kokuyor" gibi bir cümleyle beni gülümsetti. Kaydıraklardan kaydı. Merdivenlerde zorlandı. Sarsılmış bir hali var. Güçsüz. Bir saatin sonunda pili bitmişti. Biz de Central Market'a gidip, hafifi bir ev alışverişi yapıp eve geldik.

Nehir uyuduktan sonra ise ıvır zıvır, kağıt ayıklaması yaptık babayla. Babanın bavulları bitti. Ben salı günü gittiğini düşünürken pazartesi gittiğinin ayırdına varmam, pazartesi Nehir için tahlil randevusunu almamla gerçekleşti. Telefondaki kadına, emin misiniz, 21i salı değil mi gibilerinden iki kez sorunca, bilmiyorum işi randevu vermek oan görevli benim hakkımda ne düşündü.

Yarın bayram. İyi Bayramlar Türkiye! Bayram ziyaretlerinde trafikte sıkışıp kalmayın, kalırsanız hayıflanmayın, zira her yıl tekerrür etmekte olan bir olay. Alışın. Leyla'dan öğrenmiş olan Nehir gibi, "ommmmm" deyin!

1 comment:

  1. Bayraminiz kutlu olsun. Seker gibi gecsin, Mahmut'da yakinda gelecegine gore, simdiden Allah kavustursun...

    Masallah, masallah, masallah...Nehirim saglikli ve mutlu!

    ReplyDelete