Sunday, June 21, 2009

Gün 2






Cook's tayız.

Öncelikle Texas Children's Hospital'a selam olsun. Arada şikayet etmiş isem affola, gerçekten de Alice Harikalar Diyarı Hastanesi imiş. Burada ilik nakli bölümündeyiz, normal kat olacak demişti Dr. Granger. Bu "ihtimam" kaygılı bir seçimle karışık oda rahatlığı olabilir. Ama sonuç itibariyle "ortam" çok daha hastane gibi. Halbuki burası da bir çocuk hastanesi ama, örneğin duvarlar gri, odada alıştığımız canlı renklerden hiçbiri yok.

Şikayet etmeyeceğim. Birincisi bu tedaviyi çok istedik. Şimdilerde kendime açıklamakta zorlansam da bazen, Nehir'e hiç kıyamasam da, bir şekilde başlayıp bitireceğiz. İkincisi, Cook's bize en iyi fiyatı vererek hayatımızı oldukça kolaylaştırdı.

Ama ben bugünü yazmak istiyorum şimdi. Çünkü sabah babayı "zarifçe" uaynadırıp, her zamanki gibi kahvaltı edip, babaların babalar günlerini kutladıktan ve çocuklar bahçede oynadıktan sonra, değişiklik olsun diye, "iyi" olduğunu iddia eden, Modern Sanat Müzesine gittik.

Binanın kendi mimarisi de çok güzeldi, su ile çevrili, camlara su yansıyor. Zaten malum İstanbul'lu olunca susuz kalmak zor gelir hep. Artık yengeçlik mi deyin, ne derseniz, ama su beni inanılmaz dinlendiriyor.

Ne kadar iyi geldi hepimize anlatamam. Leyla, "Her gün gelsek hiç sıkılmam" diyordu. Sadece resim olacağını düşünüyormuş ama değişik formları görünce, çok sevdi. Ben, hafif, ya da hiç bitmeyen PMS halimden çıktım, baba gülümsemeye başladı, Nehir ise verdikleri skeç defterine karalamalar yapmaya bayıldı.

Leyla en çok Sean Scully diye Amerikalı bir ressamın eserlerini sevdi. Derken bir de 1975-2007 arası her yıl çekilmiş dört kızakardeşin fotoğraflarını sevdiğini söyledi (Biz bu fotoğrafları İstanbul'da gördüğümüzü düşünüyoruz ama nasıl, nerede bilemedik-Santral İstanbul??). Sonra düşündü, "Fişe Takılı Florasan Lambası" (!) dışında hepsini çok sevdiğine karar verdi. Nehir en büyük tepkiyi yukarı doğru uzanan merdivene verdi. Baba Andy Warhol ve Balzac'ın yaptığı bir resmi beğendi. Ben ise fotosunu çektiğim yaşlı kadına bayıldım. Biliyorsunuz bu aralar çok yorgun olan ruhum, yaşlılık ve huzur üzerine yoğunlaşmışken.
karşıma "yaşlı kadın" çıkıverdi. Biraz yüksekteydi, yoksa ben de karşısına geçip oturmak isterdim. Leyla, yine çok şeker kadını, "The Giving Tree"deki en son sayfadaki yaşlı adama benzetti.

Nurgün'cüm Leyla hepimize o kadar iyi geliyor ki. Çok iyi bir kalbi var. İleride üzülme ihtimali yüksek ama bir yanı da "aldırış" etmiyor. Çevresine çok duyarlı, kardeşiyle çok ilgili. Biraz yalnız kalamama endişesi var...bugün onun biran önce gelmesinin ne kadar iyi olduğunu bir kez daha anladım. Hepimiz için. Leyla için de. Arzu ettiğimiz gibi, tedavi başlamadan önce göreceli olarak dahat rahat günler geçirdik. Çok istemiştim. Ben Leyla'ya yoğunlaşabildim. Bugün Nehir de Leyla da zor ayrıldılar. Baba da kolay ayrıldı diyemeyeceğim.

Önce kızlarımın ikisine de M A Ş A L L A H.

Birbirlerinden hiç ayrılmasınlar ve birbirlerine hep destek olsunlar.

Nehircim bakalım yarını nasıl geçirecek. İyi atlatacak. Aklımda bu işi geçirmiş bir kadının yazdığı, "My son did it like flying colours" lafı var.

Yine hooked up oldu. Sabah 9 gibi başlayacaklar, 10 saat sürecek vermeleri antibody i.

Hadi bakalım antikorlar, GD2 maddesi, kaldıysa hala, gidin ve yokedin! Kızlarımla gezecek çok sanat müzemiz var.

Şimdi biraz kitap okuyayım. Ritme bakın ki, tam da bu akşam, kitabın "Pray" bölümüne başlıyorum, Hindistan bölümü yani. Nehir ise bugün, "Uç uç böceği, annem sana terlik alacak"ı söylüyordu.

Dualarımız kızımla.

Fotonot: Birincisinde babayı bulana ödül! Sonuncuda ise aslında Cesar değil, ama aynı devirden bir heykel görünce, Leyla ile biraraya gelsinler dedik.

8 comments:

  1. Masallah oncelikle, ve bol saglik, sans, kolaylik, mutluluk, huzur. Sizleri sahsen tanimayan ama gonulden isinan, seven, takip eden bizler, buradan, Nehir ve hepiniz icin cok cok dua ediyoruz. Aylin

    ReplyDelete
  2. Zeynep'ciğim,

    Bu yeni süreç de diğerleri gibi başarılı ve sorunsuz geçecek inşallah, zaman "su gibi akıp gidecek" sizi yormadan....

    Şimdi, benim zihnim biraz karıştı! Bu tedavinin 181 günü hastane derken hep hastane de mi olacaksınız? Benim bildiğim/anladığım 5 ay boyunca belli aralıklarla ilaç verilecek, bir sonra ki ilaca kadar evde beklenecek. Bu durumda Fort worth'da hastane kalış süreleri her ayın belli günleri olacak gibi algıladım. Siz bu 181 günde RMH'da mi yoksa evde mi(houston)olacaksınız? Anlayacağın kafam tam karıştı arkadaşım, şu durumu anlamam için yazabilirsen sevinirim.

    Leyla ile Nehir'in ilişkisini ve onların Mahmut ve seninle olan iletişimini zevkle izliyorum. Leyla'nın gelişi "normal" hayatınızın rutinlerini ve birlikteliklerini de size geri getirdi bence. Nehir'in tedavi süreçleri aslında aile içinde "normalleşti" sayesinde. Hastane ve antibody çok önemli olsa da, modern sanat müzesine gitmek, tanıdıklarla birlikte olmak,birlikte vakit geçirmek, kızkardeşlik ilişkilerini yaşamak...sanki eksik parça geldi...
    Yani kısaca Nurgün'ün söylediği gibi!, buradan bakınca Leyla'nın sevecenliği ve olgunluğu sayesinde, bu kavuşma size ve dolaylı olarak sizi mutlu gören bizlere iyi geldi:))

    Nehir'ciğin sağlık ve mutluluk dolu haberlerini bekliyoruz. Bu arada sizler de kendinizi ihmal etmeyin kümülatif yorgunluklara dikkat...

    Ayrıca benim gözümde "üstün baba" ödülünü çoktan haketmiş Sevgili Mahmut'un babalar günü kutlu olsun, o birçok babaya örnek oldu/olacak.

    Öpücükler, sevgiler
    Ayda

    ReplyDelete
  3. "Allah tamamina erdirsin!"

    Bu benim o kadar cok sevdigim bir temenni, dilek sozudur ki. Zaten mutlu bir gelecek vaad eden bir isin, beklenen sona bir an once ulasmasidir istenen. Bizim icin de oyle olacak, Nehircigimin bu nahos amerika gunleri bir daha tekrarlanmamak uzere, hepimizin hafizalarinda, unutulmak uzere gerilere itilecek. Zeynepcigim, kendini hic sorgulama, en bunalacagin gunlerinde bile. Kesinlikle bitirmen gereken bir ise son noktayi koyuyorsun. Sinirlerine kuvvet canim arkadasim. Babaniza da kucak dolusu sevgiler burdan.

    Hadi Allah tamamina erdirsin! Kalbimiz hepinizle...

    ReplyDelete
  4. Buradayız ve zevkle okumaya devam ediyoruz....Ayrıca döndüğünüzde ki kutlamalar sırasında plaket vereceğim insanlaradan biri de Nurgün olacak söyliyeyim :)))

    Kolay gelsin Kolay gelsin pat diye geçsin işallah..

    Kızları öpün bizim için....Babalar günü vesilesi ile dün bizde Savcı Baba vardı onunda elinden ve yanaklarından Mahmut için de öptük tabi ki tahmin edeceğiniz gibi aşağılarda yazılan Oğuz'un özelliği burada Bayazıt ailesi için tekerrür etti.

    Mahmutcum babalar günün tekrar kutlu olsun sülalede yılın babası tabi ki tartışmasız sensin..

    Sevgiler

    ReplyDelete
  5. Mahmut'a:
    Yilin babasi olmanin (Sadece sizin sulalede degil, bir cok sulalede bence ) bir bedeli yok sanma, donunce senin elinden cikmis guzel yemeklerini tatmak icin sabirsizlaniyorum :)
    Zeynepcim: Birarada sizi gormek herseye deger..
    Sevgiyle, saglikla kalin. Kizlari ve sizi operim
    Arzu Sami

    ReplyDelete
  6. Sular seller gibi gececek...

    Nehir bitiriverecek bir cirpida, geride kalacak hepsi...

    She will do it better than the flying colors!!

    Kizlariniza da, Mahmut'a da, sana da M A S A L L A H!!!!!!

    Birbirinize cok iyi bakin...

    ReplyDelete
  7. Merhaba,

    Su anda halen Nehir antibody aliyor sanirim. Sabah 9'da takacaklarmis. Hayirlisi... Ben enerjimi gonderdim ve Zeynep'e de nasil yapmasi gerektigini yazdim umarim okumustur! Hindistan derken 'ommm' nemaste! yogi ve yoginiler ya da her kim ve neye inaniyorsaniz en iyi dilekleriniz Nehir'le olsun lutfen!

    Mahmut'cum snein de babalar gunun kutlu olsun! Cok bir guclu durmussun oyle o heykelin yaninda! Allah guc ve metanet verdi hepinize! Nurgun'e katiliyorum, tamamina da erdirecek.

    Sevgilerimle.

    Gulnur

    ReplyDelete
  8. Fotografta Mahmut: killi olan degil mi o? Babalar gunu kutlu olsun!

    Ben de anlamadim ikametinizi: kac gun Cooks, kac gun RMH, kac gun ev?

    Hepinize, Nehir basta, kolay gelsin.

    Ozgecan.

    ReplyDelete