Gece yarısı, saat iki gibi Nehir'in sesini duydum, kalksam mı dedim, kalkmadım. Sonra ikimiz de uyumuşuz herhalde.
Sabah ise ilk kez Nehir'in ağlaması yoktu. Leyla, "Dur, bir kitap daha ister misin" diyordu. Nehir uyanmış, "Annemi istiyorum" demiş, "Anneme bir şey soracağım" demiş, Leyla "Ne soracaksın?" deyince, "Senin tişörtünü soracağım" demiş. Leyla kitap okumaya başlayınca keyfi yerine gelmiş.
Bizim için oldukça değişik bir sabah oldu. Ve güzel! Ve sessiz!
Güzel bir kahvaltıdan sonra, kendimize yol için soğutucu almaya gittik, yolda klinikteki hemşirelere bir kutu lokum bıraktık. Dönüşte "istanbul" a gittik, eh iki hafta kadar gitmeyeceğiz.
Sıcaktan pilimiz tükenmiş, döndük.
Nehir sabah arabadaki 20 dakikalık uykuyu öğlen uykusuna saydı ve uyumadı, ama babayla yatakta kitap okurlarken, biz Leyla ile Wii oynadık. Her bir şeyde yenildim. Ve yoruldum. Hareketsizlik beni almış gitmiş, bir kanapeye yatırmış.
Sıcaklar bastırdı, ve bizi başta evimiz olmak üzere kapalı mekanlara, ve soğuk havaya mahkum etti. Çıkılacak gibi değil, bunun üzerine bir de nem eklenecekmiş, iyi haber.
Doğrusu, yorgunum, sıcakta bütün gün tenis oyna, bowling oyna kollarım yoruldu, bir de yenilince, azmettim yeneceğim! Ay bir de Leyla'nın diş damağı büyük ihtimalle "İstanbul"da bir peçete içindeyken, yanlışlıkla çöpe gitti. Ne hoş!
Gülnur geçen gün bazen satırlarında uyku akıyor demişti, evet, şimdi de öyle, üstelik hala instruction okumalıyım, yani size iyi sabahlar, bize iyi geceler.
Ben bu haftasonu tatildeyim arkadaslar. Mehmet Uludag'da kampta, Yasemin annemde, Burak ve ben 10 yildir ilk defa haftasonu evde yalniziz. Tatildeyiz!!!! Yarin saat 18.00'e kadar.... Zeynep'cigim, yarin aksama kadar izin istiyorum komentcilikten.
ReplyDeleteSevgili Hande,
ReplyDeleteBunlari yazmak zevk,
Boylesi bir dost ister emek.
Hepimizin kalbini fethettin,
Iyi bir tatili de hak ettin.
Kendine iyi bak.