Bizim sabahlar "Groundhog Day" gibi olmaya başlamışken, bu kez Nehir bizi öpücük ile uyandırdı!! Nergis kızımın rüyasına girdi sanırım. Kimbilir yumuşak sesiyle neler fısıldadı. Tabi meslek sırrı.
Böyle sakin başlayınca kalkma gereği de hissedildi, halbuki benim gecem yine karışmıştı.
Nehir'i parka baba götürdü yine, ben ise evde kaldım. Yine playliste şarkılar ekledim, ekledikçe dinledim, dinledikçe neşelendim. Şarkılar arasında uyusam uyumasam, Hande ile sohbet derken, öğle yemeği artık evde olsun, anne bir zahmet yemek yapsın diye düşündüm. Hem de sağlıklı bir lezzet denemesi, ne zamandır yapmamıştım. Gülümsediğinizi görsem de görmezden geliyorum.
İşte bu kez şeytanı bacağı kırıldı, yani çatırdadı en azından. Bence çok güzel olan havuç-badem-dolmalık fıstık-soğan-bal karışımı köfteleri, Nehir sevdi. Ben de çok sevdim. Yine "paste" oldu, ama Yeşim'in "şekil" tavsiyesiyle, oldukça yaratıcı(!) bir fikirle minik toplar haline getirip, tabağa dizdim ve bu küçük değişiklik bile Nehir'i gülümsetip, "havuç top"ları yemeğe yöneltti. Yanına ise esmer pirinçten pilav yapmıştım (ne olur ne olmaz), dolmalık fıstık ve shitaeke mantarlı. O da güzel oldu. Baba pilavın üzerine yoğurdu boca etti, ve tüm yemekle ilgili yorumu, "bu yoğurt ne güzelmiş" oldu. Olsun, Nehir koca bir tabak pilav ve havuç toplarını yiyince benim keyfime diyecek yoktu. İçeriğindeki yararlı tüm maddeler gözümün önünde sağlık topları şeklinde resmi geçit yaptılar.
Bunca yemekten sonra önce baba-kız, sonra dayanamayıp ben de bir siesta yaptık.
Siesta sonrası geçen pazar gidip de beğendiğimiz açıkhava alışveriş yerindeki Barnes&Nobles kitapçısına gittik. İyiki de gitmişiz, bu kitapçının çocuk köşesi diğerlerine göre daha büyük, daha çocuk friendly. Çıkışta Parla, Mete ve kızları Erin'le buluştuk, geçen hafta yemek yediğimiz İtalyan restoranında yemek yedik. Parlalar takıldı, "İstanbul"dan sonra buraya mı abone oluyorsunuz diye. Olabilir. Çok güzel bir esinti, açık hava, güzel bir açıklık....neresi desem...bana Bodrum Marina hissi veriyor. Daha büyüğü ama kendimi "yazlık" bir mekanda hissediyorum.
Yemekten sonra kahve içelim derken, çocuklar büyükçe bir çim alanda koşmaya başlayınca, kahveleri oradaki banklarda içmeye karar verdik. Nehir'in yaşıtı gibi iki çocuk da vardı oynayan. Bir buçuk saat orada oynadılar.
İşte burası günün en tatlı anıydı. Diğer iki çocuk babalarıyla oynuyorlardı, anneler bankta izliyorlardı. Amerikalı idiler. Bizim eşler kahve almaya gittikleri sırada, "ne güzel babalara bırakmışlar" diyorduk ki, Mahmut ve Mete döndüler. Bu sırada, yarım saat içinde, Nehir bu iki babaya alışmış, çocuklarla da korkmadan gülerek oradan oraya koşar olmuş, ve babası Nehir'le oynamak istediğinde bile yanına gitmez olmuştu. Türk baba fırsattan istifade Nehir'i diğer babaya teslime etmeye hazırlanırken, anne adama ayıp oluyor diye itiraz etti. En son sahnede Nehir bir babanın kucağında, omzuna kafasını yaslamıştı. Ben almaya çalışıp, "Hadi gel anneye" deyince, "gelmicem" deyiverdi. Bıkmış bizden çocukcağız.
Velhasıl, Nehir ilk kez bir buçuk saat boyunca yaşıtı üç çocukla, hiç ağlamadan oynadı.
M A Ş A L L A H.
İşte normalliğe geçiş bu. Bu akşam kısa süre de olsa "normal"dik. Güzeldi çok.
Eve gelince ise Ayda'nın bugünle ilgili yorumunu okudum. Leyla ile de konuşamamıştım, çok güzel oldu. Bakalım Leyla nasıl yaşamış, yarın öğrenirim umarım.
İşte mutluluk böyle bir şey. Bir çocuğunu oynarken izlemek, bir başka çocuğunu Kleopetra kostümü içerisinde uzanmış üzüm yerken hayal etmek. Aşk mektubu hayalin bir parçası mı, ı ııh. Ben "aşk" kelimesini kaç yaşında öğrendim acaba??
Playlistimden Norah Jones, "Sunrise"...Kadife sesli çukulata renkli şarkıcı Norah Jones'tan bir yaz gecesi klasiği olmaya aday bir şarkı. Güneşin doğuşunu anlatıyor ve sevgilisinin gözlerindeki sürpriz arayışını dile getiriyor genç şarkıcı. Dinliyoruz. "Sahi ne diyor bu şarkı yaw".
Sunrise, sunrise
Looks like morning in your eyes
But the clock's held 9:15 for hours
Sunrise, sunrise
Couldn't tempt us if it tried
Cause the afternoon's already come and gone
And I say hooooo, oooooo, oooooo, oooooo
hooooo, oooooo, oooooo, oooooo
hooooo, oooooo, oooooo, oooooo
To you
Surprise, surprise
Couldn't find it in your eyes
But I'm sure it's written all over my face
Surprise, surprise
Never something I could hide
When I see we made it through another day
Then I say hooooo, oooooo, oooooo, oooooo
hooooo, oooooo, oooooo, oooooo
hooooo, oooooo, oooooo, oooooo
To you
And now the night
Throw its cover down
mmmmm, on me again
Ooooh, and if I'm right
It's the only way to bring me back
...
Hocam, Norah Jones'u ben de çok severim. Henüz dinleme şansını bulamamış olan okurları da sevenler grubuna almak için:
ReplyDeletehttp://fizy.com/s/1004wv
Hocam, yazınıza fizy linkini eklemek, dinlediğiniz şarkıları bizlerle daha kolay paylaşmak isterseniz; fizy.com sayfasında şarkı çalarken aşağıdaki küçük zarf işaretine tıklayıp karşınıza çıkan ekranda "doğrduan paylaşın" yazısının altındaki bağlantıyı kopyalamanız yeterli.
Acaba follower'larınız neden gitmiş? Belki gadget'ı kaldırıp yeniden yüklemeyi deneyebilirsiniz.
Herkesin bir rolü oluşmaya başlamış anladığım kadarıyla, benim rolüm de internet siteleri-blog konuları olsun bari, dilim döndüğünce :)
Sevgiler,
Aydoooo???
ReplyDeleteBu arada, anladığım kadarıyla fizy.com yasal bir yer çıkmadı : (( Internetteki müzik-video paylaşım sitelerinn tümü için geçerli. Yani açıkçası tam okumadım ama Fizy'nin kendi sayfasında koyduğu linklerin birinde vardı.
Tesadüf dün NYTimes da bir yazı vardı, sonuçta müziğin satın alınma ve dinlenme şeklinin değişmekte olduğu ile ilgili. Hatta dün Can Dündar da TRdeki bir müzik grubunun bu yeni "bedava" müzik dinleme şekilleriyle ilgili yaptığı protestoyu anlatmış.
İşte bu da fizy hikayesi.
Ama bu internet alanı hiç benim yerim değil. Bilenler aralarında tartişıyorlar eminim.
Ben sonuçta "download" etmediğim için fizy konusunda rahatım, şimdilik.
Ah canım arkadaşım demek sesim oralara dek geliyor, ben okyanusları aşmışım da haberim yok. Şaka bir yana çok tatlısınız, çok da doğal. Ben sizin her halinize bayılıyorum ,hele böyle keyifli, neşeli haberlerinizin olduğu mailler günümü aydınlatıyor.Ama annesi bak arada tantrumlar olmasa diğer günlerin huzurunu bu denli hissedebilecek misin( miyiz) acaba, çocuklarla her gün bir macera, bir süpriz ve bilinmezlik. Bizleri her an her şekilde şaşırtma becerilerine bayılıyorum.İnsan müptelası oluyor bu kerataların.İnsan çocuk sahibi olunca öncelikle her şeyi kontrol edemeyeceğini her saniye öğreniyor. Çocuklarımızla sağlık neşe huzur ve tabi ki güzel süprizlerle dolu bir serüven diliyorum hepimize. Çok öptüm, nergis
ReplyDeleteBen de Zeynep gibi bir baslangic yapip, biraz ileri gidecegim...
ReplyDeleteAydooooo????Hellllppp....
Bir turlu baglanamiyorum.Stop.Artik daha fazla ugrasamayacagim. Stop. Iyi olmaniza sevindim.Stop. Allah iyilik versin. Stop.
Yesim'in gobek adi Ayten midir? Stop. Yoksa oda mi internet azizligine ugramisdir? Stop. Zira ben dun adimi bile yazamadim N'den baska. Stop.Cok operim. Stop.
Bir de bu telgraf versiyonunu deneyecegim. Belki kandirabilirim!
Apple Store. Stop.
ReplyDeleteSelamlar Herkese,
ReplyDeleteArkadaşlar lütfen blog konusunda bana sitem etmeyi bırakın :))) hata bende değil...lütfen aşağıdaki linki okuyun..
http://knownissues.blogspot.com/
Yunus biraz araştırsın belik o da yardımcı olabilir bu arada Nurgün haricinde problem yaşayan pek yok sanırım :))..
Nurgün şimdilik Oguz dan rica etsen de sana Mozilla Firefox yüklese bilgisayarına 5 dk da halleder ve IE yerine bunu bloğu izlerken ve yprum yazarken kullanırsan hiç başın ağrımaz ama konuyu araştırıp çözmeye tekrar çalışacağım..
Gelelim muhteşem yazına Zeynep ..bloğu okuyup devamlı güzel güzel gülerek devam etmek çok keyifli ileride bunları okuyan anneler ve babalar inanılmaz motive olacaklar bizim de çocuğumuz başaracak o da Nehir gibi koşup oynayacak diyecekler ve üzüntülerinin yerini büyük bir güç kaplıyacaklar ve sapasağlam mücadelelerine devam edecekler...Onun için ben bu bloğu çok seviyorum sadece bizlere değil ileride inanılmaz insanlara yavrulara faydalı olacak...
Hepinize Sevgiler..