Monday, June 29, 2009

Gün 10

Dünkü perişanlıkla yatıp, kitabımı elime aldım ki, ilaç karşıma çıktı. 10 gün boyunca, tüm gün oturarak (iki üç saatlik periotlarla ve pozisyonunu bile değiştirmeden) yapılan Vipassana meditasyonunu anlattığı sayfada imiş sıra!!! Amaç, hayatta ne türlü sıkıntı, dert olursa olsun içinde kalarak başa çıkmayı ( daha doğrusu getting used to), alışmayı öğrenme. "Şıngır". Ben de kabullenmeli, Nehir'in zorluklarını, şikayet etmeden, yaşamalıyım. Yani haplara veda etmeliyim. Şaka! O kadar da değil. Ama bana güç verdi.

Sabah Nehir'i alıp parka gitmeyi başardım. Gerçi kapıda isteksizdi, babayla ablayı bırakmak istemedi. Nasıl olacak da baba ile abla dönecekler, bilemiyorum. Baba hiç çaktırmıyor ama asıl o ayrılmakta zorlanacak gibi.

Yapacak bir şey yok.

Parka gittik, saat 8.30 gibi. Hani geçenlerde dedeleri ile sohbet etmiş olduğum, siyahi ikizler bu kez babalarıyla idiler. Nehir pek de hevesli davranmasa da, bir kez kaydı, biraz oyucaklarla oynadı, biraz yedi, ama en çok portakal suyunu severek içti. Salıncakta eğlendi. Ben bir sayfa kitap okuyabildim, Nehir sık sık "desteğe" ihtiyaç duydu.

Saat daha on olmamıştı, kendi eve dönmek istedi. Ben hazır yakınlardayken, half-priced bookstore a ve indirimdeki Gap'e uğrayıp, öğlen için hepimize sandviç alıp, döndük. Eve 10 dakika kala uyudu. Bu kez eve gelince uyansın istedik, çünkü GMCSF aklımızdan uçup gitmişti. Biraz çığlıkla iğneyi yapıp, bu kez yemek yedikten sonra, düzgün uyudu.

Doğrusu bugünü düne göre daha iyi geçirdi. Geçirdik.

Ah ama asıl sorun, yarın başlayacağımız Accutane için internetten kayıt olmak gerekiyor, bizim kayıt olmamız için gerekli şifre posta yolu ile gelecekken, hala gelmedi. Yani doktorun reçetesi ilacı almaya yetmiyor. Hamilelerin alması kesin yasak imiş, yenidoğan sakatlığına yol açıyormuş. O nedenle çok sıkı tutuyorlar.

Neyse bugün aradık sorduk ama yapacak da bir şey yok. Postadan çıkmadı. Yarın klinik randevumuz var. bakalım nasıl olacak.

Posta demişken!!!!

Bugün İstanbul paketi, zaten gelmişmiş, ve fakat not bırakmadıkları için haberimiz olmamış, ben bir bakayım dedim bugün. İyi ki de demişim.

Nasıl da Noel Baba paketi.

Önce Gökçe Hanım'ın çok sevimli çantaları çıktı. Leyla ile Nehir'in ilk birörnek birşeyleri oldu. İkisi de çok sevdiler. Leyla havuza giderken kullanacakmış. Nehir tahminen "okul"a gider her çanta ile yaptığı gibi. Çok teşekkür ederiz.

Leyla'nın eşyası, karnesi derken, en sonunda gördüm, beyaz zarfı. Bu ne acaba diye açınca doğumgünü hediyem çıktı. Bayıldım. Leyla "Anne ağlıyor musun" dyie tipik sorusunu sorunca, ağlamadım. B A Y I L D I M. Harika bir fotoğraf albüm, yapılışı da, düşünülüşü de, biraraya getirilişi de çok güzel. Hele tüm geçmişim İstanbul'da kalmışken, o kadar güzel oldu ki geçmişe gitmek. Hmmm, lisedeki o kabarık saçlar hariç tabi!

Teşekkür ederim!!! "Nasıl geçti habersiz, o güzelim seneler" gibi bir şarkı vardı, makamlı. Olsun. Yıllar yıllara eklendikçe dostluklarımız değerleniyor.

Bugünki yiyecek notları için teşekkür ederim. Biz çukulataya başladık. Popcorn'a gülümsedim. Çünkü 9.katta nasıl bir popcorn tüketimi vardı, bizden başka anlatamam. Ve biz kokusundan o kadar rahatsız oluyorduk ki. Meğer çocukların yine bir bildikleri varmış. Ronald McDonald House'da popcorn arabası vardı!!

Şimdi gözlerim ağırlaştı, ve kitabıma gitmek istiyorum.

KarneNot: Leyla'cım ne güzel karne getirmiş. Kendi de ilk iş baktı. Sınıfiçi kurallara uymakta "desteğe ihtiyacı var", "başarıyla uyguluyor"a dönüşmüş, kendi pek memnun oldu. Ben ise onun heyecanla gidip, ,ilk iş o maddeye bakmasını çok sevdim.

1 comment:

  1. Merhabalar,

    Her gun duzenli olarak okuyorum, ama bu aralar yazamiyorum. Galiba icimden gelmiyor, neden bilinmez. Belki de artik elimden gelen bir sey olmadigini dusundugum icindir. Artik, sorunlarin, normal basa cikmaniz gereken “terrible two” dertlerine ve aile ici sorunlara donustugunu dusundugum icin de olabilir.

    Bilmiyorum. Ama boyle dusundugum icin de mutluyum acikcasi. Evet, Nehir hasta degil!!! Ileride karsilasmasi olasiligi -benim cocuklarimdan biraz daha- yuksek olan bir hastaliga karsi onleyici tedavi goruyor. Belki bazi riskleri var, evet, ama, o risklerin de en iyi handle edilecegi yerde bulunuyorsunuz. Pek cok cocugun, ailenin arayip da kavusamadigi olanaklar silsilesi icindesiniz. Evet sicak, evet nem felaket, evet kucuk bir evde dort kisisiniz, evet Nehir kaprisler yapiyor vs vs vs...

    Ama yapacak bir sey yok.

    Benim hatirladigim kadari ile, Nehir zaten kaprisli ve naz yapmaktan hoslanan bir cocuktu. Bu durumun da eklenmesi ile hayatin ne kadar zor olabilecegini az cok kestirebiliyorum ama, ikidebir de kendinizi suclamaktan vaz gecin. Karakter denen bir sey de var. Elinizden geleni yapiyorsunuz, hayat onun etrafinda daha fazla da donemez bence. Zaten yeterince yoruldunuz ve yiprandiniz bu surecte, bir de kendinizi bu anlamda yormayin bence.

    Bu arada Mahmut neler yapiyor, bize biraz da ondan bahsetsene bir ara, onun da fiziksel olarak cok yorulduguna eminim. Hani sen ilaclar ikiye cikti diye yazmistin ya o zaman kafama dank etti. Peki o nasil handle ediyor Allah askina, cok merak ediyorum. Bir blog takipcisi olarak ona yeterince kredi vermedigimi dusunum su birkac gunde. Ne kadar muthis bir babalik hikayesi yazdigini hatirlatmak istiyorum buradan. Gercekten, Oguzla ve diger gordugum babalarla karsilastiriyorum da, diresing ceynclerden, camasir yikamalara, ignelerden, alt degistirmelerden, yemek yapmalara kadar, olagan disi bir babalikla karsilastigimi ve onunda muthis bir hayrani oldugumu buradan herkese belirtmek istedim. Cok iyi hissediyorum ki, ayrilmak cok zor gelecek ona. Bir cok bakimdan.

    Unutmayin, siz gercekten de cok ozel bir ailesiniz. Bu ozelligi, guzellige cevirmek elinizde. Nehir’de bazi seyleri kabul etmeyi ogrenecek, bence ona gereken biraz “disiplin”. Boyle bir hastalikla bu nasil basarilir bilmem ama, isler daha da zorlasacak diye korkuyorum. Bu durumda, ozellikle de Mahmut gittikten sonra, ne yapacaksin diye simdiden dertlenmeye basladim

    Iste bu nedenle, de yazamiyorum. Benim yapabilecegim hic bir sey yok, artik gibime geliyor. Her sey yoluna girecek demek de nereye kadar? Hepimiz biliyoruz zaten bunu. Ictenlikle inaniyoruz ve istiyoruz da. Eh o zaman, hadi bakalim, gosterin kendinizi. Birbirinize iyi bakin, zor zamanlar dedikleri bu olsa gerek, ama sizin icin cok da zor olmamasi lazin onca atlattiklarinizdan sonra.

    Hadi Mahmut, sende twitter’a kendi sirrini yaziver arada…

    Cok cok opuyorum herkesi.

    ReplyDelete