Tuesday, February 10, 2009

Kal Derler Kalırız, Git Derler Gideriz

Seçim yaklaşırken, bu da politik başlık olsun.

Sonuçta, discharge edildik. Edilmeye çalışıyoruz ama biz direniyoruz. Bu işin şakası, abimle Mahmut ev taşıyorlar, biz de Nehir'le gelip bizi almalarını bekliyoruz. Bir saat falan var.

Aslında dün kalacağız gibi bir sonuç çıkmasaydı, planlamayı daha iyi yapardık, ama sabah Mahmut çıktıktan sonra gelip söylediler. Çünkü yarın kemoya başlamak onkoloji için zor-muş (hard to coordinate?). Daha önce anlatmışlardı, hatırlamıyorum, bir şekilde klinik ziyareri gerekiyor muydu, bir günde mi yapamıyorlardı...bir şey, bir şey

Velhasıl, Nehir sağlıklı ve mutlu olduğu için, hastanede fazladan tutmak istemiyorlar. Biz de bugün çıkıp, perşembe klinik ziyareti, arkasından muhtemel oda bekleme prosedürü ile geri döneceğiz. Maksat, bavul yapalım, açalım, sonra yine yapalım. Pratiğimiz artsın.

Şimdi, hemen zihnimi adapte ettim. Yarın, abimle birşeyler yapabilme şansımız doğdu, hastane dışarısında. Hava pek müsait değil gibi duruyor, bakalım, belki yine de bir park şansımız da olabilir. Yaw, belki Barnes and Nbles'a gideriz, veya Children's Museum'a. Altı hafta çok koşmayacak ve ağır kaldırmayacakmış. Tüh, halbuki eşya taşımaya yardım eder diyorduk. Koşma işini bilemiyorum.

Sabah play room da masayı, ellerimizi, boyadık da boyadık. Yaratıcılığı mı gelişti, yoksa eşyaları boyama isteği mi, ileriki günlerde göreceğiz. Ben bir yandan boyarken, bir yandan da, "Bak teyze izin veriyor, ama evde yapmıyoruz değil mi" gibilerinden saçmalıyordum. Çok da haksız sayılmam, zira benim elimde acaip renk karışımı hala çıkmadı. Uzman kadın çok şekerdi, "manikür"ü bozabilr ama dikkat et, dedi...."excuse mee, hangi manikür?" diye güldüm. Tırnak makasına şükrediyoruz.

Sonra da koridorda araba ittik, derken içinde gezdik. Düne göre çok daha rahat hareket ediyor. Nuchtern'in dediği gibi bu işin hakkı bir hafta imiş.

Bu kez erkenden yazdım, çünkü, gece hangi evde yatacağız (bu da ayrı bir lüks tabi) bilmiyorum, bey biliyor. Yeni evde yatarsak, internet bağlantımız olmayabilir. Valla, ilk kez internetsiz kalacağız, belki bu da bir çeşit sessizlik olur. Bir çeşit bağımlılık oldu. Yani aklıma ne gelirse, okumak, bulmak, yazmak...neyse kısacası yazamazsam, merak etmeyiniz.

Şimdi, let's kill some time...

4 comments:

  1. Manikur deyince, saclarin aklima geldi. Uzamislardir herhalde degil mi? Dort ay oldu. O gece gitmeden once, aksam vakti, amerikan hast. cikisinda, apar topar, nisantasinda buldugun ilk berbere girmen ve kim olursa olsun, kesin yeter ki deyisin gozlerimin onunden gitmiyor... Ve, kesilirken usul usul aglayisin...oyle icime dokunmustu ki...simdi bile hatirlayinca gozlerim doldu. (Ne yazik ki benim hatiralarim seni guldurecek seyler olamiyor.)

    Simdi o belirsizligin ve ilk sokun yerini, biraz daha (ama biraz eminim) rahatlamislik, biraz daha bilinclilik, problemi tanimanin verdigi guclu savasma arzusunun aldigi, o kadar hissediliyor ki yazilarinda. Ne mutlu sana.

    Nehir'cigimiz ne kadar da gucluymus degil mi? Ablam dun mailinde, Pazar gunu gittigimde bizim konusmalarimizi filan dinleyip arada bize laf atip guluyordu, neseli, akilli bir cocuk, cok tatli diyordu. Artik bu illetin kucuk vucudundan neredeyse gitmis olmasina cok seviniyorum. Hande demisti ya nasil baslarsa oyle gider isler diye, besinci kemoda da sizin icin rutin:) prosedurler izlenmese idi olmazdi zaten.

    Inernetsizlik senin kadar beni de ekileyecek inan. BBG evindeki kameralar bile yasananlari tum ciplakligi ve dogalligi ile aktaramiyordu bu kadar. Cok sukur ki, okuyamayinca hissettiklerim, hay Allah kotu birsey mi oldu endisesinden cok, vakitsizlikten firsat bulamayipta, cok sevdigim kitabi okuyamayinca hissettigim merak duygusundan kaynaklaniyor olacak daha cok...

    Muptela olmak boyle bir sey olsa gerek!!!Aman dozu hemen kesme, internet hemen baglanmasa da bir yerlerden bulup azar azar da olsa yazmaya calis. Krize girmeyeyim...

    ReplyDelete
  2. canım her şeyin yolunda gittiğine çok sevindim.daha da iyi olacak inşallah.blogu okumaya yeni başladım sondan başa doğru okuyorum.buradan istediğin bişey varmı haber ver lütfen

    ReplyDelete
  3. Istedigin gibi olmus iste, ne guzel. Size nereden baksan 3-4 gun verecek bu aralik. Nehir'e neler yedirirsiniz neler o 3-4 gunde. Raw mutfak acildi desene. Sayende ben de raw birseyler hazirlamaya basladim. Bak bir tanesi lahana salatasi;
    Beyaz lahanayi incecik dogruyorsun. Biraz tuzda bekletiyorsun (ovmadan, sadece tuz ekip bekletiyorsun), havuc rendeliyorsun, dereotunu ince ince dogruyorsun ve bir dis sarimsak koyup zeytinyag ve limon ilave ediyorsun. Cok guzel oluyor, yalniz bir kucuk hatirlatma lahana vucuttan su atar, su sira Nehir icin iyi midir bilmiyorum.

    Ben senin yerinde olsam evde bir duvari bos birakirim. Cocuklari da bos birakirim bakalim neler boyayacaklar. Hatta yazin dis cephede bir duvari veririm onlara, kisin da yagmurla akar gider nasil olsa. Yaraticiligin sonu yok, bakarsin bir Sebnem Somel de sizin aileden cikar.

    Hadi arayi acma, cabuk kavusalim!!!!!

    ReplyDelete
  4. Handecim..her yerden baktım, sadece bir gün buldum : ))

    Nurgün: O gün saçlarımı keserlerken, zaten hep ağladığım için ağlıyordum. İçimden de, "berber saçları kesiliyor diye ağladığımı düşünüyordur" diyordum...Haklısın, yaşadığım en zor günlerden biriydi, ayakta bile zor durduğum, aklımın yittiği bir gündü. Yanımda olduğun, bana moral verdiğin, toparlanmama yardım ettiğin için çok teşekkürler yine. Sen ve Oğuz bize çok destektiniz. Hala!

    Ama şimdi dediğin gibi güçlendik, Nehir sayesinde, tedavi sayesinde.

    Kime söyledim, Nehir'i evlendirirken (evlenirken değil ama evlendirirken) öyle bir ağlayacağım ki, damat ve ailesi "çattık galiba" diyecekler.

    ReplyDelete