Thursday, February 26, 2009

Dünden Sonra


Dün akşam Özlem'le konuştuk. İyi değilim diye anlatırken, ilaç kullansam mı kullanmasam mı diye konuştuk. Ben uçağa giderken, yanıma antidepressan almıştım. Hani Nurgün anlatıyor ya, bir saat içinde, saçımı kestirdim, Birkenstock aldık, en iyi alışveriş, ayağımdan çıkmadılar since then, ve eczane. O günkü perişanlığımda başaçıkamayacağımdan emindim, ve malum bizde alması kolay, burada reçete lazım, bulunsun demiştim.

Sonra TCH'a girdikten sonra toparlandım, ve kullanmadım.

Hala, duruyorlar.

Asıl anlatmak istediğim, dün konuşurken bir yandan da güldük. "Acaba sevgili ex-terapistimi arasam, ilaç danışmak için, hazır aramışken telefonda ağlar, bedavadan bir terapi görürüm" diye. Mahmut bu ilaç işine en iyi halle "soğuk" bakıyor. Bugün, Özlem'le yine gülüyorduk, "Bu erkek milleti, tabi hormonsuz, rahatlar diye". Biz inen çıkan hormonların esiri kadınlar, iniyorlar çıkıyorlar... Gözdemcim, hormonlara inancım hala aynı. Bu aralar düzensiz olduklarını düşünüyorum benimkilerin. Feride de bu konuda uyarmış, e ne yememi istemişti, unuttum.

Bilmek, anlatmak, gülmek iyi geldi. Ve yazdıklarınız. İkişer kez okudum.

İlaç işi karışık. Birincisi ben kimyasal ilaçlardan korkarım. İkincisi olmam gerekenden daha mutlu olmak istemiyorum. Üçüncüsü, iniş yaşasam da henüz bir gece, veya bir günü geçmedi. Geçerse, biraz bitkisel veya kimyasal desteğin, kısa süreli yararlı olabileceğini düşünüyorum. "Normal"leşene kadar. Aslında isteyince elimin altında bir ilaç olduğunu bilmek bile rahatlatıyor, en kötü ihtimalle.

Bu sabah, saat 6.50 de uyandık, 7'deki randevumuz için...7.30da hastanedeydik.

Nehir bizi şaşırttı, ve 4 oz ilaçlı suyu, babasının sıkı telkinleri, duvardaki prenses çıkartmalarından uydurduğu masallar eşliğinde içti. Bunda dün gece yediği koca tabak peynirli makarnanın yarattığı susuzluk, benim "Çok susadım, yanımızda su da yok, ne yapacağız" diye, "sözde" Mahmut'la konuşmam gibi replikler de etkili oldu. İyi olan işe yaradı, ve Nehir burnuna boru sokulmadan CTye girdi. CT'de, acaba masaya yatar mı diye, benzer konuşmalar denedim ama, "Bebek yatacak oraya" diye, kendisiyle hiç ilişkilendirmedi. Ve bir doz ilaçla, girdi çıktı. Çıktığında, bir saate yakın uyudu.

Bugün rahat geçti. Öğlen eve geldik. Peynir, peynirli makarna yedi. Sonra da Hermann Park'a gittik. Sıcak bir gündü. Yazı hayal etmekte zorlanıyorum. Önce trene bindik, (bkz foto, yüzündeki beyazlık güneş kremi). Sonra da yürüyüş yaparak, kaydıraklara gittik.

Bir saat sonra, "Eve gidelim" dedi, önce (Tekincigim) Ronnie'ye gittik, zira air condition çalışmıyordu, soğutmuyordu...neyse suyu azalmış, doldurdular, artık soğutuyor.

Sonra da ne zamandır aklımızda olan, eski eşya satan, yarı antika, mobilyacıları dolaştık, yarım saat. Akşam beşte kapatıyorlarmış meğer. Güzel olan, Nehir'in eski eşyalara, zarar vermeden, sorarak dolaşması, ve bize eşlik etmesiydi.

Kızımız bugün, emzikleri olan, büyük bir kızdı. Büyümeye devam ettiğini görmek, olgunlaştığını görmek çok güzel. Leyla'nı deyimiyle, "Çok tatlı bişi". Çok tatlı bişiyin doğumgününü 22 Martta kutlayacağız inşallah, Hande ve Leyla gelince. Hande! Ekonomik kriz bana yaradı bak, finans dünyası çöktü, arkadaşlarım rahat rahat geziyor. Bu bile Nehir'in iyi şansı, doğumgününe "baker" özel geliyor... From Europe, Le Chef...La da olabilir ama ben bilemeyeceğim. Les Chefs dersek kurtarır mıyız, heh, heh.

Nehir sağlıklı ve mutlu, keza Nehir'in annesi.

D.günü listesi için. Birincisi Serdar ve Sarper'in de görmüş olduğu gibi, Nehir'in uzun hastane kalışı onu oyuncak yönünden oldukça zenginleştirdi. Yani zor. İstanbul'dakinden çok oyuncağı oldu.Neyseki dönerken oyuncakları hastaneye bırakma kararında olduğumuz için, olması rahatsız etmiyor. O nedenle bir şey istemiyoruz. İyi dilekleriniz bizim için çok değerli.

3 comments:

  1. tum iyi dileklerimiz sizinle. inisler ve cikislarin olmamasi anormal olurdu. kendinize iyi bakin. saglik ve mutlu olmaya devam.

    ReplyDelete
  2. Zeynepcigim, inislerinin arkasi cikislar oldugu surece sorun yok, gerisini sen cok guzel halledersin. Gerekirse de her turlu destegi alirsin, seni rahatlatacak, kendini iyi hisettirecek, her turlu destek, sen de uygun gordugun takdirde "very welcome". Sunu da bil ki, Biyonik kadin olmadigina gore, böylesi bir "is", ancak bu kadar iyi kotarilabilir.

    O antikacilari bende gezmis ve cok sevmistim. Simdi okuyunca tekrar gitmis gibi oldum. Bana istanbul'da gezdigim yerleri hatirlatmisti. Havalarin sicakligini dun ablam da yazmisti, bakalim sicakta nasil yapacaklar, ozellikle de Nehir'i havuza sokamayacaklarsa diyordu. Eviniz havuz manzaraliymis galiba.

    Dogum gunu icin, birseyler istememis olmanın sonucunda birsey gelmeyecegi gibi bir beklenti icine girmemeni hatırlatmak isterim. En kisa zamanda Hande ile bulusup, hem ablamin istedigi kucuk bir seyi, hemde Nehircigimin hediyesini verecegim. Bu dogum gunleri, hediyesiz gecmiyor -gecmesin de zaten-, ve tum cocuklar oyle mutlu oluyorlar ki hediyeleri acarken, Nehir'in aksi bir davranis gosterecegini sanmam. Cektigi onca sıkıntı sonunda, benim hediyem onun yuzunu 1 saniye bile guldurecek olsa, benim icin dunyalara degisilmez. Eminim herkes icin de oyledir. Hem Leyla da geliyor, o bu prosedurleri gayet iyi bilir ve kardesi icin yapilacak bir dogum gunune onem vermedigimizi dusunmesini istemem acikcasi. Ama buyuyunce yapilan dogum gunu kutlamalari cok ilgimi cekmiyor acikcasi. Nehir' e o zaman hediye almayacagim emin ol. Artik Mercan, Pelin falan dusunsun o zaman.

    Dileklerimiz zaten hep sizinle, kalbimizle birlikte. Mahmut'a da sana da bir kere daha hayranligimi belirtmek istiyorum. Canim benim, her sey yoluna girecek ve bu aile cok uzun ve harika gunler gecirecek birlikte inan bana. Nehir'i bu kadar dengeli, bu kadar mutlu bu gunlere getirdiginiz icin sizi binlerce kere kutlarim...

    Bizim evdeki butun bilgisayarlarda,mutfakta, her yerde Nehir'in resimleri var, dun Pelin soruyordu "anne neden her yerde Nehir'in resimleri var diye?"...ben de dedim ki, onunla hergun konusuyorum, ona iyi ol da gel, seni cok ozledim diyorum, gunumun her ani onunla sohbet ediyorum"..., o da "anne yani bu konusmalari amerikadan duyacak mi saniyorsun" dedi, bende "deden nasil seni goruyorsa, Nehir'de beni duyuyordur dedim. Oda o zaman cok sasirdı, dedesinin onu gordugune, duvarlarin arkasina gectigine cok inaniyordu cunku, hemen olay gerceklesti gozunde ve bana o zaman "bende geceleri yatmadan konusurum onunla" dedi...

    Nehircigim, seni cok ama cok seviyoruz, iyilesecegin ve geri donecegin gunu iple cekiyoruz.

    Saglikli ve mutlu olmani saglayan "Minnosuna" benim icin kocaman kocaman saril ve op lutfen...

    ReplyDelete
  3. Zeynep'cim, ton da icerik de duzeldi, benim de keyfim yerine geldi. Ama uyarmadan gecemeyecegim cok onemli bir konu var; bu "baking" beklentisini lutfen cok yuksek tutmayalim. Oyle le/la/les chef(s) falan degilim ben, yanlis anlamayin n'olur. Keki yapiyorsun, sonra kitabin soyledigi gibi kesiyorsun, sonra da frosting ile kapliyorsun. Olay bundan ibaret. Aman diyim!!!!

    Zeynep'cim, Nurgun cok hakli, ihtiyacin oldugunu dusundugun zaman kimyasal da olsa destek almalisin. "Olman gerekenden daha mutlu olmak" icin degil, surekli calisan beynini biraz olsun yavaslatip, dinlendirebilmek icin... Biz her zaman buradayiz ama baska destek gerektigini dusundugun zaman bence don't hesitate. Hayatin boyunca gercekten ihtiyacin olacak tek donem belki de su icinde oldugun donem olacak, onun icin ben senin yerinde olsam ihtiyacim oldugunu dusunuyorsam, dogrudur derdim.

    Nehir'in hediye listesini yapmadigina inanamiyorum. Sana bir gun daha zaman, eger yarin liste ya da en azindan birkac ipucu yoksa, ben bu platformda bazi aciklamalar yapacagim!!!!! Kusura bakmayacaksin artik sen de....

    Hepinizi opuyorum, kendinize iyi bakin.

    Not: Nurgun'cum (ve digerleri) 19'unda gidiyoruz. Ben sana uyarim bulusma zamani ve yeri konusunda.

    ReplyDelete