Sabah çok erken toparlanamadıysak da parka gittik. Nehir artık adını da söyler oldu, "Anne, memoriyıla gidelim mi" diye soruyor. Ilgın sıcakların daha bitmeyeceğini söylüyor ama bugünler bana oldukça serinlemiş geldi, yazın bitişini ilan ediverdim. Yine de bugün saat 11 gibi sıcak artınca, bir saatlik kısa parkımızı bitirdik.
Sonra hani şu börekçiyi bulma çabamız bu kez de bir saat araba kullanıp, börekçinin cumartesi günü 12'de açtığını bu vesileyle öğrenmiş olmamızla son buldu.
Ne börekmiş, bir türlü yiyemedik.
Dönüşte ben bu büyük moral bozuluğu üzerine sıcak arası araba yolculuğunun etkisiyle uyudum. Sonra biraz evde zaman geçirdikten sonra, kitapçı ziyaretimiz ve pizza ile günü bitirdik. Leyla'ya Küçük Kadınlar'ı aldık. "Little Women". Benden önce İngilizce okuyacak olması hoşuma gidiyor. Kaç yaşımda okumuştum hatırlamıyorum ama kızımın da benim okuduğum kitapları okuması çok güzel. Bugün dediki, "Anne ben kitap okurken sanki karakterlerden biri oluyorum, çok zevkli oluyor, bir yere gitmesem de aynı maceraları yaşıyorum"..."Hah, işte budur" dedim. Aklıma bu yıl gittiğim İtalya, Hindistan, Bali ve sonrasında Everest Dağı geldi.
Nehirciğimin ağzından "Uçağa binelim mi" eksik olmuyor, ya da eline aldığı bir şey, "bunu uçağa alalım mı" cümlesi ile bitiyor. Bugün pizzacıdan çıkınca ise, "Mina ile buraya gidelim mi" deyiverdi. Kuzen Mina!
Herkes bir uçak, uzaklık ve yakınlaşma derdinde.
No comments:
Post a Comment