Monday, August 24, 2009

Gün 66: Accutane 1st Day

Ahh.

Yazacak çok şey var, halim yok.

Hisler çok, söyleyesim yok.

Feridecim küçük bir paket gödermiş. Açtım. Gülümsedim. Sevgili arkadaşım konuşma, çalış demiş, çözüm önerisi kitabı göndermiş. "Tantrum"lar ve çocuklar diye, ağlamaya farklı bir bakış açısı. Kitap, geleneksel "çocuklar ağlamasın aman" bakış açısına karşı, bırakın ağlasınlar, stresle başaçıkma yoludur diyor. Benim de yakın olduğum bir düşünce, ama bugün, hele dünkü tanrtum silsilesi üzerine bir tokat oldu sabah. Okuyacağım. Teşekkürler arkadaşım.

Kartlar...ve sevgilisini kanserden kaybetmiş bir adamın yaşadıklarını anlattığı bir kitap. Zamanlama harika, her zamanki gibi, bugünlerde kitapsızdım.

Bu güzel başlangıç, bizim yeni bir yerde kahvaltı edip gelmemizden sonra oldu. İlk oturduğumuz evin, Kirk'ün evine yakın, hep önünden geçtiğimiz, bu "bohem", NY village kılıklı yere girmemiştik, babanın yönlendirmesiyle gittik. Çok beğendik. Nehir benim koymayın uyarısı yapmayı unutmuş olduğum için gelmiş olan, sosisi görünce, "sosis verir misin" diye, atladı hemen. Yapacak bir şey yok, kız et seviyor. Dedi baba içini çekerek. Kahvaltının sonunda ise, masalara deste halinde koymuş oldukarı, üzerinde genel kültür soruları olan kartlardan sorular seçip bilmeye çalıştık.

Şuna ne demeli: Dünyadaki en büyük ikinci kamyon filosuna sahip şirket hangisidir sorusuna, Leyla birkaç saniye, saniye (!) düşündükten sonra, "Coca-cola" demez mi. "Yolda giderken hep Coca Cola kamyonları görüyorum çünkü "dedi, Ben bunu kaydetmeliyim, "aferin kız" deyince, "Ama sekiz yaşımda olduğumu da yaz, 12 falan sanma" dedi. Alem kız.

Böyle keyifli, biraz yolculuk yorgunu, Nehir Tylenol'a rağmen biraz mızmız, kliniğe gittik. Testleri yaptırdık. Kan değerleri, beklendiği gibi, toparlamış.

Derken ben klinikteki hemşire Marcelle'e gittim. Harley'i sordum. Taramaları yapıldıktan sonra annesinden bir türlü haber alamamış, ben de cesaret edip de soramamıştım ama hep aklımdaydı. Hasta bilgisi diye söyleyemem dedi, önce. Ben biraz eveleyip geveleyince, sonunda "peki buralarda mı" deyince, "hayır" dedi.

Ağladım, camın kenarında.

Annesine ne yazayım. Yazacağım.

Nehirim sağlıklı ve mutlu. Tantrumlarını seviyorum. Güçlü. Hep böyle kal kızım. "All my children".

1 comment:

  1. Not dusecektim dusemedim. Kartlari daha cok resimleri icin yolladim. Gelincikler var bana hep seni hatirlatiyor:) Frd

    ReplyDelete