Saturday, September 18, 2010

Hayat Döngüsü: Zeynep Nehir

Açıkçası tüm hayatım boyunca aldığım en güzel hediye, Zeynep Nehir, oldu sevgili Derin (ve eşi). Sözlere dökmekte ben de zorlanıyorum ama Zeynep ile Nehir'in yeni bir bebekte, yaşamda, biraraya gelmesi çok anlamlı. Bir yandan da hayatın döngüsünün güzel bir kanıtı. Allah analı babalı ve sağlıkla büyütsün! Emailime fotoğraf gönderebilirsiniz: zebayazit@gmail.com

Yeşim gibi ben de Nehir'i, ne kadar güzel insanlar sarmaladı diye düşünüyorum.

Sevgili Aylin, performans baskısı yapmayayım diye adınla yazmamıştım ama hatırımdaydı hani! Doğrusu, bu blog bir işe yarayacaksa böyle bir dünyanın varolduğunu göstermiş olsun. Ve başımızı acılara çevirme huyumuzdan uzaklaştırsın biraz. Görelim, ne kadar yapabiliyorsak o kadar el uzatalım. Bazen yardımın sadece maddiyat olduğu ve bizim çabalarımızın yetersiz olduğu düşünülüp, hiçbir şey yapmama eğiliminde oluyoruz. Ya da şu meşhur "Kaldıramayacağım" duygusu. Geçen yıl ki sınıftaki öğrencilerimden duymuştum. Ya da bizim haberimizi duyup, gelen e postayı okumadığını söyleyen, bizim gibi, başka bir dosttan.

Gelin görünki, yaşarken tüm aileler güçlü, ne yaptıklarını bilen, çocuklar da hep çocuk.

Öğrendik.

Türkiye: Çok sevindim TR'deki yaşanılanların yazılmasına. Serap Hanım'ı okuyunca, ,iki çocukla....Biz fırsatımızı yaratıp kaçınca, bu konuda sıkıntı hissettik hep. Diğer çocuklar ne yapıyorlar diye? Ama biliyoruz ki sadece çocuk değil, yetişkin meselesi de bu. Kanser Merkezi fikri de bu nedenle önemli. Ama bu iş gerçekten de bu işe gönül verecek doktorlar ve onlara maddi desteği, yatırımı sağlayacak bağışçılarla mümkün. Gördüğümüz, yaşadığımız tüm hastaneler inanılmaz bağışlarla yaşıyorlar. Her odada bir plaket var, "Şu şu tarafından yapıldı" diye. İstinasız. Bizde bağış işi deyince birkaç aile anlaşılıyor sanki. "Gelişmekte" olan bizler için kendi geleceklerimizi düşünmekten başkalarına yardıma sıra gelmiyor. "Hande Hanım"ın söylediği bir şey vardı, söyleyiş biçimini keşke düzeyli tutsaydı da katkısı anlaşılsaydı...demişti ki, yakınlarınızdakilere yardımla bitmez diye....doğru. Ama bir anda Amerika olmamız da beklenemez. Bu ülkenin temelinde gönüllü çalışma, yardım var. Geçmişinde var. Kimse ben niye gelirimin şu kadarını hiç tanımadığım insanlara veriyorum demiyor. İçselleşmiş. Yardım, gönüllü çalışma hayatın doğal bir parçası. Herkes hangi "neden" onlara ilginç geliyorsa bir ucundan tutuyor.

Havva Hanım yazınca meşhur Babuna hikayesi geldi aklıma. O neydi? Ne oldu o kayıtlara? Ben de gidenlerdenim, Şebnem'cimle. Gerçekten de çok üzücü. Ama anladığım kadarıyla yapılabilir bir iş.

İş sadece tıbbi değil. Sizler de yazdınız. Ben de katılıyorum. Nehir RMH sayesinde New York'taki günlerini neşe ile geçirdi. Son ayı 22 aydan çıkartırsak, elimizde çok güzel yaşanmış 21 ay kalıyor, her zaman hatırlayacağımız, sevgiyle. Ve bu günler kanserle yaşayan aileler için kolaylaştırılmış bir hayattan kaynaklandı. Aileler planlamakla uğraşmıyorlar, çocuklar için hep bir eğlence var, ister hastane içerisinde, ister dışarısında. Ben bunların parçası olmak istiyorum. Çocukları güldürme kısmı beni ilgilendiriyor. Tıp, o nasıl düzelir? Türkan Saylan'lar lazım. Türkan Saylan'ların kıymetini bilmek lazım.

Ah, gerçekten de iş sağlık konusuna gelince geri kalmışlık insanı kahrediyor. Alışveriş merkezleri açılıyor ardıardına, "her şey var Türkiye'de" diyoruz, sonra bir bakıyorsunuz aslında temel gereksinimlerimiz karşılanamıyor. Hani hedef şaşırtmayayım ama İstanbul'daki beklenen deprem gerçekleştiğinde, bu kez yine binalarımızı tartışacağız. 17 Ağustos'u yaşayanlar dışında, bizler unuttuk.

Şimdi Leyla, küçücük bir Ithaca'ya, İstanbul'dan güzel diyor...Çünkü yemyeşil ve tertemiz bir havası var. Ve bir sakinlik. İnsanlar telaşsız. Dingin.

Doğrusu pek detaylı düşünerek gelmedik, neredeyse birkaç saat içerisinde karar vermemiz gerekti. Şimdilerde iyi bir karar olduğunu bir kez daha anladım. Ben uzaklaşmak iyi olacak diye düşünmüştüm. Halbuki hiç düşünmediğim, belki de daha önemli bir katkısı daha var. Acımız dışında başka bir derdimiz yok. Yani İstanbul'un, veya başka bir büyük şehrin, New York'un, trafiği, kalabalığı, koşturmacası, gürültüsü, patırdısı yok ve bu çok iyi. Gün içerisinde telaş yok. Baba işine gitmek için yolda üç saatini geçirmiyor. Ben Leyla'yı götürünce okula, park yeri için dönüp dolanmıyorum. Hatta en güzeli "downtown"da, parkedince, üstelik hep yer var, ilk saat ücretsiz, sonraki saatler, 1 dolar. Nassı yani..."küçük güzeldir".

Bir yorumcu yazmıştı, Ithaca'da öğrenciler sıkılır ama aileler için güzeldir diye. Evet, sonuçta nerede yaşarsak yaşayalım aile olunca rutin aynı. Çocuklar okula, büyükler işe, sonra da "etkinlik"ler...

Ah, Nehir'im, baban diyorki, "Ben kızımı çok istediği arkadaşlarıyla hayal ediyorum, dilediğince koşarken, oynarken, istediğini yerken". Başka türlüsü zor, diyor. Dün akşam Leyla ile oyun oynarken, "Çocuklar Büyüklere Karşı"... Senin bilebileceğin bir soru geldi, Leyla, "Nehir olsaydı şimdi bilirdi hemen" dedi.

Zaman ağır ilerliyor. "Tap" öncesi halin iyiydi diye düşününce, çok üzülüyorum. Şimdi kavga da etsek doktorlarla, seni geri getiremeyeceğiz artık. Keşke düzeltebilseydik olanları. Olmadı böyle deyip, seni alabilseydik. Çok üzülüyorum.

Sevgili yorumcular, hepinize ayrı ayrı sarılıyorum....Ama şu Zeynep Teyze!!! Valla herkes Nehir'in teyzesi oldu ama ben kimsenin teyzesi olacak yaşta değilim. Nasıl olur derseniz, "magic", veya "sihir"!



15 comments:

  1. güzel insanlar güzel şeylerden sözetmiş...anlatmışsınız oraların havasını... özlemle okuyor iççekiyorum..kızımla birgün öyle yerlerde yaşayabilme umuduyla çalışıyorum bir gayret burada...çok şeyler öğreniyor alıyorum sizden ve nehir den ...en önemlisi de güç...
    bir yaz tatilimi londra da geçirdik kızımla...unutamadık oraları medeniyeti...ithaca deyince de nehir i ve sizleri hatırlıyorum...yanaklarımdan hala gözyaşları süzülüyor elimde değil...size başkent ten sevgiler güzel enerjiler gönderiyorum...birgün güzel haberler ve güzel liklerde buluşmak umuduyla sevgiyle kalın esra gürbüz

    ReplyDelete
  2. hayata huzurlu ve sakin devam edebilme şansına sahip olmanıza çok sevindim

    zaman en iyi ilaç ...herşey için

    dualarım sizinle ve nehirimle

    ReplyDelete
  3. Bizim (yani ilik nakli için uğraşan hasta ve yakınlarının) de sorunumuz bu sanırım; sadece Babuna'yı çağrıştırmak.
    İyi miydi kötü müydü, gerçek miydi bilemem ama toplamda çok büyük kötülük etti bu tarz hastalara.. İnsanlar donör olmaktan korkar hale geldi.. Zaten devletin umuru dışı..
    Çocukluk çağı kanserleri içinde ençok rastlanan Lösemi. Okuduğum istatistiklere göre; TR de yılda yaklaşık 2000 civarı çocuk lösemiye yakalanıyor. Bunların yaklaşık %30 u ilik nakli gerektiriyor. Bu da 600 çocuk eder yılda.. Ekleyin diğer ilik nakli gerektiren kan hastalıklarını ve bazı kanser türlerini, ekleyin yetişkinleri.. Sayı korkunç. Bunların bizim gibi bi şekilde yurtdışına gidebilenleri 1-2 yi geçemiyordur. Birşeyler yapmak lazım. oğlum için değil.. Ona yetişmez zaten.. Ama bu kabul edilebilir bir tablo değil. Ben TR ye dönmeyi beklemeden birşeyler yapmaya çalışacağım burdan.. Gelmeden önce TR de public donör olmak istedim, beceremedim, hemen de ayrılmamız gerekti. Burda olmak istedim Alman vatandaşı olmadığım için olamadı.. Ama mutlaka olacağım. Bi gün, dünyanın bir yerindeki birine iliğim tutarsa ne mutlu bana..
    Havva.

    ReplyDelete
  4. Zeynep hanım;

    Lütfen kendinize yüklemeyin olayın ağırlığını. "Tap" sonrası Nehir'in ufacık dahi zarar göreceğini bilseydiniz, izin verir miydiniz tüm bunlara, onu düşünün. Rahatlayın. Bu da Tanrı'nın, Nehir'le ilgili en en başından kurguladığı "plan"ın bir parçasıdır muhakkak. Keşke hiç nöroblastom denen hastalıkla tanışmasaydı. Ama oldu. Geri gelmeyecek şeylerin başında bu var kanımca. Komplikasyon hiç yaşanmadı diyelim;
    Zeynep hanım, ben nöroblastomlu çocukların hikayesini o kadar çok okudum ki.. Kanser bir yerde bitip, diğerinde başlıyor. Bu türün olayı da durmadan "relapse" hali olması zaten ne yazık ki. Ki siz bunu, hepimizden çok daha iyi biliyorsunuz. Diyelim ki tedaviye cevap vermiş ve beynindeki kitle tamamen yok olmuştu, bu defa daha ağır bir yıkımla başka yerinde çıkacaktı muhtemelen. Ve inanın, okuduğum çocukların, çok daha ağır, yavaş ve zor oluyordu ölümleri. Bir bebeğin, çocuğun hayatından umudu kesen doktorların, onları "kaçınılmaz son"a gitmek üzere eve göndermeleri kadar acı bir şey olmasa gerek. Ve "o" ana kadar, çocuklarının her an eriyip gittiğini gören aileler kadar..

    Belki de Nehir, şanslı olanlardandı. Tanrı onun, daha fazla acı çekmesini istemedi. Hiç bir çocuk bunu haketmez elbet ama bana inanın, böyle yıllarca yaşamış çocuklar biliyorum. Babası haklı, o şimdi canının istediği her şeyi yapıyor :)

    Size kişisel bir soru sorsam?

    Siz, beynindeki kitleden kurtulduktan sonra Nehir'in sonraki yıllarıyla ilgili ne düşünüyordunuz? Umutlu muydunuz, yoksa nüksden sonra o kaçınılmaz sonun geleceğini biliyor muydunuz?
    Ben, kah sessizce takip ettim sizi, kah arada yazmaya çalışarak. Ama hiçbir gün diyemedim bunları. Nehir'e yakıştıramadım bir türlü. Nasıl denir ki? Bazen kafamdan geçirirken bile, kendime çok kızdığım oldu. Ama işte dediğim gibi, onca hikayeyi okuyunca o ihtimal de ister istemez geliyor insanın aklına. Nöroblastom, herhangi bir dilde, karşılığı "nefret" olabilecek bir kelime artık benim için.

    Duygularım karmaşık. Aklım Nehir'de. Şimdi diyorum, nasıl güzel oyunlar uyduruyordur kendine cennet bahçelerinde. Canım benim. Küçümenim...

    ReplyDelete
  5. Sevgili Zeynep

    Ictenlikle, ben de sariliyorum. Cok sevgiler, hem size hem de ailenize.

    ReplyDelete
  6. Tıpkı senin her zaman yaptığın gibi Zeynep; geçmişteki faili meçhulleri bir yana bırakıp "biz -şimdi, şu anda- ne yapabiliriz" ona kafa yoralım.
    Ben sadece canım Nehirim için Bodrum'dan bu işin bi tarafını tutarım gücüm yettiğince, ama bilirsin bi baş lazım ille de. Biz bu konuda sana çok güveniyoruz.
    İlgiliyim, ilgim Nehir sayesinde. Yoksa yakın çevremde şu anda böyle bir dertle uğraşan biri yok ama biliyorum işte Nehirler var. Ben de Ecece birşeyler yapmak istiyorum.
    Nehir'i tanımak bir şanstı ve çok şükür ben şanslıyım. Keşke.....anladın sen.
    Ne mutlu size...
    sevgiler ve saygılar

    ReplyDelete
  7. Ayrıca; Havva acaba sana yardımcı olabilir miyim, tutar mı iliğim, ne yapmam lazım?
    d.guralp@hotmail.com bana mail at lütfen.
    Zeynep, izninle tabi...
    Sevgiler

    ReplyDelete
  8. Sevgili Zeynep Hanım
    yarın 4. kür kemo için hastaneye yatıcaz yine savaşa gidiyoruz hem nöroblastomla hemde sistemle herkesin bu süreçten geçerken hastanelerden çektiklerini bizde çekiyoruz minik zeynebimle hastanede olduğumuz zaman hemşirelerden çok hemşire dr lardan çok dr olmak zorundayım çantamızzı hazırlarken bile savaşa gider gibi hazırlıyorum tamda iştahımız açılmış birşeyler yemeye başlamışken yine kemo nehiri hiç aklımdan çıkaramıyorum sanki bu savaş artık sadece zeyneple benim değilde birazda nehir için sizi sevgiyle kucaklıyoruz.....
    ŞENAY ALTAN

    ReplyDelete
  9. Zeynepcim,

    Yazmaya devam ettiğin ve bizi sizlerden haberdar ettiğin için çok teşekkür ediyorum. Ithaca iyi gelecek hepinize. O büyük mücadele ve koşturma sonrasında huzura ve dinginliğe ihtiyacınız vardı. Ne güzel söylemişsin; "küçük güzeldir". Keşke kendi ülkemizde de sağlık, eğitim gibi temel kaygılarımız olmadan sağlayabilsek bu güzelliği.

    Başlattığın misyona devam ediyorsun, hepimizi şapkamızı önümüze koyup "ne yapabilirim" diye düşündürüyorsun. Soru olmadan cevap da olmaz. Yavaş yavaş kendi gücümüz, imkanlarımız doğrultusunda düşünüp taşınıp, imkanları zorlayıp cevaplara da ulaşacağız.

    Sevgiyle kalın.

    PS:Seda'ya da bir selam göndereyim buradan. Hoş gitmiş evine :)

    ReplyDelete
  10. siz buradan Türkiye den giderken kargaşayı gürültüyü patırtıyı hüznü bırakıp yeni bir hayata gittiniz çok da iyi ettiniz burada size nehir in yokluğunu hatırlatacak çok şey varken neden nehir in varlığını hatırlatacak bir yer bir çevre olmasın ki kendinizi toparlamaya başlamış olmanız çok güzel şimdi en doğru şekilde geride kalanlara yardımcı destek olmaya geldi sıra kolaylıklar dilerim
    hayata merhaba diyen adınız yaşatacak bebişede sağlıklı sıhatli anababalı bir hayat diliyorum

    kendinizi bizden mahrum etmediğiniz için tşk.

    ReplyDelete
  11. sizden duymak, buruk da olsa, cok guzel..

    senay hanim, size de kolayliklar diliyorum...Her isiniz yolunda gitsin dilerim...

    sevgiyle..

    ReplyDelete
  12. :) Bundan sonra Zeynep Teyze demiyorum o zaman . Zeynep hanım da çok resmi geliyor sizleri aileden gördüğümüz yakın olarak hissetiğmiz için.Zeynep abla nasıl ? Blogdaki bir çok kişi yaşımının en az 15-20 yaş fazlası olunca :)) Anlarsınız işte bizdeki şu saygı.Annem öğretmen benimde sizler gibi,yada Zeynep Öğretmenim mi diyim siz hangisini isterseniz artık :).. LÜTFEN iyi olun sizleri çok seviyoruz.Dualarım hep sizlerle

    ReplyDelete
  13. Ayrıca sizi kırdıysam özür dilerim.

    ReplyDelete
  14. İşe dönmem lazım çok acele yazıyorum...

    Havva Hanım,
    Biz TR deyiz ama çoğumuzun olduğu gibi Almanya'da yaşayan dostlarımız var. Belki onlar aracılığı ile arayışınızda size yardımcı olabiliriz. Nasıl donor olunuyor v.b. konularda hiç bilgim olmadığı için nasıl cağrı/duyuru yapmam gerektiğini bilmiyorum, bu konularda önce sizden olur ve bilgi almam gerekir. İsterseniz bana yesimyagci@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.

    Sizlere güç, sevgili oğlunuza acil şifa diliyorum...

    Yeşim

    ReplyDelete
  15. Zeynep Nehir bebek hepimizi mutlu etti. Allah sağlıklı uzun ömür versin. Anne babasına çok teşekkürler. Canım her zaman insanın keşkeleri oluyor, istemesekte... Ama siz gücünüzün üstünde çaba harcadınız Nehir için. Allah ferahlık versin içinize. Sevgiler...

    Tamame

    ReplyDelete