Monday, November 2, 2009
Hurrayyy, İstanbul'dayız
Yazamadım.
Çünkü toplandık da toplandık. Sonra baktık hala toplanmamışız, biraz daha toplandık. Ve toplayamadıklarımızı kutulayıp Nursen Teyze'ye bıraktık. Bu işleri gece yaptığımız için, son gece dörtte yattık. Ve haliyle yazmak deği,l bilgisayarımı bile açmadım. Bilge olmasaydı toplayabilir miydim. Ha yır. Meğer Bilge bavul toplama işinde çok becerikliymiş. Ben stresli o rahat yerleştik olabilecekleri.
Nursen son gün kaç kilometre yaptı ona sormalı, ama bizim arabayı bırakma, fazla eşyayı garajlarına koyma derken Houston'u dört döndü. Teşekkür etmek az gelir. En son bizi havaalanına bıraktı...vedalaştık. Yakında görüşmek üzere deyip.
Arada ne yaptık şu anda anlamı kalmadı, sadece benzin bitip son klinik kontrolü sonrası yolda kalmacamız var, bir güzel yağmur altında ama pek uygun bir yerde. Triple AAA ise yardıma geldi, iyi ki yaptırmışım. Belki de bilinçaltı, yaptırdık bak kullanamadık dememek içindir. Ama Mahmut'a kalırsa daha önce de yaptığım bir şey, hala öğrenememişimdir. Ama olsundur çünkü hep uygun yerlerde kalıyorumdur.
Peki nasıl uçtuk? Nehir heyecanlı mı heyacanlı idi. Uçuş ise tam dolu idi. Hatta son gece dörtte yatıp iş yaparken, online check in yapmadığımız için Bilge az kalsın, "yer yok" diye uçamıyordu. Biraz "gate"de ne yapacağız şimdi diye bekledikten sonra sonunda uçabildiğimizde rahatlamıştık. Yani psikolojik olarak. Çünkü verdiğimiz bavulların üzerine bir de Cevat Kelle durumunda olduğumuzdan, Lufthansa 747sindeki sıkışık koltuklara sığmakta zorluk çektik. Nerde THYnin güzelim Airbusları dedik.
Nehir Amerika saatiyle gece 10 gibi uyuyup, 12.30, 1 gibi (AM) uyanıp bir daha da uyumadı. Küçük bir çocukta adrenalin var mıdır bilmem, Özlem'cim bilir, ama Nehir İstanbul'a kadar uyumadı. Frankfurt'ta inince neşeyle, bavulunu çekiyordu seke seke. Frankfurt'ta tekrar binince ise, tüm öz hazırlık konuşmalarına rağmen, kucağımdan inip kemer bağlama itirazı bir tantruma dönüştü, ve tantrum ön koltuktakı orta yaşlı, tahminim hayata gözleri bulunduğu yaşta açmış hanımın "şşşt"iyle perçinlendi. Ama ben Houston-Frankfurt arasında sadece bir buçuk saat uyuduğum için, Frankfurt'ta, hem de Airbus'a binip, ayaklarımı uzattığım için, iki saat deliksiz ve hiçbir şey duymadan uyudum. Uyumuşum. Bu arada Bilge Nehir'le kitap okumuş, kahvaltı etmiş, oyun oynamış, ben uyandığımda ise Nehir DVD iziliyordu.
Nehir havaalanlarında maske ile idi. Houston'da "special assistance" diye daha az kuyruklu bir güvenlik kontrolden geçtik. Benim aklıma gelmezdi, Bilge ayarladı hemen. Bu arada güvenlik benim bavulumu açtı, bir baktılar kavanoz kavanoz "erzak". Arada parlak kağıttaki, dondurularak kurutulmuş blueberrylere şaşırdılar, X-rayde anlaşılmamış. Derken Accutane vermek için yanıma aldığım "paste" i görüp, bu olmaz dediler, ama o ana kadar sesi çıkmamış ben atmaca gibi atlayıp, "Olmaz o bana lazım dedim", "Peki" dediler.
Ah işte uçuş manzaraları.
Ama ennn güzeli, Nehir'in İstanbul'a indiğimizde bağıra bağıra "hurrreyyyy, huuuurrrreyyy, hurrreeyyy" diye bağırmasıydı. Nasıl mutlu idi. Birileri bakıp, gülümseyince bu kez utandı.
İstanbul'a inince kapıdan bir yer görevlisi ile kalabalığın arasında en az kalarak, pasaport kuyruğunda beklemeden çıktık, ve babası almaya geldi içeriye. Sağolsun babanın gözü kimseyi görmedi, ve kızıyla kucaklaştı. Çok da duygulandı. Nehir tekerlikli sandalyede ve maskeli idi. Doğrusu ben de tüm bu yıldan sonra Nehir'in sağlıklı ve mutlu varmış olmasına çpk sevindim. "Se vin mek". Çok şükür.
En son klinik randevusunda Fatih Bey'i gördüm. Ve sarıldım. Aslında Türk de olsa adet değil diye önce izin istedim, sonra sarıldım. "Bundan sonrasını bilmiyoruz ama biliyorum ki en iyisini yaptık" diye teşekkür ettim. Bu yolculuğun en başındaki yönlendirici, bilgiendirici, en önemlisi rahatlatıcı, doktorluğunun dışında yüreği kocaman, güleryüzlü Fatih Bey.
Dr. Russell ile de konuştuk, ona bir nazar boncuğu verince, küçük bir kart ve hediye paketi içinde, gözlerini açarak, "Geliyorsunuz değil mi" dedi, veda mı ediyorum diye endişe ile. Aslında bir kutlama olsun, bu önemli "mihenk taşını" hatırlayalım istediğim içindi.
İşte böyleee. Havaalanında annemler ve Leyla ile kucaklaştık. Leyla hemen, "Ağlıyor musun?" dedi. Ağlamadım. Eve gelirken baktım yine İstanbul artmış. Ufak tefek yenilikler olmuş. Vodafon her yerde olmuş, en azından havaalanı bölgesinde, yeni bir alışveriş merkezi, derken bize yakın taksi durağının kulübesi yenilenmiş. Bizim yokluğumuzdan yararlanıp, evimizin girişine koca bir çöp konteyneri konmuş. Yani misafirleri çöple karşılamamızın özellikle bizim için yararlı olacağı düşünülmüş.
Aslında esasen sanki bir yıl değil, bir haftasonu gidip gelmişiz gibi hissettim eve girince. Ev gözüme süslü ve kalabalık göründü, eşyasız bir yerden gelince. Bavullara "hatırası var " diye yerleştirdiğimiz onca şeyin hatıra kalabalıklığında nereye, nasıl yerleşeceğini henüz anlamış değilim. Acaba Orhan Pamuk'un müzesinde bu koleksiyona da yer bulunsa. Biriktirdiğini bilmeden biriktirenler için.
Nehir ve Leyla uyudu. Leyla nasıl büyük göründü gözüme. Nasıl olgun. Nasıl neşeli, her zamanki gibi. Nehir'e ilk iş, "Artık bu evde zıplayabilirsin, aşağıdan kimse gelmez" dedi. Sonra "Hande sana ne yapmış biliyor musun" deyip, Nehir'in "Pastaaaa" demesiyle, Hande'nin, halanın tavuskuşu, Aydonat'ın ahtapot dediği uçan kelebek hoşgeldin pastasını yedik. Dayı, hala, babaanne, dedeler, anneanne...Herkeste yeni oluşmuş, bizim de perçinlediğimiz bir öpüşememe durumu.
Bu yoğun hareketlilikten sonra Nehir akşam sekiz gibi uyudu, bugün öğlen 12.30 gibi, accutane'i artık daha da fazla aksatmayalım diye, biraz bizim sesimizle uyandı. Ben ise gece normal yatıp, sabah da normak kalkmama rağmen, öğlen bastıran ani uyku sonucu üç saat rüyalar alemindeydim kanapede.
Akşam oldu, bende hafiften bir uyku hali. Yazarken kendimi tuhaf hissediyorum. Türkiye'de yazmak ilginç geldi. Yabancı. Çalışma odamdayım. Ve sanki koca bir yıl geçmemiş. Oysa bu odada başlamıştı doktor arayışımız, telefon telefon telefon...ve hastaneye gidişimiz.
Leyla şimdi "Anneee, duygulanma hemen" derdi. Nehir'im sağlıklı ve mutlu. "Biz nereye geldik" dediği evinde. Ablasına "Müzeye gidelim" ve "Memorial Park'a gidelim" diyor! Bir yandan da hep peşinde hem ablasının hem babasının. Yatağında uyuyor, ben yanındayken! Ara ara uyanıp, "Anneee evimize gidelim diyor", büyük yatakta yine birlikte yatarız beklentisiyle tahminim.
Alışma dönemindeyiz evcek.
Hoşgelmişiz.
FotoNot: Uçuştan bir gün önce: Annesi kızına kocaman bir öpücük kondurdu! Koca bir yılı harika geçirdi!!! Nursen Teyze'nin evinde Bilge ile. Ve sonuncu fotoğraf: Annesi kızını iki saat Nursen Teyze ve Bilge'ye bırakmış, doğumgünü hediyesi SPA'ya gitmişken, Nursen Teyze ile!!!!!!!!!
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
HOŞ GELDİNİZ ! HOŞ GELDİNİZ ! :)
ReplyDeleteŞÜKÜRLER OLSUN!!! HOŞ GELDİNİZ!!! ÇOK SEVİNÇLİYİZ!!!!
ReplyDeleteNihayet kavuştunuz...Evinize alışmanız çok kolay olacak eminim... Yerleşmeniz ne kadar kolay olur onu bilemiyorum... :)
Sevgilerimle
Yesim
Hosgittiniz. Saglikla gittiniz. Saklicakla kalin :)
ReplyDeleteOh! O kadar mutlu olduk ki tekrar bir araya gelmis olmaniza! Tum aileye sevgiler! Nehir hep saglikli ve mutlu! abla da, anne de baba da! Kalin saglicakla.
ReplyDeleteEn çok şimdi ağladım, sevinçten tabiki, Allah hiç ayırmasın, "Sevinç" asla bitmesin, artsın, taşsın... Sevgiler, Esra Gökbayrak
ReplyDeleteÇok şükür sağlıkla , mutlulukla , sevinç dolu HOŞGELDİNİZ yuvanıza , ailenize , sevdiklerinize. Bol şans , bol sağlık diliyorum NEHİR'e bundan sonraki günleri için. Sizin de yüreğinize sağlık yaptıklarınız için.
ReplyDeleteSevgiler,
Gamze Korkmaz
Bütün sevdiklerinizin gözü aydın..
ReplyDeleteTüm hayatınızın boyunca bi daha böyle bi deneyim yaşamamanız dileklerimle..
Hosgeldiniz!Aylin
ReplyDeleteBu habere çok ama çoooooooooooooooook sevindim....
ReplyDeleteNe mutlu sizeeeeeeee.....
Çok geçmiş olsunnnnnnnnn..
Sevgilerle...
Hoşgeldiniz..
ReplyDeleteGüzel günler sizi bekler ;)
Hoşgeldiniz!!!
ReplyDeleteHerşey gönlünüzce olsun, bir ömür ayrılmayın.
Bizi habersiz de bırakmayın lütfen.
Başka bir Nehir'in annesi.
ah ne güzel bir haber bu... herşey çook geçmişlerde kalsın... hoşgeldiniz :)
ReplyDeletehoşgelmişiniz.. çok sevindik yahu.. güzel sağlıklı günler sizinle olsun, hepimizin olsun!
ReplyDeletesevgiler
Cok sevindim sizler için. Sağlıcakla kalın. Bizi lutfen habersiz bırakmayın...
ReplyDeleteGözlerimde sevinç yaşlarıyla bin kez HOŞGELDİNİZ diyorum. Hep mutlu olmanızı, sağlıklı olmanızı diliyorum. Sevgilerimle...
ReplyDeleteHoşgeldiniz, ah biz ne kadar sevindik, ailenin diger üylerini düşünemiyorum bile, güzel günler bunlar ve hep böyle devam edecek...Nehir'i ve sizi kocaman kucakliyoruz...
ReplyDeleteSevgiler,
Berna
cok sukur. Hosgittiniz evinize...
ReplyDeleteCok sevindim, rahatca gitmissiniz, sevdiklerinize kavusmussunuz. Simdi biz kaldik okyanusun ote yaninda. Insallah Aralik' ta gorusmek uzere. Hepinizi cok opuyoruz, Gonca, Metehan & Nazli
ReplyDeleteHoşgeldiniz!!
ReplyDeleteNehirciğe ve sizlere çok uzun, sağlıklı ve mutlu bir ömür diliyorum. "Bu sefer niye duygulandın?" diye soruyor eşim. "Evlerine döndüler" diyorum. Gerçekten eve dönmeniz, sağlıkla dönmeniz çok çok güzel ve en önemlisi NEHİR SAĞLIKLI VE MUTLU!
Sevgiler
Aslı Akçalı Özkara
ne hoşmutluluk dolu bir yazı.çok sevindim,duygulandım.herşey göznlünüzce olsun.
ReplyDeleteand they lived happily ever after :)
ReplyDeleteH O Ş G E L D İ N İ Z ! ! !
ReplyDeleteNehir sağlıklı ve mutlu, tüm aile birlikte...
Zeynep artık Houston'dan bildirmiyor... ama İstanbul'dan bildirmeye devam lütfen :)
Tekrar hoşgeldiniz...
Funda
Zeynep'çiğim hoşgeldiniz :)) Çok geç öğrendim herşeyi, Uluç'tan, ama en güzel yerinde öğrenmişim, şimdi anlıyorum. Gözlerim doldu. Bir anda tarifsiz fırtınalar hissettim içimde. Çünkü benim kızım Nehir'den sadece 1 ay büyük... Seni ve cesur kızını görmek isterim. Sevgiler, öpücükler... Gülgün Yonat Amal
ReplyDeleteartık arkanıza hiç bakmayın
ReplyDeletehoşgeldin nehir evine
ailene tekrar hoşgeldin
hoşgeldiniz...
ReplyDeletenehirin tüm ailesiyle, sağlıklı ve mutlu olduğunu görmek o kadar güzel ki...
lütfen arasıra da olsa bizi gelişmelerden haberdar edin.
sevgiler...
berrak (nehirciğim ile aynı gün doğan zeynep'in annesi)
Gözümüz aydın,bugünü çook bekledik !!!!
ReplyDeleteZeynep hnm,
sizin gücünüz,cesaretiniz,inancınız,sabrınız ve nihayetindeki başarınız için seçtiğim kelimeler yetersiz kalıyor.Zoru başardınız...Nehir'in gözlerinde gittikçe parıldayan ışıltısını izledik fotolardan ..
Nehir'in en büyük şansı sizin gibi bir annesinin olması.
Bütün aileye sevgilerimi yolluyorum.
Yuvanıza HOŞGELDİNİZ...
Yasemin Balaban