Sunday, January 4, 2009

Paddle Boat

Bugün...telgraf gibi olacak. Çünkü, her zaman yazdığım saatin sonrasına kaldım...uykum önemli. 

Aslında yazdığınız her commenti okurken, cevap yazasım geliyor, tutuyorum kendimi...altından kalkamam diye. Nurgüncüm sen hep aynı şeyleri yaz lütfen, Hande bilgisayarından kopma, Sandra, çok hoşuma gitti analoji, Ece, nerelerden nasıl bir arkadaş bulmuşsun, teşekkürler...Şebnem'ciğim bir de senin için endişeleniyorum...duygusal olarak çok yakınsın yaşadıklarıma, bence mesafeli olmalısın...eyvah dedim, geçenlerde, Şebnem etkiyi yoğun yaşıyor, yaşamamalı...

Bu nottan sonra, günün yemeği...keçi peynirli ıspanak...bunu "raw" cular değil ben yaptım...Kızım yedi.

Günün hoş anısı: En sonunda önce trene bindik (Hermann Park), Leyla gittiğinden beri binmemiştik, Nehir birkaç gündür istiyordu, çok sıra vardı, geçiştiriyorduk...Ve sonra da gölette paddle boat a bindik...Nehir 15 dakika eğlendi, üzerinde life jacket, sonra...."çıkartıcam", "inicem" derken çığlıklarla geri döndük. Uykusu gelmişti (Huysuzluğundan demeye kıyamadım).

Öğleden sonra ise, kızımla (kızımla diyorsam, babayı azat etmişiz demek oluyor, o evde grading yaptı)...yeni playground a gittik...En sonunda yere yattı, ben önce çocuklar koşarken çarpacaklar diye endişelendim, sonra da şapkasını da çıkarınca, aldım kucağıma, arabaya bindik... Hala tam banyo yaptıramıyoruz, aşırı kirlenmesini istemiyorum. Zaten, öğleden sonra hava soğumuş, ben üşüyordum, ama Nehir için durmaya çalışıyordum. Dönüşte, Whole Foods dan tavuk alarak, akşam yemeği stresimi yokettim.

Ve Whole Foods dan dönerken, artık ne teliyse, tellerdeki kuşları görünce...Houston da acaip bir kuş durumu var...düşünmeden edemedim. Kuşlar filminde (Hitchcock), kargalar (mı ne kuşuysa) toplanırlardı ya teller üzerine...meğer gayet common bir işmiş. Yanyana ötüp duruyorlar. Hitchcock bizi boşuna korkutmuş, coğrafya farklılığından biz de "yutmuşuz" küçükken...sizi bilmem bende sıkı bir kuş fobisi oluşturmuştur keza bu film...

Commentlerinize teşekkür ediyorum....kendime geldim. Şu ev işini halletmek istiyorum, artık küçük, tek kat, temizliği kolay, Nehir düşecek endişesi içermeyen bir ev iyi gelecek. Gereksiz büyük evlerin aslında ne kadar küçük alanlarını kullanıyoruz...Bir keresinde Levent'te beyaz kanepeye sığışmışken dördümüz, gülmüştüm...bir kanepe sadece. Şimdi de Nehir'in bizi rahatlıkla bulabileceği, rahat dolaşabileceği, sesimizi duyurabileceğimiz bir yer çok iyi gelecek. 

Telgraf oldu mektup...




4 comments:

  1. Zeynepciğim,
    Sen bizler için endişelenme bence, hiç gerek yok. Kendi adıma olaylardan etkilenmek yapım olabilir ama bunun expresif dışavurumu bizati mesleğim, bilirsin. Bu meslekten edindiğim tecrübelerden biri de içeridekini dışavurunca insanın nasıl rahatladığı, olayı değiştiremese de, kendi duruşunu bu olay karşısında daha güçlendirebildiği. Bu sebeple yazarken bile akışa kapılmayı herkese hararetle tavsiye ederim.
    Saklı hisler, düşünceler en basit durumda bile kist yapar bünyede. Paylaşınca ama iyileşmeye başlar; yani en azından bu benim açımdan böyle. Ben dışa birşey vuramamışsam işte o zaman zarar görürürüm.
    Sizin yaşadıklarınızdan etkilenmemek mümkün değil. Bunca yaşadıklarının yanında bu blogu yazarak bize ne büyülük iyilik ettiğinin farkında mısın bilmiyorum. Fazla kaptırmamamızı istiyorsun ama ya hiç haber alamasaydık ne kötü hissederdik bir bilsen. İnsan arayıp rahatsız etmek de istemez, aramayıp uzak durmak da istemez. Ayrıca ne kadar içimizde hissetsek bile bizler olayın dışındakileriz, üstelik bu blogu Türkiyeden okuyanların halini birsin. Sabah doğal gaz zehirlenmesiyle başlayıp akşama zincirleme kaza ile yatağa uzanan ülkenin dehşet olaylardan dumura uğramış vatandaşlarıyız hepimiz. Amerikanın en iyi yanı hep bu olmuştur. En azından felaket haberleri dışarda kalır.
    Bu blogda yazdıklarınla biz de Nehire sana yakın durabiliyoruz.
    Bu bizim Nehire iletmeye çalıştığımız sevgi ve şifa açısından bizlere güç veriyor. Kısacası bizi dert etme, sen buradan yazmaya devam et ki biz de sizi paylaşıp iyi hissedebilelim.
    Evrenin bütün sağlık, şifa, sevgi ve güzellikleri üzerinize olsun. Hepinizi çok öpüyorum.

    ReplyDelete
  2. Zeynepcigim, gercekten de Sebnem cok guzel yazmis -zaten o ne yazsa guzel yazar:)-, sen bu blog sayesinde onca sikintili anlarinda bizi habersizlikten kurtardin. Ben kendi adima, telefon katiyyen edemiyorum, ya uyuyorsaniz, ya keyif yapiyorsaniz vs vs. diye dusunmekten.

    Evet, tedavide yeni bir seyler olacak galiba degil mi, bu ilik toplama vb. ile. Nasil su ana kadarki durum il ilgili olarak doktorlarin yaptigi ozel bir yorum var mi? -pek yapmazlar ama, en azindan belki siz bir seyler sezmissinizdir-.

    Okuldan bir haberler cikti mi? Su gorevlendirme isleri ile ilgili, tasimam gereken evrak-i tefrikalar varsa, tez elden haber ediniz, isleri hizlandirmis olurum ve belki biraz isinize yaramis olurum. Biliyorsun, hic oyle raw food tarifi de veremiyorum, kendimi iyice aciz hissediyorum bazen.

    Neyse, parklarda guzel guzel gezmenize cok seviniyorum, Nehircigimin, ablasi yakinda somestrde gelince daha da cok gidersiniz birlikte. Ev arama isinden ablama da bahsetseydiniz, belki size yardim edebilirler.
    Baksana zaman nasil da gecip gidiyor, birde bakacaksin ki donme zamani gelmis bile. Nerde kalacagiz derken, simdi ikinci eviinizi aramaya basladiniz bile.

    Ben de trenimi buyuk bir seremoni ile kaldirdim, Leyla'yi cagiramadim ama onu da ilk is en kisa zamanda yapilacaklar arasina aldim. Onunla birlikte kuracagim,cunku O olaylarin akisini kendi belirlemekten hoslanan bir cocuk. Daha cok hosuna gidecektir boylesi eminim. Ama agacimin, sadece suslerini toplayacagim, isiklarini Nehircigim gelinceye kadar her gece yakacagim.

    Biraz daginik oldu ama, isteyim ve aksam yazamayabilecegim. Hepinizi cok cok operim.

    ReplyDelete
  3. Canım Zeynep'ciğim,aslında Her gün bloguna girip okuyorum ama her seferinde yazamıyorum..Senden düzenli haber alabilmek müthiş.Yazdıklarından, sesinin tonunu, yüz ifadeni, iç dünyanı hayal edip bir resim oluşturuyorum,ve bir an sanki yüz yüzeymişiz, karşılıklı sohbet ediyormuşuz duygusunu yaşıyorum. Bu arada şimdiye dek tanışmamış olduğum ama sıcacık, içten mesajlarıyla desteklerini, sevgilerini, iyi dileklerini yollayan arkadaşların da günümün olmazsa olmazları oldu, mutlaka kim ne yazmış okuyorum, senin dostların , benim de dostlarım oluyor.
    Yazdıklarından tüm bu zorlu, olağandışı deneyimlere rağmen Nehir'le yapmayı becerdiğiniz parka gitmeler, sincaplara yemiş vermeler, şarkı söylemelerin,oyunlar oynamaların, kısaca yaşına has, gündelik, doğal ama bir o kadar da sihirli anları yakalayabilmenizin ne müthiş olduğunu ve Nehir için,tabi ki senin için de,ne denli önemli olduğunu düşünüyorum. Benzer bir şekilde Leyla'nın da tüm özlem duygularınıza rağmen kendi günlük, çocuksu meşguliyetlerine,okuluna, arkadaşlarına ,hastalıktan, kaygıdan nispeten daha uzak bir şekilde devam edebilmesinin,kendine ait bir alanı koruyabilmesinin belki de aranızdaki( ki zaten gidip gelmeler, tefonlaşmalarla en aza indirgediğiniz)mesafe sayesinde daha mümkün olduğu da aklıma geliyor.Onun çocuksu dünyasını,kahkahalarını, eğlencelerini suçluluk duymadan deneyimlediği bir alanın korunmasını belki de kolaylaştırıyor.(Sakın birbirinize olan özleminizi ,ihtiyacınızı hafife alıyorum ya da bu duyarlılığı yanıbaşındayken gösteremeyeceğinizi düşündüğümü sanma!)Hatun bir Amerika, bir Londra ,bir Ankara gezip duruyor.Bakalım sömestirde neler yapacaksınız beraber.
    Zeynep'ciğim bu aralar " Life is Beautiful" filmi aklıma geliyor, adamın korku, hatta dehşet içinde yaşadıkları konsantrasyon kampını, oğluna nasıl da bambaşka bir dünya olarak sunabildiği...Kimileri filmi tarihsel gerçekleri hafife almakla, alay etmekle eleştirdi.Babanın verdiği müthiş savaşı, enerjiyi,özveriyi,komik bir "denial" olarak tanımladılar.Bunun bir babanın oğlunun,olağandışı koşullarda varlığını, akıl sağlığını koruyabilmesi, hayatta kalabilmesi için girdiği bir mücadele olduğunu,yaratılan içsel dünyanın bazen dış dünyanın, dış gerçekliğin şiddetine, delirmeye karşı bir ölüm kalım savaşı, bir zırh, bir kalkan olduğunu unuttular.Herif de öyle güzel beceriyordu ki, herkesin harcı değil,dış gerçekliği bu denli değiştirip yine gerçeği kaybetmemeyi becermek,psikotik olmadan...Ama diyeceğim şu , bazen aileler, zor günlerinde çocuklarının nasıl olup da eğlenebildiğini sorarlar, hatta seslerine çocuklarını hafif eleştiren, duyarsızlıkla suçlayan bir ton da eklenir,sanki çocukları onlara ihanet ediyor,tüm ızdırabı onlar düzeyinde çekmeli, her şeyi ertelemeli, çocuk olduğunu bile unutmalı gibi...
    Ama onlar çocuk ve hayatımızda olup bitenlere gerçekçi bir şekilde dahil olurken, diğer taraftan da kendilerine ait "normal-sıradan dünyalarının keyfini çıkarmaya hakları olduğunu,bundan da suçluluk duymalarına gerek olmadığını
    duyabilmek isterler.Aslında biz yetişkinlerden de pek farkları yok; en olmadık yerde gülmemiz gelir, gülerken gözlerimiz şişinceye kadar ağlamamız, üzüntüden deliye döndüğümüz bir anda ise bizi kahkaya boğan birşey oluverir. Her şeyi her an hissetmeye hakkımız var çünkü biz insanız.
    Canım arkadaşım, bu kadına da ne oldu neler saçmalıyor diyebilirsin ama ben senin aklına güveniyorum, işine yarayan kısmını al gerisini unut gitsin, sadece çok sık karşılaştığım ve son derece anlaşılır bulduğum deneyimler geldi aklıma , paylaşmak istedim.:)) nergis

    ReplyDelete
  4. Zeynep'cim sana nasil tesekkur etsem azdir. Su Hitchcock-Kuslar korkusundan beni kurtardigin icin. Senelerdir nerede 3-5 kusu bir arada gorsem aklima gelir ve urperirim. Cok sukur tellere konmus kuslarin normal oldugunu ogrenmek nasip oldu!!!!

    Nehir'cigimin park sefalarini dinlemek cok hosuma gidiyor ama arada bir annesinin "salincakta sallandim bugun, ne kadar ozlemisim" falan diye cumleler kurabilecegini dusunuyorum. Kendin de Nehir'le cocuk olsana biraz!!!!!

    Su raw food isini ilerlettiginde favourite recipe'lerini bir kitap bile yapabilirsin, mutlaka yaz olculerini. Benim gibi mutfak konusunda kesinlikle yaratici olamayan ama tariflerle yeni seyler yapmaya bayilanlar kesinlikle cok iyi musterin olur.

    Arastirmalarim oldukca basarili gidiyor. Sanirim haftasonu size detayli bir mail yazacagim. Ayrica Skype'dan da anlatacagim.

    Hepinizi opuyorum. Nehir'e kocaman saril benim icin!!!!!!

    ReplyDelete