Thursday, January 22, 2009

Out!!!

Bu sabah çıktık.

Nehir sabah 4teki vital kontrolünde uyanıp, sonra da 6'ya kadar değişik aktivitelerde bulununca...sabah 9 gibi uyandık. Çıktığımızda, saat 10.30'a geliyordu...babayı eve bırakıp, biz parka gittik. Hava 25-26 derece idi, celcius. Evet, çok güzel bir bahar havasıydı. Çam kokusunu içimize çektik. Nehir "şişka"ları gördü. Sasha Teyzesinin diliyle öğrenmiş olduğu, kozalak yani.

Bir saat sonra, Nehir artık kucak ister olmuştu, bense eve gidip, uyumak için sabırsızlanmıştım.

Geldik, uyuduk. Uyuduk. Derken uyumuşuz.

İnefficiency her yerde olabiliyor. İmiş.

Uyandık.

Saat akşamüzeri dört olmuş...hepimiz acıkmış idik. Hava kararmadan, evde kalmaktansa, yeni bir restoran'a gittik. Açık havada "healthy food" yedik. Değişiklik oldu. Balık, portabello mushroom, humus...Şimdi düşünüyorum da, yavaş yavaş yeme stilimizi değiştireceğiz. Yani bu olacak.

Sonra da mobilya aldık. Evet, craiglist taramamız sonucu, iyi bir fiyata, sofa, chair, tv, dvd, tv-stand, mattress, study table, iki sandalye (diyorlar ama IKEA nın katlanır, mutfak masası)...aldık. Hepsi İKEA, mattress değil, daha iyi bir mattress. 6 ay kulanmışlar. Los Angeles'a taşınan bir Hintli aile. Evlerine gidip, eşyayı gördük, temiz görünüyordu, parayı verdik, eşyayı orada bırakıp geldik. Bakalım "trust" işleyecek mi.

Şimdi iş, u-haul, geçici bir taşıma alanı, garaja koymayı düşünüyoruz. İki kez taşıma işi olacak ama yeni alıp, satmakla uğraşmaktan daha iyi. Bana taşıma işi düşmez diye umuyorum, böyle zamanlarda evin erkeği pozisyonunda olmadığıma seviniyorum. Bey halledecek.

Yarını daha uzun bir park günü geçirmeyi istiyorum.

Nehir'in keyfi yerinde. Yere düşme oyunu oynuyor. Canımın içi düşüyor biraz çok. Anlaşılan pratiğini arttırıyor. Yani pratik eksiği yok ama düşme ve yarattığı hisle başa çıkmak istiyor.

Bugünün en güzel yanı Nehir'in altı gündür süren, seruma bağlı dolaşmaktan kurtulması oldu. Dün Mahmut da ben de "artık şundan kurtulsa" diyorduk.

Sahi, Sasha Hanım evine dönüyor, kocası kötüleşmiş. Benim, Leyla'nın ve Nehir'in yaşamında çok önemli oldu. Bir anda, Nergisçiğim sayesinde, gelivermiş, sonra da evin direği omuştu. Umarım, yine dönebilir. Ama ben ne zaman gitse, hakkımı helal edip, vedalaşıyorum, döner veya dönmez diye. Şimdi de buradan veda etmiş olayım. Uşacıklara çok iyi baktığı için. Telefonda bana, "Aman Zeynep Hanım, yemek yedirin uşacığa" diyordu hep. Yediriyoruz, hatta odaklandığımız tek şey.

Tamam gayet iyi olan moodum, Kirk'ün John Coltrane cdsi beni mellow yaptı. Ne zaman böyle yumuşak bir caz dinlesem, aklıma, Beyoğlu, İstanbul'un güzel bir yaz gecesi aklıma geliyor, "normal"im, daha doğrusu normalimin sakin anları aklıma geliyor, özlüyorum.

Olacak.

Her şey güzel olacak. Aslında her şey olacağına varacak. Tevekkül böyle bir şey sanırım. Bırakalım hayat nasıl akacaksa aksın...Anlam vereceksek, bu deneyimin bize "wisdom" getirmesini umalım. Nehir'e gelecekteki hayatında, "laid back" bir kişilik kazandırmasını, "adaptable" bir yetişkin olmasını umalım. Tıpkı ablası gibi.

Nehir sağlıklı ve mutlu. Annesi ve babası huzurlu. Ablasını bekliyoruz...neşemizi. Cıvıltımızı.

1 comment:

  1. Bak hava guzel, siz acik havadasiniz. Lojistik sorun kalmadi. Cok guzel soyledin "laid back" bir hayatimiz olsun, hepimizin... En cok da Nehir'in, Leyla'nin... Ama onlarin "laid back" olabilmesi icin anne ve babasinin oyle olmasi lazim. Cocuk ne gorurse onu yapiyor.... Sanirim en iyi Leyla size ogretecek "laid back" nasil olunur!!!! Kokla benim icin kizlarini....

    ReplyDelete