Tuesday, January 6, 2009

Koltuk Sefası

Sabah 7de hastanenin 8. katındaydık. Hemen "blood drawal" yaptılar. Bir buçuk saat sonra, ben tam Mahmut'a "Niye gecikti, çıkması lazımdı sonuçlar derken"...Haber geldi..."Her counts look great, we'll go ahead and do the harvesting today", diye. Ben sevindim, hem iğne işi biteceği için, hem de sabahın o saatinde başka bir gün gelmeyeceğimiz için. Aşağıya inin, "Visual İmaging" bölümünde, ikinci bir kateter takacaklar, 9 gibi, bu iş için dediler. İndik.

Bekleme salonunda teenager bir çocuk, kokular saça saça pancake yediği için, Nehir "acıktım, kahvaltı, peynir" demeye (sesini gitgide yükselterek tabi) başlayınca, acil, Babanın bilgisayarına Barney koyup...en tipik hastane distraction'ina (hastaene içerisinde her yerde, TV, VCR, DVD var) başvurduk. İşe yaradı!

Sonra, bizi içeri çağırdılar, işlemi anlattılar, "groin" bölgesine bir kateter takacaklarını, uyutarak, işlemden sonra çıkarılacağını (üst kattaki hemşirelerce)...İyi...Ve fakat, toplama işlemi sırasında, bizim düşüdüğümüzün aksine uyanık olacağını söylediler. Biz "nassı yani" dedik...Nehir'in üç, dört saat kıpırdamadan durmayacağını söyledik...Hep yapıyoruz dediler, biz de "iyi, siz uğraşırsınız" dedik.

Derken, erkek hemşiremiz geri geldi, "Hemoglobini çok düşük (7,4....11,12 olması gerekirken), blood transfusion gerekebilir, doktorlarla konuşacağım" dedi...ve gitti...ve bir saat geçti! Aslında buraya geliş nedenlerimizden biri de bu...o, ona, o, ona...en az üç kişi karar veriyor...yavaşlık oluyor bazen, ama içimiz rahat oluyor.

Gerçi, ben önce aklımdan, sonra da Mahmut'a, "Blood countları, yukarıda gördüklerine göre, neden öngörmediler" diye sordum. Bir de şöyle bir durum var. Katlar (yani bölümler arası) arası, birbirlerinin işlerine karışmıyorlar, herkesin farklı bakış açısı olabiliyor...

Neyse, sonunda OK...dediler...ben de "neyseki" dedim...çünkü, Nehir omzumda uyumaya başlamıştı, açtı, bir sonraki güne kalabilirdik...vs,vs...bir yandan da, "inşallah, risk almıyorlardır" diyordum. 

Sevgili kızımı hemen uyutacaklarını sandılar ama yanıldılar, Nehir'cim, beni bırakıp da yatağa, uyur hale bir türlü gelmedi...dört beş dozdan sonra, sonunda beni bıraktı. Erkek hemşire de "I am happy when they fight us, more worried, when they don't" dedi...Tam benim de düşündüğüm gibi.

Bizi bekleme odasından çağrıdıklarında, uyanmış, ağlıyordu bile. Şimdi komik bölüm. Kateter takıldıktan sonra, 8. kata geri çıkacaktık. Recovery Room'daki hemşirenin acemiliği, muhtemelen, "Yolu biliyor musunuz, çıkabilirsiniz" dedi, biz de Nehir'i alıp, asansörle çıkıverdik.

Sekreter, "ne için geldiniz", diye sorup cevabını alınca, içeriye telefon etti, birkaç cümle sonra, "The kid is right here, in the lobby" dedi.
Biraz sonra gelen hemşire, "Sizi aşağıdan nasıl bıraktılar" diye şaşkınlıkla içeriye geri döndü. Hani hep, kapıdan kapıya teslim var ya...

Anlaşılan, saat tam 11.35 iken yukarı çıkınca biz, hepsini öğle tatiline çıkmadan önce yakalamışız, onlar yemekten sonra bekliyorlarmış, önceki bir saatlik gecikme nedeniyle...ve çocukların kendilerine gelmeleri zaman alıyormuş...

Oysa biz aşağıda, biraz acele etmiştik, Nehir'in uyku hali sürerken başlasınlar diye! Türk aklı ile henüz tanışmamış olan hemşireler bugün tanıştılar. Ama çok da iyi oldu, bir oturumda bitti. 

Veeee...Nehir, literally, sat down on a reclining chair for 3 and half hours, straight! İki saatin sonunda hemşireye "çak"tı, ayağını batteniyenin altına saklayıp, hemşireye oyunlar yaptı...

Hmmm, benim kucağımda olmak kaydıyla. 

Yani sabah yedide başlayan günümüz, akşam 5'te bitti. Ana-kız koltuk sefası yaptık. Baba bize baktı, yemek getirdi, düşen emzikleri yıkadı...

Çıkışta, ben sersemlemiştim, Nehir'in ruh halini bilemedim...Hiç değilse biraz oksijen alsın diye, Hermann Park'ta, Nehir arabasında, yürüyüş yaptık. Bir an, ben de, Nehir için iyi birşeyler yapabildiğimiz için, bugün de onu sevdiği bir ortama soktuğumuz için, mutlu oldum, Mahmut'a sarıldım. Nehir, gölde öten kazları taklit etti, derken, "beaver"ı seyrettik, kıyıya çıkarken...öredekleri gördük, sabahki yağmurdan arta kalan nefis toprak ve çam kokusunu , içimize çektik. Yazması bile çok hoşuma gitti. 

Yatarken artık üç satırını bildiği..."I av yu, yu lav me, hepi famili"...şarkısını söylüyordu. Yarın sabah bugünkü kateteri çıkaracaklar, bir çığlıkla biter inşallah.

2 comments:

  1. Canım ne güzel haberler,harvesting'in de yapılabilmiş olmasına iyi çıkan blood test sonuçlarına da çok sevindim. Ayrıca lütfen Nehirciğime iletir misiniz onunla gurur duyuyorum, ne sabır ne müthiş bir irade 2.5 saat oturmak, aferin ona. hemşirelerin, doktorların tüm bunları onu turp gibi yapmak, iyileştirmek için yaptıklarını anlamış da işbirliğine girmiş gibi şekercik. Bu arada seni ve Mahmut'u da tebrik ediyorum kızınızı, birbirinizi ne güzel destekliyorsunuz.canım parktaki, doğadaki güzellikleri içine çekmeye devam,için enerji, umut,mutluluk dolsun, çimenlerde piknik yapacağınız, hep birlikte yapacağımız, gülüşüp,eğleneceğimiz günler yakında bunu biliyorum.:)) nergis

    ReplyDelete
  2. Harikasiniz Bayazit Ailesi; gercekten harika (tu tu nazar degmesin; boncugumuz da var neyseki - hem de cok guzelinden) Nergis'cigim de demis, super valla, tantrum mantrum derken bak gerekince nasil da durmus bitanem; koskocaman bir aferin ona ... bak bir asama daha geride kaldi; ha gayret canim arkadasim, 12 Mart'a kadar kutlanacak sebepler gittikce artiyor ...

    Zeynepcim dun dusunuyordum da ne cok insani bir semsiye altina topladin farkinda misin ? Birbirini tanimayan, taniyan ama ayni umitler icinde bir olmus ne cok seveniniz var, hepsinden size yonlenmis o pozitif enerji insallah Nehir'cige cok cok iyi geliyordur ... inan senin yazdiklarin kadar bu degerli insanlarin commentlerini de okumak icimdeki "basaracaklar, bunun da ustesinden gelecekler" hislerini saglamlastiriyor ...

    Cocukla cocuk olmaya biraz daha yaklasmak istersen sana kucuk bir oneri; hastanede var mi bilmiyorum ama Nehir'in icinde oldugu yas grubunu en cok gulduren; o kocaman gozlerinin icini gulumseten en guzel eglencelerden biri kukla seyretmek ... bir alisverisinizde 3-4 tane edinip eger bulabilirseniz bir kukla tiyatrosunun; kolay degilse yanyana konmus iki sandalyenin arkasina kendinizi saklayin ve baslayin dokturmeye ... normalde dinlemeyecekleri bir dolu seyi kuklalar soyleyince agizlari acik dinliyorlar, bu isten cok anlamda karli cikabilirsiniz (hem eglence, hem egitim) Ege bir senedir falan bayiliyor ve bizi sasirtacak kadar dikkatli dinliyor ve seyrediyor ... Biz evde sandalyelerin arkasina saklanip sanat yapmaya calisirken Babamlar bir kukla tiyatrosu yapmislar; cocuklugumuzun bu gune kadar saklanmis kuklalarini temizleyip, hayata dondurup gonderdiler noel hediyesi olarak; inanilmaz bir sevinc yarattilar evde, gorsen ... bir de cantana bir cocuk makasi ve birkac A4 kagit atip bir baska bekleme seansinizi Nehir icin eglenceye donusturebilirsin ...katlanmis kagitlari degisik kenar ve koselerinden kesip acsin diye ona verebilirsin; cikacak surpriz sekiller onu sevindirecek goreceksin ... ben artik boya kalemlerinin yanina mutlaka bir de makas atiyorum saga sola giderken; kendi de kesmeye basladi ve bayiliyor bunu basardigi icin ...tabii ki bunlar parklardaki keyifli saatlerin yerini tutmaz ama kapali alanda eglence gerekirse bir cozum olabilir ...

    Canim, sizi binlerce opuyorum, haftasonu bir seyahate gidiyoruz, donuste hala yola cikmamis olursa Leyla'yi ve anneni alip bize kaciracagim biraz ... Abla sehir sehir gezerken noel kurabiyeleri yapma donemini kacirdik ama gundeme uygun birseyler buluruz mutlaka ...
    Sevgiler, Bilge

    ReplyDelete