Wednesday, January 28, 2009

Kelebek Müzesi

Tamam önce şunu içimden atayım, bloglara bakarken, elimde değil...birkaç kez başaramamış çocukların anne babalarının son yazdıklarına baktım. Aslında hem ağlıyorum okurken, hem de güçlerine, kabullenişlerine hayran oluyorum. Dün gece, bir anneyi okudum. Ağladım. Ama bir yandan da o kadar güzel anlatmış, ve belki de daha önemlisi kızı acı çekmemiş.

Buna comment yazmayın. Bunu yapmam gerekiyordu. Okuma diyeceksiniz, ama zaten kazara oluyor, biraz korkuyla okuyorum, okuyacaklarımdan korkarak, sonra o gücü hissedince, ve tevekkülü, rahatlıyorum.

Kendimce caseleri karşılaştırmaya çalışıyorum, kızlara bakıyorum, başlangıç yaşlarına, progresse, aldıkları tedaviye, kaç yıl sürdüğüne, ne zaman relapse olduğuna, nasıl anlaşıldığına. Bana bir şey kazandırıyor mu, bilmem, sanıyorum bilinmez içinde bilmeye çalışıyorum.

Sonuçta Nehir sağlıklı ve mutlu. Nehir iyi başladı. Allah tüm çocuklara şifa versin.

Bu arada bir site var, Kicking Neuroblastoma's Butt, diye, bir granddad yazmış...sadece başlığı yeter.

Salı günü, social worker ımızla konuşurken, üç haftada bir NB ailelerinin biraraya gelip, support group, çalışması yapacaklarını söyledi, katılmak isteyip istemediğimizi sordu. Bilemedim. Bloglara bakıyorum. Bir yandan bilgi alışverişi ve paylaşma için iyi olabilir ama çok mu gelir.

Ronald McDonald House lar ile ilgili biri not düşmüştü, her gittiğinizde eksilen birileri olması zor oluyor diye.

Ne bileyim.

...

Sabah kalktık, ben camdan şöyle bir baktım, arabaya. Derken bir daha baktım. Eşyayı garaja koyunca arabayı öne, dışarı parketmiştik. Neyse iyi haber, araba yerinde duruyordu, kötü haber, sol arka camı patlatmışlardı. Aklıma arabada bırakmış olduğum hırkalar geldi. Ve torpidodaki GPS. Leyla'nın Lacoste (babaannesi almış) hırkasını almışlar. GPS duruyordu. Şimdi yazarken sanırım benim de hırkam gitmiş. Nehir'inki (ince, penye) duruyordu.

Anlaşılır mı değil. Neyseki, Tekin ve Ilgın gayet sakin, önemli değil dediler ve bizi (Mahmut'u) böyle işlere yardım edebilecek bir Türk'e yönlendirdiler. Annemler sayesinde, sabahki program bozulmadı. Hava soğuk olduğu için, Butterfly Museum'a gittik. Bir böcek katı vardı, öğretici. Yani Nehir'deki korku haznesini arttırmayayım diye, çok tepki vermedim. Cockroach evi, akrepler, tarantula, yaprak böceği (Leyla'nın bir kitabında vardı, bizi "yiyorlar" sanmıştım)...gibi sevimli sevimsiz her türlü haşere vardı. Ayda'cım yılan yoktu, çünkü yılan haşere değil. Neyse bir camekan evde ise, kelebekler vardı, Rain Forest atmosferi içinde. Kenarda bal kaseleri, kelebekler uçuşup duruyordu. Kapıda uyardılar zaten, kovalamak yok, ve bastığınız yere dikkat edin....ooops, türünün tek örneği ayakkabımın altında durumu yaşanmasın diye. Kapıda stroller ı içeri sokmayın dediler. Ben eyvah, nassı yani, hem kovalamasın diyorsunuz, hem de çocukları bırakıyorsunuz demedim. Yalnız, önce böcek katına gidince, insanın kelebeğe bakışında da değişim oluyor, Leyla da Nehir de uzaktan bakmakla yetindiler. Hatta Leyla üzerine konacak gibi olduğunda, "Ayy" falan diyordu.

Neyse bu öğrenme turundan sonra, Nehir uzun süredir ilk kez, doğru düzgün bir öğle uykusu uyudu. Evinde, yatağında. Öğleden sonra ise parka gittik, dedeyle Mahmut arabayı tamirden almaya gittiler.

Bugün hava güneşli ama soğuktu. Yani, polarla üşüdüm. Nehir çok hareketli değildi. Oturup, badem, elma yemeyi tercih etti, çocukları izleyerek. Leyla kendine arkadaş buldu. Ben de oynadım onunla. "Yakalamaca". Ha haa, yakalayamadı.

Eve döndüğümüzde, annem sulu köfte yaptı. Nehir'cim hasret kalmış, koca bir tabak yedi, ama "köfte" "köfte" diyerek. Yarın, adzuki bean ile normale döneceğiz. Bana evde "momy", "momy" diye gelmesi çok komikti. Akşam da "annee, geeel, uyu" diye yatağa çağırması. Leyla'ya, "Leylacııım "diye seslenmesi, bildiği şarkıları söylemesi...

Yarın değerler iyi çıkar umarım.

5 comments:

  1. Zeynep'ciğim

    Neyse Houston saatine döndüm ve ilk comment olma ayrıcalığını aldım gene!

    Comment yazmayın demişsin ama dayanamadım; senin diğer ailelerin hikayelerini okuman (faydası var veya yok) bence çok normal, ben bile dayanamayıp bir tanesini (2002 başlangıçlı bir blogdu) tüm gece ve sabah okudum, aslında okumak istemiyorsun ama dediğin gibi engel de olamıyorsun. Seni anlayabiliyorum demek istiyorum aslında...

    Gelelim Böcek olayına, böceklere hürmetim sonsuzdur! Kendilerinden hiç hazetmesem de "haşare kontrol- iss" satışı sayesinde teknemizi aldığımızdan bu böcek olayının ben de apayrı bir yeri vardır bildiğin gibi. Neyse ki Murat marin sektörüne geçtiğinden beri eve iş getirdiğinde iğrenecek birşey olmuyor artık. ISS zamanı eve bir sürü "böcek öldürme sanatı" ile ilgili kitap getiriyordu sonra onları aylarca masanın üstünde bırakıp asla okumayıp (teknik yetenekten çok kavramsal yeteneğe gerek olduğunu iddia ederek) benim bu acaip dökümanları bir tür meslek hastalığı olduğunu inandığım bir merakla okumam, böcekleri daha da yakından tanımama sebep oldu! Birgün biri sorarsa karıncalarının aşk, iş vb tüm hayat detaylarını anlatabilirim...

    Arabanın camının kırıldığını okuyunca inanamadım, ben bu tür şeylerin sadece benim oturduğum mahalleye has bir durum olduğunu sanıyordum. Hadi içinde değerli birşey görse kırsa anlayacağım da hırkaları ne yapacak acaba!Bak bunu yazınca hatırladım, birgün Jülide'nin arabasını soymuşlardı içinde sadece kot ceketi vardı, onu almışlardı. Jülide kot ceketine arabasından daha çok üzülmüştü, hani araba gitmiş kot ceket kalmış olsa daha az üzülecekti bence. Gene batıl bir yorum yapacağım ama bu da sizin nazarınız olsun (bu kadar batıl olduğumu ben de bilmiyordum)

    Konudan konuya atlama ve yazma uzunluğumun bir sebebi var şekerim, sınav sorularını hazırlamaya çalışıyorum ama 3 saatte 1 soru gibi hızım olduğunu düşünürsen sabah 11 deki sınava ancak yetişirim. Bu yüzden genel bir saçlama halimi mazur gör lütfen. Aslında sen bana yılan göndermesini yapmasaydın uslu uslu okuyacaktım sadece. Bu arada içimde kalmasın, şu raw food cafe işi hiç fena fikir değil bence de, biliyorsun gizli gizli hep garsonluk yapmak istemişimdir, hem de emekliliğime az kaldı, ilk personelin olmaya adayım yani. Yalnız tek şartım, cafede benim de yiyebileceğim raw veya pişmiş farketmez çukulatalı birşey olsun...

    Yarın değerler iyi çıkacak inşallah ve 4'ünde de herşey yolunda gidecek, buna hem inanıyorum hem de tüm kalbimle diliyorum (sadece ben değil, hepimiz diliyoruz biliyorsun), senin kızlarınla neşeli haberlerini okudukça biz de neşeleniyoruz, daha da güzel haberler duyacağız inşallah. Çok çok sevgiler arkadaşım

    ayda

    ReplyDelete
  2. merhaba,
    beni tanımıyorsunuz, ben de sizi, yani şahsen... ama hikayenizi başından sayılacak kadar öncesinden biliyorum ve inanın her gün dua ediyorum. Minik nehirin resmini ilk kez REF'den bana ulaşan bir mesajla gördüm. çok güzel, çok tatlı. Allah yardımcınız olsun. şans sizinle olsun. ülkem genç yaman

    ReplyDelete
  3. Teşekkürler Ülkem, şans çok doğru bir kelime...

    ReplyDelete
  4. Canim Zeynepcim, Su siralar Grace and Grit diye bir kitaba takildim. Bir kanser biyografisi. Yazdiklarini okuduktan sonra alinti yapmadan edemeyecegim. Kadin kanser oldugunu ogrenince geceleri kanser hakkinda okumaya basliyor... 'The reading soothes me. This night information was the best kind of therapy. I was to find this was always true for me in the future. The more I knew the more secure I felt, even if the news was bad. Ignorance frightens me; knowledge soothes me. The worst part is not knowing...definitely the worst part is not knowing.' Guclu bir kitap. Surekli hah surasi Zeynep'e gore durumundayim. Isaretliyorum. Bir sekilde yollayacagim.
    40'a kucagimda Ida, agzim kulaklarimda girdim. Idasiz 40 zor olacakmis. Kirisikliklarimi da, selulitlerimi de madalya gibi tasiyorum artik :)
    Hepinizi kucakliyorum, Frd

    ReplyDelete
  5. Merhaba,

    Sizin kadro tamam, gezin dolasin bakalim Kelebek muzesi, bocekler falan biz hala ev yerlestiriyoruz :( Bitmek bilmedi malesef. Sanirim yarin son halini alacak evimiz. Gelecek hafta "ev" ve "eksik" laflarini kullananlari cezalandirmayi planliyorum.

    Cok fazla birsey yazmayacagim bugun...

    Kendini rahatlatan sey ne ise yap Zeynep'cim. Ister oku, ister support group'a katil, nasil istersen... Gelecekte olabilecekleri bilmek insani cok rahatlatir ama sakin bu Nehir'de ne zaman olacak diye beklemeye baslama. Her case farkli, her case kendi basina... Aklindan hic cikarma, Nehir bu ise cok iyi basladi ve ustesinden gelecek!!!

    Hepinizi cok seviyorum...

    ReplyDelete