Tuesday, March 22, 2011

Bisiklet: Yine

Aslında dünyada olup bitenden kopuk bir blog kaldı burası. Yani etrafa bakınca, ne oluyor böyle diye düşünüyorum. Sonra, burada, bu küçük kasabada, biraz uzakta olmak, iyi hissettiriyor. Bir çeşit kaçış. Ama bir yandan da, zaten bıraksın bizi hayat biraz, kendimize bakalım.

Bir de yazılı bir kural olmuştu, Şebnem'cim yazınca vakti zamanında, burası Nehir'i yeri olarak kalsın diye. Evet, şimdi de öyle. Burası benim Nehir köşem, anne köşem. Nehir'in anısının yaşadığı yer.

Artık hava durumu yazmayayım ama. Havadan sudana döndü. Zaten, hava ısınıyor, ısınıyor, pat yine soğuyor. Takibi zor. İşte Ithaca havası da böyle. Değişken. Ruhumu yansıtıyor.

Ama pazar günü aylardan sonra, Leyla ile bisiklete bindik! "Özlemişim anne!!" diyordu. Yeni bisiklet parkurumuz, Cass Park. Seda ile yürüyüşler yapmıştık ilk geldiğimizde, gölün kenarında. Sonra ama gitmemiştik çok. Evin etrafı yetmişti. Şimdi ise, yeni evin bol yokuşlu, ve dik yokuşlu cenabında bisiklete binmeye çalışmadım bile. Yani egzersiz yapma isteğimin bir sınırı var. O da yokuş. Vitessiz ve kondisyonsuz... gerek yok.

Gölün etrafında tur attıktan sonra, bir de güzel piknik yaptık, anne-kız.

Bu sabah, yine aylar aylar sonra, bir avukatla görüştük. Görüşmeyi yazmayacağım ama karşımıza anlayışlı, iyi niyetli biri daha çıktı. Zaten bazı günler iyi başlar ya. Erken saatte olunca randevumuz, Starbucks'a girdik. Sabah 8.00. Aaa, Carole karşımızda. Arabasını servise bırakmış, zaman geçirmek için girmiş. Kahvemizi aldık ki, baktım bu kez Christine, küçük kızı ve kocasıyla. Onu da aramak istiyordum bu aralar. Nehir'in doğumgününden sonraki halim geçsin diye bekliyordum. Biraz gülerek, kısa hal hatır sohbetiyle başladı günümüz.

E, sonrasında, Leslie'nin "Bence bir görüşün" diyerek, tavsiye ettiği avukat da, iyi bir insan çıktı. Zaten kriterim basitleşti iyice. Anlayışlı, sevecen, profesyonel ama hala insan biri olsun istiyordum. Öyle biri. Ayırdığı zaman için bizden para almadı. Esasen de zaten, zamana bırakın dedi. İyi, dedik. Zaten, geçen hafta, ve görüşme öncesindeki halimden gördüm ki, ben de artık Mahmut gibi, ne avukat ne doktor, ne de hastane görmek, duymak, konuşmak istemiyorum.

Nehir'im, Nehir'im, Nehir'im.


6 comments:

  1. Burası Nehir'in varlığına işaret..Unutulmadığına , unutulmayacağına... O ise siz mutlu oldukça mutlu...Karşınıza iyi insanların çıkması bile bir işaret...Zamana bırakın demesi bile büyük incelik...Zaman herşeyin ilacı lafını sevmiyorum...Afyonu belki ama ilacı değil. Acıyı yok sayarak değil , varlığını kabul edip onunla yaşamayı öğrenmeye gayret etmeli belki...Hep yanınızda hep sizinle.Bizimse hep aklımızda , yüreğimizde , dualarımızda...

    ReplyDelete
  2. Nehir'i ben bile hiç unutmayacağım, seni Zeynep hiç unutmayacağım. Bence hepinizde "azmin kitaplarda yazmayan hali" ni gösterdiniz bize.
    Sizleri çok seviyorum.

    ReplyDelete
  3. Bisiklet sürerken size eşlik etmek isterdim.
    Hayat karşınıza hep böyle iyi insanları çıkarsın. Nehir güzel Nehir, melek Nehir. Siz mutlu olunca o da gülümsüyor annesi ...

    ReplyDelete
  4. Özgecan saymamış... kaç tane "zaten" demişim... Türkçe gitmiş elden! Kalemden, Tuşlardan... Kuşlardan...bu kafiye için!

    ReplyDelete
  5. Size kocaman sarilmak isterdim.

    ReplyDelete
  6. Okuyoruz hala sizi...Yeni bir yaşama tutunuş...Burası dediğiniz gibi anne-kız sayfası olarak kalsın.Siz yazdıkça biz zaten okuyor olacağız,TR deki yasaklara inat:)

    ReplyDelete