Friday, October 1, 2010

Küskünlük Hali

Şu işi bir açıklığa kavuşturayım.

Birincisi yanlış yazmışım, kaza yerine hata demişim.

Ama doktorlar ve Sloan hakkında tam olarak ne düşündüğümü izninizle burada yazmayacağım. Çünkü ben de bir hukukçuyla görüşmek niyetindeyim.

Gerçi bir hukukçuyla görüşmeden önce konuşmayı istediğim birkaç kişi vardı. Fikirlerine, tecrübelerine güvendiğim. Konuştum. Çok emin değilim elimizde bir "vaka" olduğundan. Hepimiz biliyoruz, sizler de yazdınız, komplikasyon önemli bir kayıp nedeni.

İşte gelin görün ki, benim bir şekilde en azından bir görüşme yapmaya ihtiyacım var. Ondan sonra bir şekilde daha kolay, hiçbir zaman kolay olmayacak, ama aklımda bir şüphe kalmadan, yine yapmam gereken bir işi yapmış olmanın huzuruyla devam edeceğim.

Merak etmeyin ama bu işe çok kaptırmayacağım. Bana iyi gelmiyor, doğal olarak. Geçmişte asılı kalmak kimseye iyi gelmemişki bugüne dek.

Devam edeceğim.

Karşıma ilginç bir kişi çıktı. Umarım benimle görüşmeyi kabul eder. Hem doktor, hem hukukçu! O konuda heyecanlıyım. Bendeki, esasen öğrenme isteği. Yani benim duyduğum sıkıntılar, bizim hissettiklerimiz meşru gerekçeler mi, yoksa çocuğunu kaybetmiş acılı bir anne babanın beyinlerinin onlara oynadığı bir oyun mu.

Biraz da bu olasılık nedeniyle yavaş hareket ediyorum. Zaman geçmesini bekliyorum, kendimi dinliyorum, kendimi tartıyorum. "Distorted" düşünüyorsam, biraz daha objektif olabilecek kıvama gelmeyi bekliyorum. "Çarpık", "duygusal", bir halden yavaş da olsa çıkabilmeyi bekliyorum. Bu belki de hiçbir zaman mümkün değil ama ancak zaman iyi gelecek.

Bir yandan da sizin yazdıklarınızı okuyorum, arkadaşlarımı dinliyorum. Özellikle de bu konuda bilgili kimseleri can kulağıyla dinliyorum.

Teşekkürler. Sevgili kalite kontrolcü yorumcu (bilemedim nasıl hitap edeyim), amaç çamur atmak değil. Hatta aman çamur atmış olmayalım arzusu da var. Hiçbir doktorun onca yıllık emeği, verdiği şifayı küçümseyemeyiz. O nedenle de, haydiii avukata demedik. Ama olan biteni kendi kafa sağlığım için biraz daha iyi anlamaya ihtiyacım var. Bunlar olur demekle, yaşadığımı aşmam çok kolay değil. Neden olduğunu anlamaya ihtiyacım var.

Hayatta başımıza gelen çok olayı, değişik yollarla geçmeye çalışıyoruz. "Her işte bir hayır vardır"; "kısmet, kader" gibi cümleler işimize yarıyor. Şimdi değil ama.

12 comments:

  1. Zeynep Hanim,
    Avukat konusu bence de mantikli. Oyle oldugunu iddia etmiyorum ama eger herhangi bir ihmal ya da dikkatsizlik sonucu olmussa olan, o hastanede gelecekte tedavi gorecek Nehir'ler icin bu isi iyice anlamak ve emin olmak gerek. Yani demek istedigim sizin ogrenme isteginizin ustune bir de bunu ekleyin.
    Ben de doktorlara ya da diger saglik personeline camur atmak niyetinde degilim. Iyi ki hepsi var da en kotu gunlerimizde, hastaliklarimizda yanimizda oluyorlar. Ama dedigim gibi, yapacaginiz herhangi birsey eger tedavi gorecek bir sonraki cocugun hayatini kurtaracak ya da daha uzun yasamasina neden olacaksa bunun sonuna kadar gitmek gerek derim.

    Saygilar,
    Sureyya

    ReplyDelete
  2. Sloan'ı, tedaviyi, komplikasyonları sorgulamakta, nasıl, nedeni araştırmakta çok haklısınız. Ancak lütfen artık kendinize hakettiğiniz krediyi verin. Siz, çoğu annenin, sağlıklı, cıvıl cıvıl çocuklarına veremediği birşeyi, harika bir çocukluğu verdiniz Nehir'e. Çoğu insanın ömrü boyunca yaşayamadığı bir his bu. Evet, herşey hayal ettiğimiz, ümit ettiğimiz gibi olabilirdi,ama yaptığınız herşey bir çocuğun hayal edebileceğinden bile fazlaydı.
    Siz, karşılaştığım en "iyi", en güçlü annelerden, ailelerden birisiniz. Lütfen öyle kalın.
    Sevgiler

    ReplyDelete
  3. Her ne kadar bir onceki blogunu okudugumda kadermis iste ne yapsan da onune gecemiyorsun diye dusunsem de, bu konuda sana cok katiliyorum. Bilgi arttikca icine oturmus kalmis ve kafanin icini kurcalayan tum sorular yanit buldukca duygularin cozumlenecek. Icini kemirenler sakinleyecek belki de.

    Nehir'i hepimiz cok ozluyoruz kuskusuz. Ona care yok. Ama en azindan biliyoruz ki o pembelerle donanmis bir melek. Bu dunyada hepimize cok guzel dersler verdi ve sayende de vermeye devam ediyor.

    ReplyDelete
  4. Zeynep Hanım,

    öğrenmek, sizin en doğal hakkınız bir anne olarak.. ve ben olsam benim de zihnim nedenlerle nasıllarla doluyken kabullenemezdim, ki zaten aklımda en ufak bi' şüphe varsa küçücük bir olayı bile kabullenemem ben.. bu yüzden sizinde dediğiniz gibi,bu soru(n)lar giderilince, en azından bir nebze daha kolay olacak.. dilerim o kişi sizinle görüşür ve önünüzde bir yol açılır.. Çünkü nedenler, acabalar da yaralıyor yoruyor insanı...

    ReplyDelete
  5. Anlamıyorum..

    Nehir, melek olmuş diyorlar.
    Ben onun, çocuk olarak kalmasını istemiştim halbuki.
    Nehir, hepimize ders verdi, veriyor diyorlar..
    Peki neden bu misyonu o küçücük beden yüklendi?
    Nehir artık cennette, meleklerle diyorlar..
    Anne, babası ve ablasının yanı, asıl cennet değil miydi..
    Nehir artık acı çekmiyor diyorlar.
    İyi de, neden acı çekmek zorundaydı ki?

    Esin.

    ReplyDelete
  6. Zeynep Hanım,

    Yazamadan edemedim. Bence temelde kader, kısmet ve "her işte bir hayır vardır" yorumları bizim inancımızla ve Allaha yönelik duygu ve düşüncelerimizle ilgili yorumlardır. İnsanı hayattan küsmekten, isyan etmekten de alıkoyan konulardır. Ancak, her sonuca giden bir sebep, bir vesile vardır. Bunlar bazen yüzleşip hesap sorabileceğimiz türden insan hatası ve ihmali, bazen gerçekten hastalık, kaza vb. gibi yüzleşemeyeceğimiz olgulardır. Elbette yeryüzünde tam bir adalet beklenemiyor, her insan doğuştan eşit koşullarla yeryüzünde yaşatılmıyor. İlahi ve nihai adaletin de asıl yerine geleceği bir yer muhakkak vardır. Birçok kişi bu dünyadan yaptıkları yanlarına kar kalarak gidemez. Cennet ve cehenneme de o yüzden inanıyoruz.
    Ancak, bizim görevimiz elimizn yettiğince, görüp anlayabildiğimiz oranda bu dünyadaki adalete katkıda bulunabilmek. Yoksa yapılan hatalara, işlenen suçlara, ihmallere tüm insanlık adına ortak olmuş oluruz.
    Biz bebeğimizi kaybettiğimizde, her sonucu, her işlemi, onu kaybetmemize gerçek sebep olsun olmasın sorguladık. Hem elini taşın altına sokanlar sorumluluklarını her zaman hissedebilsin hem de ihmal ve eksikliklere sebep olanlar varsa en azından bu dünyada iken hakettikleri cezaların bir kısmına katlansınlar diye.
    Çok uzattım özür dilerim. Ama şimdiye kadar üzerine düşeni yapmış biri olarak sizin sakin kafayla olanı biteni anladıktan sonra, ne yapmanız gerektiğini bulacağınıza inanıyorum.
    Allah yardımcınız olsun.

    Aytekin Akar

    ReplyDelete
  7. Mert bebeğin sevgili anne-babası;

    Sizin de hikayenize baktım. Ve aslında günlük yaşamda nelere göz kapattığımızı, sırtımızı döndüğümüzü ve onlar aslında yokmuş gibi yaşadığımızı farkettim. Bu dünyada çocuklar ölüyor, evet! Film değil, kurgu romanı değil, kabus değil.. GERÇEKTEN bırakıp gidebiliyorlar anne-babalarını. Hem de hiçbir şeyin farkında değillerken.
    Mert'in hikayesi çok dokunaklı. Hele ki senelerce beklenmiş, ilk çocuk vasfına ermiş ve gidişinin ardından - anladığım kadarıyla - tek çocuk olarak kalmışken..

    Allah size de büyük, beklediğinizin de üstünde sabırlar versin. O küçücük bedenin yattığı yerde, sırayla çekilmiş olduğunuz fotoğraflar var ya.. İşte onlar bugün beni bitirdi. Umarım evladınızla bir gün tekrar kavuşur ve bu dünyada gideremediğiniz hasreti giderir, o minik eli hiç bırakmazsınız.

    Ve yine umarım, Allah size başka mutluluklar yaşatır bu dünyada. İkinci bir evlat gibi..

    Sevgilerimle,

    Esin

    ReplyDelete
  8. mert bebeğin hikayaesi nedir

    ReplyDelete
  9. hayatımda gördüğüm en kontrollü insanlardan birisiniz. sizi gıptayla izliyorum ve allah'tan gücünüzü arttırmasını diliyorum.
    Sevgiler.

    ReplyDelete
  10. Olanları sorgulama ve değerlendirme aşamasında acılı bir anne babadan çok bir akademisyenin durum değerlendirme isteğini görüyorum. Eğer bir ihmal, bir hata varsa, bir özensizlik yapıldıysa bu tespit edilmeli ki başka minik yavrular bunu den yaşamasın. "Düzeltici faliyetler" kalite kontrolünden daha önemli değil midir? Bir insanın yaşadıkları kağıt üzerindeki sertifikalardan?

    Eğer daha iyisi olabiliyorsa olmalı. Gerçek deneyimi yaşayanlara kulak vermesi gerekir gerçekten en iyi bakımı ve şifayı vermek isteyenlerin.

    Sizlere sevgilerimi gönderiyorum İstanbul'dan. Nehir hepimizin kalbinde, aklında. twinkle şarkısını her duyduğumda kızımda görüyorum onu. leyla'yı öpüyorum. kelimelere dökemediğim duygudaşlığımla...

    ReplyDelete
  11. Herkesin bir olayla "cope" etme şekli vardır. Sizin yönteminizi öğrendik zaten. Mücadele etmeyi seviyorsunuz, vazgeçmemek çok güzel birşey...Keşke herkes bu kadar inatçı ve mücadeleci olsa.Ancak, Amerika gibi insanların onu bunu dava ettiği bir yerde sizin bu yönünüzün sömürülmesi ve sizi bambaşka sıkıntılara gark etmesi ihtimali beni düşündürüyor. Yoksa şahsen gaz veririm, ben de "tabi bırakma peşini, şerefsizleri dava et vs." derim. Derim de işte kocaman bir ama var...Sonra olayın bir de medikal yönü var...İstatiskler vs ortadayken kazanma ihtimali nedir?Bence Nehir çok huzurlu, bunu cidden hissediyorum 6nci hissi çok kuvvetli bir insan olarak....Let it go derler ya...Lütfen zamana yayarak da olsa bunu yapmaya çalışın İçiniz çok acıyor biliyorum...İçiniz cayır cayır yanıyor, bunu tahmin edebiliyorum ama büyük kızınız da sizden ilgi ve sevgi bekliyor.Tekrar diyeceğim ama o sizin en büyük avuntunuz olmalı...Nehir'e veremediğiniz sevgiyi ona verin, bir sürü avukat ve mahkeme vs'ye harcayağını zamanı ona harcayın...Nacizane önerim. Böyle didaktik olmayı hiç sevmem ama ne biliyim yazmak istedim.

    ReplyDelete
  12. Zeynep Hanim Axius'a katilmadan edemiyecegim. Cunku soyledigi seylerin dogruluk payi cok yuksek. Ben de sonuna kadar mucadeleyi tercih eden insanlardanim. Ama Amerika'da yasayan bir Turk olarak doktorlarin veya hastanelerin asla kendilerini mahkemelik bir duruma dusurecek bir harekette bulunmayacaklarini biliyorum. Ozellikle Nehir'inki gibi riski buyuk bir hastaligin tedavisi sirasinda. Bu tur davalara karsi her zaman tedbirli olurlar ve en kucuk yapilacak bir mudahalede bile anne babanin imzali onayini almadan hareket etmezler. Eminim size imzalattiklari onlarca evrakta bu duruma karsi kendilerini korumaya aldiklari maddeler vardir. Ben de acaba boyle bir seyi baslatmak sizi daha da zor durumlara sokar mi endisesi tasiyorum. Cunku hic kolay bir surec olmayacagi asikar. Siz zaten bilir kisilerle goruseceginizi bir sonraki yazinizda belirtmissiniz. Eminim onlarin verdigi fikirler karar verme surecinizi hafifletecektir. Ve sizi daha dogru yonlendireceklerdir. Zaten Amerika'daki avukatlar genel olarak kazanamiyacaklari bir davayi alip zaman harcamak istemiyorlar. O yuzden birkac tane Amerikali avukatla gorusmenizde size faydali olacaktir diye dusunuyorum. Herseyin gonlunuzce olmasi dilegiyle.

    ReplyDelete