Tuesday, April 5, 2011

Blogspot Muamması ve Ondan Bundan

Haftasonu halayla konuşurken, beni uyardı, "Zeynep, biliyorsun değil mi, blogspot'u herkes göremiyor"...

Bilmiyordum tabi. Blogspotun açılmış olduğunu, keza, okumuştum.

Bilmiyorum ne oldu. Allah bilir bürokratik bir sürece takılmıştır karar.

Bugün de, "İyi misiniz?" diye bir e-posta alınca, yazayım hemen dedim. Arada birkaç kez yazmıştım, onları artık, "elektrikler gelince" okursunuz.

Aslında ruhen kendimi toparladım. Sayılır. Nedense "toparladım" diyemiyorum bir türlü. Bunu beklemek anlamıl değil sanırım. Hafiflemesi, hafiflemek, kimi anlarda gülmek, enerjik hissetmek, ama sonrasında hiç beklenmeyen bir anda düşüncelere, anılara dalmak.

Yani, hala, uyanınca bazen, "Neredeyim?", diye uyanıyorum Biraz da çok yer değiştirmekten. Bugünlerde çok baskın şekilde, "hasretlik" duygusu içindeyim. Ciddi şekilde eve dönmek istiyorum. Dönünce yine başka bir "depresif" hale gireceğim gibi gelse de, "evim"de olmak istiyorum artık.

Bu yarı inziva hali süresini doldurdu. Nehir'siz evimiz nasıl olacak bilmesem de, evimi özledim. Aidiyet duygusuyla ilgili sanırım. Hele şimdiki evi de bir türlü benimsemeyince ağır bastı bu duygu. Üstelik PMS de değilim, yani suçlayacak bir hormonal dalgalanma da yok. Düpedüz özlem.

İşin ilginci, bu duygu hepimizde var. Leyla'nın öğretmeni, "She's ready to go" dedi, Leyla için. Leyla da, "Türkiye'yi özledim" dedi geçenlerde bana. "Nesini?" diye sordum, "Her şeyini" deyiverdi.

Mahmut da farklı değil. Zaten o baştan beri, gavur diyara hevesli olmadı hiç. Yaşamış olduğu için herhalde.

Ah, işte yazınca biraz rahatladım.

Biraz gülelim: Ben enerjimin iyi olduğu bir günde, "kampüste koşu" programına yazıldım. daha doğrusu "walk to run" programına. Yani yürüyerek koşma, yani, benim gibi koşmayanları koşturmaca, kardiyoyu arttırmaca.

Geçen hafta, Yaprak'ı ziyarete gidince (bkz, blogspot, ne zaman geri gelirse), bir de havalı koşu ayakkabıları aldım. Daha NY'tayken "Ben ne yaptım" diye jetonum düştüyse de...yazıldım. Yatırım da yaptım. Koşacağız, çaresi yok. Bunda iki yıldır koşanları izlememin etkisi var kuşkusuz. Özellikle de, Houston'da, Memorial Park'ta koşan anneleri izlemiş olmamın, aylarca. Nehir'in bile koşmak istemesinin.

Ama gelin görün ki, kendimi öyle "fit" bir bedebde hayal edemiyorum. Yani imkansız gibi duruyor. Carole, bana moral verecekken bugün, diyordu ki, "Zeynep, şöyle düşün, herkes koşarken seninle birlikte, sen debelenirken "limping", en azından her attığın sarsak adımda, bir şey yemiyor olacaksın"... Carole, beni bu şekilde harika resmettiğin için teşekkür ederim, çok moral oldu, dedim!!!! "Limping"...

Bakalım, hepimizin zihnine kazılmış, Rocky Bilbao imgelemi belki yardımcı olur!!! "Eye of the Tiger". Belki kulağımda bir müzik olabilir. Yani sadece müzik dinlemekle kalmam umarım!

Göreceğiz. Hiç olmadı, espriler bitmiyor. Yaprak da iyi dalgasını geçti. Onu bir daha gördüğümde, beni tanıyamacak. Ben süper havalı ayakkabılarımla, bir de bakmışsınız, koşucu taytlarıyla, düz bir karın, sports bras, falan koşuyormuşum, NY sokaklarında. Biraz spor yapan biriyle oldunuzsa bilirsiniz, "Koşmam lazım" dye her sokak ve koşulda koşarlar ya...

Benim hedefi söyleyeyim: Haftada iki kez, belki bir, Belgrad'da koşmak. Yani, İstanbul'da egsozta koşmayı hiç düşünmüyorum ama ormanda koşam fikri cazip. Göl çevresi. 3, 4 mil.

Bakalım, yazması kolay oldu.

Göreceğiz.

Bu sabah ise bodrum sular altındaydı uyandığımızda. Dalgıç pompa durmuş, gece yağan yağmur sabah karşı bodrumu doldurmuş. Üstelik su belli bir seviyeye gelince çalması gereken yüksek sesli alarm da çalışmamış. Eeee, aksaklık her yerde.

Tesisatçı, önce öğleden sonra gelebilirim dediyse de, ikinci kez biraz daha endişeli arayınca, neyseki geldi(trafik derdi yok, nasıl farkediyor!!!). Ne olduğunu bilemedi(k). Çünkü, fişten çıkardı, geri taktı, elini suya soktu, pompaya "değdi" ve alet çalıştı. Ama aşağısı oldukça su altında kaldı. Öğleden sonra da halı temizleyiciler gelecek. Ben sadece evde kaldığım için biraz gerildim. Ama şimdi bunları yazınca oldukça rahatladım...

Yazalım, açılalım!!

1 comment:

  1. Daha iyi olduğunuza sevindim, "ruhen" de olsa. Memlekete dönmek iyi bir fikir olabilir gerçekten. Umarım karar vermesi kolay olur her durumda.

    ReplyDelete