Sunday, October 10, 2010

Müzik

Jason Mraz çalıyor radyoda. "I won't hesisate, no more, no more, it cannot wait...I am yours".

Bana mutluluk veren bu şarkı şimdi ağlatır oldu. Hafızamda, Houston'da bu müziği keyifle dinleyişim var. Bazen arabada, Nehir'le parktan dönerken. Bazen evde, Fizy'de dinlerken, baba bilgisayarında çalışırken, Leyla ve Nehir oynarlarken, ben yemek maceralarımdan birinde. Ve çok sonra, yoğun bakım günlerinden birinde, sevgili Nazlı yine göndermişti, Fizy bağlantısını, dinlemiştim, gülümsemiştim. Şimdi ise radyoda beni yakaladığında gözyaşlarım beni bırakmıyor.

...

Haftasonu güneşli, hava sıcak. İstanbul'da hava soğumuşken, burada henüz sonbahar. Ağaçlardaki yapraklar değişik tonlara büründü. Sarı, kahverengi, yeşil, kırmızı birarada. Benim ilk Amerika'ya gelmiş olduğum mevsimdeyiz. Yıllar, yıllar önce. Amerika ile doğu yakasında, eylül ayında, bu renklerle tanışmıştım. O zaman da çok sevmiştim bu görüntüyü, şimdi de öyle.

Dün sabah baba ile yürüyüş yaptık, kampüsteki gölün etrafında, sonra da kampüsün içerisinde. Leyla evde kaldı. İlk kez, tek başına kaldı. İki saat. Leyla'm büyüyor. Aslında ne çok büyüdü. Ve ergenlik öncesi dönemde olmasının sinyallerini veriyor. Konuşması, "Anneee" deyişi değişti. eskiden her şekilde bizimle olmayı isterken, artık kendi yapmak istedikleri, tercihleri var. Yavaş yavaş annelik-babalık şeklimizi bu değişime uyarlamamız gerektiğini anladık. "Günaydın".

Bugün yine bisikletle dolaştık Leyla ile. Bunu çok sevdi Leyla. Az yokuşlu bir yol bulduğumdan beri ben de daha çok sever oldum! Dün birlikte bisikletle, öğlen sandviç yemeğe gittik. Böylece bisikleti bir araç olarak kullanmış olduk, birlikte ilk kez. Leyla hemen sınıf arkadaşını anlattı, nasıl hem et yemiyorlarmış, hem de sadece bisiklet kullanıyorlamış, araba sevmiyorlamış. Ha ha tüm cip sahibi arkadaşlarım için çalmış olayım bu paragrafı!! Ama tabi İstanbul'un o meşhur bir haftalık karakışında bir gereklilik olabiliyor. Tabi daha rahat yazıyorum artık, çünkü yorumlara onay verir oldum, hatırlatayım! Yani cevap hakkını kullanmak isteyenler, doğrudan bana yazmış olacaklar.

Aslında yazdıklarıma bakınca, beni çok iyi yansıtıyor. Bir an ağlıyorum, bir an geliyor gülümsüyorum, gülüyorum hatta. Yüreğim değişik duygularla, aklım düşüncelerle dolu.

Yapmaya başladım.

Bu hafta ilk akademik makalemi okumayı bitirdim. Bugün kitap için çalıştım. Biraz üretmiş olmak kendimi iyi hissettirdi.

Uzak yazdığında bir yanıt veremedim. Çünkü bir parça sorumluluk hissettim, ürktüm. Tüm içtenliğimle, hayatın istediğin gibi değişmesini diliyorum, Uzak.

Herkese iyi bir hafta diliyorum, ve Nehir'i sevenleri, sizleri sevgiyle kucaklıyorum.

12 comments:

  1. Ah Zeynep Hanım, Nehir'in hikayesini okuduğumdan beri hiç aklımdan çıkmıyorsunuz nerdeyse. Hep bir tarafım buruk, kendim de şaşıyorum bu hale. Çok şey söylemek mümkün, ama boğazım düğümleniyor yazarken bile. I'm Yours'u ben de pek severim, şimdi bu parça bana da tanımadığım insanları, tanımadığım bir çocuğu yitirmenin acısını hatırlatacak inanın.

    Sevgilerimle

    Allah yar ve yardımcınız olsun.

    ReplyDelete
  2. Canim Zeynep'cim, uzgun ses olmamak icin seni okuyarak takip etmeyi tercih ediyorum Ithaca gunleriniz basladigindan beri. Hep aklimdasiniz, sizi cok seviyorum. Cok ozluyorum ...

    ReplyDelete
  3. Günaydın,
    Şu anda I'm yours dinliyorum. Hayat akıyor, günler uzun, yıllar kısa. Sizi ve Arzu Hanımı(Minik Ali'nin annesi)aklımdan hiç çıkarmıyorum. Sizler bize hayatın her yüzünü gösterdiniz. Büyük araba kullanırken bisiklete binmeyi özlemenin nasıl olduğunu iyi bilenlerdenim. Bisikletli hayatlar hepimizin olsun:)
    Sevgiler
    Nilüfer

    ReplyDelete
  4. Bizde sizi kucaklıyoruz sevgiyle..Herşey çok güzel olsun..

    ReplyDelete
  5. Merhaba,
    Dün nihayet Nehir-im'in ziyaretine gidebildim. Benim için çok anlamlıydı, sadece sanal ortamda tanımış olduğum, kendi kızımdan ayırt edemediğim, haberlerine kah sevinip kah kahrolduğum ve maddi dünyada böylesi bir yakınlığa kendimin bile çok şaşa kaldığı minik Nehircik için ve dahası rahmetli dedesi Yaşar Bey için dilimin döndüğünce dualar ettim. Sonrasında ise Avon'un 5. Meme Kanseri İle Mücadele Etkinlikleri kapsamında (ne acı ki insanın başına bambaşka bir versiyonu da gelse konuyu nasıl da sahiplenir olduk) Ortaköy'den Beşiktaş'a yürüyüş ardından Beşiktaş'ta denize sıfır açık havada Candan Erçetin konseri. Velhasıl eğitim dolayısıyla 20 gündür bulunduğum İstanbul'daki en anlamlı günümdü. Acılarınızı bu kadar insanın derinden hissediyor olması umarım size bir nebze de olsa hafiflik veriyordur. Bir yerde kelimeler yetersiz ama arkanızda büyük bir destek var, buna inanın. Mahmut Bey'e ve Leyla'ya kucak dolusu sevgiler.
    NOT : Dün özellikle öğle saatlerinde rüzgar oldukça etkiliydi ve hava soğuktu ama kim takar...

    ReplyDelete
  6. Cok sevgili Zeynep ...

    Galiba doya doya aglamak da, doya doya gulmek de cok iyi geliyor ruhumuza!...

    Kucak dolusu sevgiler

    Idil

    not:
    Leyla'cigin evde kalmasi ile ilgili hic haddim olmadan bir yorum yapabilir miyim? Buralarda 14 yasindan kucuk cocugun evde tek basina kalmasi yasak ... oralardaki kurallari kontrol etmekte fayda olabilir, allah korusun, birisi gicikligina sikayet eder falan, sosyal servis basiniza bela olmasin.

    ReplyDelete
  7. Sevgili Bugrahan Bey,

    Çok duygulandım, ne kadar iyi ettiniz, Nehir'imizi ziyaret ettiniz. Buraya dönerken biraz buruktuk, Nehir'i arkada bırakıyoruz diye. Allah dularınızı kabul etsin, kızınıza, sizinle birlikte uzun ömürler diliyorum.

    Sevgiyle ve sağlıkla kalın...

    ReplyDelete
  8. zeynep canımsın :) ♥
    bu şarkı sana her zaman
    " we r just one big family " i hatırlatsın
    çünkü öyleyiz: biz kocaman bir aileyiz; yaşamın her halini paylaşan. birlikte ağlayan, gülen, üzülen, sevinen, yaşayan kocaman bir aile. paylaştıkça çokuz. taaaa ithaca ya kadar pembe neon ışıklı minik minik yıldızlar yollamak geldi içimden, bak üflüyorum sana doğru....püffffff ♥

    ReplyDelete
  9. Houston'da Nehir'i seven birileri Nehir icin Nehir'i dusunerek " I'm yours" u dinliyor su an. Bilin istedim. Sevgiler.

    ReplyDelete
  10. I'm yours'u dinliyorum şu an nehir için...

    uzun zamandır takip ediyordum aslında mücadelenizi ancak bir türlü elim gitmemişti,her yazmak istediğimde yüreğime bir yumruk oturdu kaldı...
    bizde yaşıyoruz şu an yaşadıklarınızı...
    bende paylaşıyorum hissettiklerimi dilimin döndüğünce...
    ve çok iyi anlıyorum paylaştıkça hafiflediğini...
    sevgiler size ve ailenize zeynep hanım...
    sizde ziyaret ederseniz blogumu çok memnun olurum...
    www.hayatyenilerkendinii.blogspot.com

    ReplyDelete
  11. Bugun arabama biner binmez radyomu actim ve 'I'm yours ' caliyordu. Inanamadim.Cunku evden cikmadan once yazinizi okumustum.Nehir'i yanimda hissettim. Gulumsedim. 3 yasindaki kizima ve arkadasina bu sarkiyi Nehir icin dinliyoruz dedim. Ikisi de hep bir agizdan eveeeet diye bagirdilar. Canim Nehir rahat uyu. Houston'dan sizlere kucak dolusu sevgiler.

    ReplyDelete
  12. Sizi okudukça gördüm ki, hayata tutunan bir ruhun göz kırpmaları bunlar. Acısını da sevgisini de sağlıkla yaşayan. Kâh nemli, kâh içleri gülerek göz kırpmalar. Sizi tüm sevgimle kucaklarım.

    ReplyDelete