Thursday, October 21, 2010

Farklı Olmak

İki keredir aynı şey oluyor. Yazmalıyım. Geçen gün komşumla yürüyüş yaptığımı yazmıştım. O gün Leyla'yı bırakıp, eve geldiğimde, ne olduysa, yine bir şarkıydı sanırım, evin önünde, arabadan çıkmadan ağlamaya başlamıştım. Tam o sırada komşum aramış, ve hadi yürüyüşe gidelim demişti... Bugün de evde sakin sakin otururken, RMH'den tanıdığım bir anneye e mail yazarken, yine ağlamaya başladım ve yine Carole aradı, öğlen yemeğe gelir misin dedi...
...

İkidir beni çıkartıyor bulunduğum ruh halinden ve sohbet ederek rahatlıyorum. Hem de çok tatlı sohbet. (Hande'cim gel senin de olsun). New York'ta büyümüş, değerleri o kadar aynı ki.

Farklı olmaktan sözettik.

Neden mi? Çünkü Ithaca'da en büyük lezbiyen grup yaşıyor. Yani Kaliforniya'dan sonra sayı olarak en çok buradalar. Benim için ilginç çünkü açıkfikirli ben, bir bu konuda zorlanıyorum. Çünkü Leyla'nın okulunda da var, öğretmenler. Ve bu eşcinsellik konusu şimdiye kadar konumuz olmamıştı. Burada ama bir zaman gelecek sorular.

Kendimi geliştirmem gereken bir alan. Biraz daha esneyeceğim. Zaten yargılayıcı olmadım hiçbir zaman ama bir şekilde "görmeden" büyüyünce, şimdi bu seçimleri kızıma nasıl anlatacağım, zor geliyor.

Derken bu konunun toplumda gördüğümüz diğer farklılıklardan başka olmadığını idrak ettim. (bravo bana yani...biraz basitleştirip yazıyorum haberiniz olsun) Kaynak ne olursa olsun, toplumun dışında, genelin dışında olmanın zorluklarını konuştuk. Azınlık hali. Zor. Dışa düşmek çok zor. Cesaret isteyen ve bir o kadar da güç isteyen bir iş. Genelin ise yargılayıcı olmadan birlikte yaşamayı öğrenmesi... ben bu yıl öğreneceğim. Zaten hoşgörülüyüm, biraz daha olmalıyım. Leyla bu konuda şanslı, çünkü bana göre çok daha çeşitli insan görüyor iki yılki deneyimleri sayesinde. Down sendromlu veya başka engelli çocuklarla birlikte, eşcinsel çiftler görüyor (bunu henüz idrak etmedi, yani soru gelmedi), değişik ülkelerden, dinlerden aileler, farklı ırklardan insanlar.

Bütün farklılıkların eridiği, eriyebildiği nadir yerlerden birindeyiz. Ve buradan bakınca, TR'deki meseleler, başka bir devre ait miş gibi geliyor. Ve TR'nin bu kadar yıldır bu işlerin içinde ilerleyememesi çok acı geliyor. Esas meseleler yerine, ekonomik gelişme, eğitim, sağlık gibi, politik kısırdöngüler içinde "haybeye kürek çekiyoruz".

Ne bileyim. Koskoca bir ülkeyi sarsmak mümkün değil ama. Bırakın bunları, hadi işimize bakalım demek. Hepimiz için amaç aynı olmalı, Türkiye'yi temel ihtiyaçların karşılanması açısından eşit hale getirmek.

Ama...burası farklı mı. Değil. Yani Amerika'nın geneli. Ya da diğer ülkeler. İskandinavya, Amerika'nın birkaç yeri farklı, yoksa al birini vur ötekine. Ama dokunulmayan bazı alanlar var, yargı sistemi, seçim sistemi gibi, bize göre daha iyi işleyen... Hiç değilse temel özgürlüklerin herkes için korunduğu düşünülüyor...

Bu biraz farklı bir yazı oldu. Ama bir küçücük yerde ufkum ne kadar genişleyebiliyormuş...

Ve Nehir. Carole, kızları için yapmış olduğu, albüm kitaplardan Nehir için yapabileceğini söyledi. Bu fikir çok hoşuma gitti. Yaptığı elişlerinin de fotoğrafını çekeceğim. Belki söylediği tatlı sözler. Ben de ona anlattım Nehir'i bugün. Nasıl pembeyi sevdiğini, elbise giymeyi, yeni bir elbiseyi giydiğinde yüzüne oturan o kendinden memnun ifadeyi, giyemediği ayakkabılarını yatakta yanında tuttuğunu, cenazesini, tabutunu...yine ağladım tabi.

Bir de erkekler merak ederler kadınlar nelerden sözeder onca saat diye. Yani nerden girdik nerden çıktık bilmiyorum, Leyla'yı almaya geç kaldım tabi!

Haftasonu ise bir aksilik olmazsa Sandra'lar geliyorlar. İlk yatılı misafirlerimiz...Ne iyi ettiler. Hem de Türk Bakkalına uğrayıp da geleceklermiş.

13 comments:

  1. ben de su aralar ayni seyi dusunuyordum ne tesaduf... bizde de babanne ve dede var su aralar ve hep turk kanallari acik. Her aksam ekran karsisinda dusunmeden edemiyorum, bu koca sesli,koca biyikli, hararetli adamlar, bu kadar senedir bu acik oturumlarda konusa bagrisa bir turlu cozemediler ya su meseleleri..keske artik bir sure kimse konusmasa...
    herzamanki gibi sevgiyle...iyi haftasonlari..

    ReplyDelete
  2. Canım Nehir fısıldıyordur Carole'un kulagına, tam vaktidir, annemi ara diye... :)

    Yakınında seni rahatlatan ve arayan bir arkadaş olmasına, anlatabildiğin ve yanında ağlayabildiğin bir arkadaş olmasına çok seviniyorum...

    Insanın ufku içinde, genişletmeye niyet olduktan sonra Tibet, Ithaca ya da Ağrı farketmiyor bence... Senin için böyle pırıl pırıl olduktan sonra Zeynep'ciğim her yerde ufkunu genişletirsin. Yine de kısır döngülerden çıkmak, farklı insanlar, ortamlar yardımcı tabii...

    Haftasonunuz cok keyifli gececek anlasılan... Hepinize kucak dolusu sevgiler...

    Yesim

    ReplyDelete
  3. Leyla bu konuda Türkiye' deki tutuculuğu henüz öğrenmediği için belki de bu konuyu hiç yadırgamayacak ve sormayacaka bile....

    Aslında çocuklara doğru ve yanlış kavramlarını empoze edenler biz büyükleriz. Anne, baba, öğretmen, araba, eş, dost.....

    Size öğretildiği için yadırgıyorsunuzi şu anda da öğrendiklerinizi sorguluyorsunuz.

    Tabi aynı şey bizim içinde geçerli. Keşke Türkiye' nin daha sorgulayıcı bir eğitim sistemi olabilse, heryere sınavla girmeye alışmış, 4 seçenek içinden doğruyu bulmaya çalışan insanlarımızın bunu öğrenebilmesi zor ama bir umut :)

    ReplyDelete
  4. gidesim var zaten "memleketim"den.. uzun zamandir dusunuyorum, tuz biber oldu bu yazi. pili pirtiyi toplayip biraz cesaret eklemem lazim kendime.. hep tesekkur ediyorum size, gene edecegim, beni durttugunuz icin, her yazinizla, farkinda olmadan....
    Sizin icin tek dilegim var..
    Allah size sabir versin : ( Allah cektiginiz aciya alisabileceginiz sabri versin..

    ReplyDelete
  5. Kanımca yurtdışında bulunmanın en büyük getirilerinden birisi de "bizden farklı olanlara" saygı duymayı öğrenmek, kabullenmek. Ne yazık ki, güzel ülkemizin en büyük eksiği bu tüm insan ilişkilerinde.. Biraz farklı olan daima horlanıyor, dışlanıyor. Konuyla az da olsa ilgili bir postum var :) Zaman öldürmek isterseniz okuyabilirsiniz :))) http://leylekland.blogspot.com/2010/09/ispanyada-ilk-izlenimler.html

    Sevgili Zeynep, yazılarını hala ilgiyle takip ediyorum. Önceleri Nehir'ciğin güzel haberlerini almak için bir ümitti okutan, şimdi ise senin duruşundan güç alıyorum. En derin sevgilerimle. Eylem

    ReplyDelete
  6. Zeynep Hanım,merhaba. Yazılarınızı büyük bir minnetle okuyorum. Nehir'den haberler gibi geliyor hala bana. Leyla'nın o ortamda bulunması çok güzel. Evet belki hiç sormayacak ama soracak olursa -üstüme vazife değil belki ama- bu konudaki sözcük seçiminizi düşünmek isteyebilirsiniz. Yazınızda ''bu seçimler'' demişssiniz. Eşcinsel kişiler bildiğim kadarıyla bu kelimeden hoşlanmayabilirler. Yani choice mu yoksa nature mu gibi bir tartışma var biliyorsunuz. Her hayvan popülasyonunda da sanırım yüzde 1 oranında eşcinsellik görülüyor. Naçizane fikrim, seçim yerine bu insanların öyle hissettiklerini ve öyle mutlu olduklarını vurgulamak. Seçilecek olsa hele de bu zor koşullarda kimsenin seçeceğine inanmıyorum şahsen. Size güzel yürüyüşler, güzel anlar diliyorum.

    ReplyDelete
  7. Sevgili Tomurcuk,

    Aslında dünkü sohbette bunları konuşmuştuk. Dediğiniz tartışma bağlamında, ve sizin cümlelerinizle....Biraz sürç-i lisan olmuş benimki. Hem tartışırken, hem yazarken, genel olarak "dışa düşme" nin üzerinde durduğum için, bunu vurgulamak istediğim için olsa gerek, "seçim" kelimesini kullanmışım.

    Sizin eşcinselliği anlatma biçiminiz ise çok doğru. Teşekkür ederim uyarınız için. Artık gelecek soruya yanıt hazır!

    ReplyDelete
  8. Nedenini bilemiyorum ancak her yazılarınızı okudğumda boğazıma bir şey düğümleniyor... Sizinle gurur duyuyorum çok blinçli cesaretli sapasağlam bir annesiniz Nehir Leyla'nın olduğu kadar hepimizin kardeşi de ... Savaşımızı başından beri takip ediyorum ve ben kaybetmiş saymıyorum kendimizi en azından Nehir'in kaderinde su gibi akmak olsa bile bir sürü kardeş abla abi anne baba ile su gibi aktı herkes onu tanıdı...
    Yazı yazmakta zorlanmanız çok normal ancak yazın lütfen buralarda bırakmayın bizleri yazın lütfen!

    ReplyDelete
  9. Tomurcuk'a katiliyorum. Kullandigimiz dil cok onemli. "Biz-onlar" "azinlik-cogunluk" "normal-anormal" ... Hepimizin dikkat etmesi gereken bir konu. Maalesef TR'de escinseller (baskilar nedeniyle) "gorunur" olamadiklari icin ve aklimizdaki escinsel resminin Aydin, Fatih Urek'le sinirli olmasindan dolayi bu tanimlama hatalarina dusuyoruz. Hepimiz.
    My 2 cents. Bilge

    ReplyDelete
  10. Sevgili Zeynep,
    Çok yakın bir zamanda 6 eşcinsel arkadaşım oldu. Daha doğrusu ben birinin misafiriydim, diğerleri onun arkadaşları. Birlikte yemekler yedik, sohbetler ettik. Onları oldukları gibi kabul ettiğimi, hatta cinsel tercihlerini diledikleri gibi (yine de tam değil ama) yaşayabildikleri için takdir ettiğimi söyledim. Hatta bazen eşcinsel erkekleri kendime daha yakın bulduğumu, onların yanında kendimi çok rahat hissettiğimi de.

    ReplyDelete
  11. Leyla da Nehir de çok şanslılar Zeynep Hanım, çünkü sonsuz sevgi ve hoşgörüyü tattılar, ve bunu onlara tattıracak bir anne babaya sahipler..

    ve Leyla inanılmaz olgun bir çocuk hatta artık genç.. bazen resimlerine bakıyorum özellikle, sırf yüzündeki o bilgeliği görebilmek için (tabi her seferinde maşallahımla birlikte:)).. orada o farklılıkları da tanıması, onları kendince kendi potasında eritebilmesi ve'normal'leştirebilmesi ise onun için bambaşka bir şans.

    umarım çok güzel yollar açılır önünüzde..

    sevgi ve umutla...

    ReplyDelete
  12. Cift olduklarini daha sonra anladigimiz, iki motosikletli genc yanyana park ettiler motorlarini! Motorlarindan inip, birbirlerine sarilip, opustuler ...

    Arkadasimin 8 yasindaki kizindan gelen yorum:
    -Ne guzel bir cift, degil mi?! (what a nice couple they make!)

    :)

    ReplyDelete
  13. Bu haftasonu Mehmet'in dogumgunu haftasonu idi!!!! Ve cuma gunu baslayan maraton pazar sabahi saat 9:30'da bitince yine de bir huzun vardi Mehmet'in gozlerinde :) Yetmiyor arkadasim, yetmiyor bu cocuklara oyun......... Cuma aksami okuldan sonra evde yapilan aile arasi pasta kesiminden sonra cumartesi gunu basketbol antremanindan sonra arkadaslar ile yemek, pasta ve arkasindan Kilyos'da paintball oynamaya gidildi. 1 saat boyunca bu is icin hazirlanmis bir sahada kosturup duran 14 tane 11 yasinda erkek cocugu.... Onlar cok eglendiler, ben de oyle!! 1 saat boyunca acik havada, ustumde kalin giyeceklerim ile kitap okudum. Cok iyi geldi. Aksam da Mehmet'in partiye de gelen 2 arkadasi bizde kaldi. Aksam yemegi, salonun inanilmaz daginikligi saat 23:00'e kadar devam etti. 23:00'de bayilan cocuklar, sabah 8:00'de ayaktaydilar. 8:30'da birisi gitti. digeri de 9:30'da. Simdi ders calisma saati ve tahmin edebilecegin gibi Mehmet'i karalar baglamis vaziyette :) Bu yorumu okuyan erkek anneleri, var mi bir cozum? 11 yas erkek cocuklarinin somurtmadan, keyifle ders calismalarini saglayacak birseyler var mi????? 'Haydi' demeden masanin basina oturmalarini saglayacak birseyler var mi??????

    Iste canim Zeynep'cim benim haftasonumda boyle gecti. Siz Sandra'lar ile Ithaca keyfi yaparken ben de kucuk capli bir bunalimi cozmeye calisiyorum.

    Bu arada Mehmet gecen sene bana 'top' ne demek diye sordu. Ben de once anlamamazliga gelerek 'nasil yani top ne demek bilmiyormusun, butun gun onunla oynuyorsun' dedim. Sonra da oldukca bilimsel oldugunu dusundugum bir cevap verdim. "Bu homoseksuel kelimesinin argosu, karsi cinse degil de kendi cinslerine asik olan canlilar" diye... Sonra ne oldu da soruyor acaba dedim kendi kendime. Mehmet'i biraz konusturunca anlasildi ki cocuklar okulda birbirlerine 'top' diye kufrediyorlar, bizimki de 'top'un o 'top' olmadigini anlamis ama ne demek oldugunu anlamamis. Zeynep'cim, senden benden farkli hissedenler icin kullanilan bir kelime dilimizde birini asagilamak icin de kullanildigi surece biz ne yaparsak yapalim farkli hisler 'tercih' olarak kalacaktir. Ben Mehmet'e kufretmenin guzel olmadigini anlatmaya calisiyorum ama kontrol etmem imkansiz. Soyle bir yol buldum. 'Yaninda kendinden buyuk ve/veya kucuk herhangi birisi oldugunda veya senin yasinda kiz arkadaslarin oldugunda kufretmen cok cirkin ve yanlis ama yasitin erkek arkadaslarinin arasinda (yine de kulaga cok cirkin geldigini bilerek) kufur kullanmani anlayabilirim' dedim. Bakalim ekdigimiz meyvalar nasil olgunlasacak??

    Opuyorum... Birbirinize cok iyi bakin..

    Not: Gelecegim ve benim de olacak!!!!!! :)

    ReplyDelete