Tuesday, April 26, 2011

Yazdan Gelme Bir Gün

Bugün 80 derecelik bir gün. Yani yaklaşık 25 derece!!!

Ne diyeyim, geçen hafta, perşembe günü kar yağmıştı, koşu günü. Bugün ise sıcaktan, şapka, güneş kremi ne varsa takıp, sürüştürdüm.

İnsan aklını kullanmalı derken derken,bu koşu işi akıllı olmadı. Dizim beni yoklamaya başladı. Çın çın çın. Tehlike zilleri çalıyor. Ama ben bu eğitimi bitereceğim. Bakalım nasıl olacak. Buz, advil, dinlenme, diğer günler hareketi azaltma, yük taşımama gibi tedbirler ile.

Kondisyonumun arttığını hissederken bırakmayı istemiyorum.

Neyseki, "iyi" öğrenci misali, hocamla konuştum. O da bakalım, perşembe günü nasıl olacaksın. Zorlama, dedi.

Göreceğiz.

Suni "sancı" yaratmaya gerek yok.

Neyseki, Türkiye'nin umudu bende saklı değil. Süreyya kayboldu. Elvan hala koşuyor mu acaba?

Hayat devam ediyor.

Mutluluk meselesini de çok düşünmemeye çalışacağım. Bu da ileri toplumlardaki bir saplantı zaten. Mutlu muyuz, değil miyiz? Başka "durum"lar da var. Kendinle memnun olmak. Başkaları için bir şey yaptık mı peki?

Gilbert şunu da anlatıyor. Para belli bir seviyeden sonra mutluluk getirmiyor. Yani, orta sınıfa geçtikten sonra, eğri düzleşiyor. Hatta bir başkasına yardım etmek, "vermek", kendimiz için bir şey almaktan daha çok haz veriyor. Şu espriyi yapmıştı. Gelecek sefere Starbucks'a (bir dükkana) girdiğinizde, arkanızdakine bir kahve alın, bu sizi daha çok memnun edecek!

Evet, başkası için ne yaptık, bugün?

8 comments:

  1. Zeynep Hanım Merhaba;
    Uzun zamandır sizi sürekli fakat sessizce takip eden, Nehir için dua etmiş binlerce insandan biriyim, bugün yorum bırakmak istedim. Dün gece rüyamda Nehir’i gördüm belki bilmek istersiniz diye düşündüm. Gerçekte yüz yüze hiç karşılaşmadık Nehir’le, sizin yazılarınız ve fotoğraflarından biliyorum Nehir’i yalnızca. Rüyamda büyük beyaz bir odadaydık, biz oraya Nehir’i görmeye gitmişiz, etrafta boya kalemleri, kartlar, mektuplar, beyaz balonlar vardı. Nehir yazı yazıyordu. Yani, hiç karşılaşmadık ama kıyaslama yapmadan edemedim, o kadar büyümüştü ki. Saçları kulaklarından birkaç cm aşağıya kadar uzamış ve gözleri iri iri, insanın içini okur gibi bakıyordu. . Mektup yazdığını anlattı, sürekli yazıyormuş, “anneme de yazıyorum” dedi ama en çok İstanbul’dan bir çocukla yazışıyormuş. Ondan bir iki yaş büyük bir kız çocuğu imiş. Hatta yazdığı mektubu da gösterdi ama maalesef uyandığımda içindekileri hatırlayamıyordum. Sonra bir ara kucağıma oturdu, “üzülüyorsunuz biliyorum ama üzülmeyin, burası güzel bir yer” anlamına gelen ama daha uzun ve maalesef tamamını yine unuttuğum ama rüyamda uzun süre ağlamama sebep olan bir konuşma yaptı. Yaşına göre ne güzel ve olgun konuşuyor ama yazısı da büyüklü küçüklü, harflerini biraz ilerletmesi lazım, acaba Zeynep Hanım mı öğretmişti diye düşündüğümü hatırlıyorum:) Bir de babaannesiyle ilgili bir şeyler söyledi ama maalesef onun da detayını hatırlamıyorum. Zaten o konuşup ben ağlarken uyandım.
    Az önce de dediğim gibi belki bilmek istersiniz diye düşündüğüm için bunları yazıyorum, umarım sizi üzmemişimdir. Oldukça güzel bir rüyaydı ve Nehir de çok güzel, mutlu ve meşgul görünüyordu:)

    ReplyDelete
  2. Hay Allah, hem agladim simdi ama hem de mutlu oldum. Ben de sanki ondan bir haber almis gibi oldum.

    Ne cok ozluyorum kizimi, guzel gozlerini, bana tatli tatli bakisini.

    Ne iyi etmissiniz de yazmissiniz. Nehir'imi ne guzel gormussunuz. Dun babaannesinin dogum gunuydu!

    ReplyDelete
  3. Bugun bir baskasi icin ne yaptik :D
    Guzel soru..
    Yeni dogum yapmis, uykusuz, stresli ve endiseli bir "anne"ye 2 kisilik yemek biraktirttim. Kimden geldigini bilmiyor..
    Aglaya aglaya aradi, biri bana yemek yollamis inanamiyorum diye..
    O agladikca ben mutlu oldum.. Evet, haklisiniz, kendinizi mutlu etmenin yolu baskasini mutlu etmekten geciyor.
    Zeynep Hanim, siz bugun ne yaptiniz?

    Sevgiler,
    Melis

    ReplyDelete
  4. Ne güzel! Ne iyi yapmissiniz, ellerinize saglik. Ben de yaptim... yazmayayim ama.

    ReplyDelete
  5. Benim de hasretim depreşti. Çok güzel bir rüya. Keşke ben de görebilsem.
    'Sevdiğin birinin ardından çok ağlarsan rüyanda göremezsin' derdi rahmetli dedem, bazen doğru olduğunu düşünüyorum... Rüyamda göremesem de bütün pembe renklerde görüyorum zeytin gözlü kuzucuğumu. Annesinin, babasının, ablasının birtanesi... Baharınıza imreniyoruz; mayıs geldi, hala kaloriferleri yakıyoruz. Her şey gönlünüzce olsun inşallah...

    Tamame

    ReplyDelete
  6. Ah Nehir' cim annesine haber etmis, babaannesinin dogumgununu kutlamis. Ben de cok duygulandim.

    ReplyDelete
  7. Duygu Akşen CindorukApril 28, 2011 at 2:23 PM

    Merhaba Zeynep,
    Ben de söylemeyeyim diğer yaptıklarımı ama bir tanesi var ki bunu söylemek istiyorum çünkü bunun herkese faydası var galiba.
    Sigarayı bıraktım ben!Çok,çok,çok sevinçliyim!
    Bunu özellikle Mahmut'a iletirsen sevinirim:)
    Şu mutluluk meselesine takıldım çok. Ne doğru hakikaten. Bu ileri toplum ya da ileri bireyler için bir lanet sanki. 'Gerçekten mutlu muyum' sorusunu ne adaletsizce soruyoruz kendimize habire. Ne kadar mutlu olmayız ki zaten gerçekte? Sağımdaki solumdaki iyi mi? Üstümdeki rahat uyuyor mu? Altımdakinin hayati bir ihtiyacı var mı? Bunlar kat kat önemli sorular. Ayrıca da eğer cevabi değiştiren olursan çok da mutluluk verici.
    Huzur daha değerli mutluluktan galiba. Ya da belki mutluluk da ikiye ayrılıyordur aşk ve sevgi gibi; kısa ve heyecanlı çılgın mutluluk ile uzun ve dingin huzurlu mutluluk. Evet, böyle bence:)
    Her ikisinin de ilki de lazım ama ikincisi yeğdir.
    Hepinize sevgiler.
    Duygu

    Not: Fatma Hanım, rüya bana bile iyi geldi, kendim görmüş kadar oldum. Teşekkürler. Babaannenin yaşgünü konusu da hem harika hem spooky. Senin kız gerçekten izlemede galiba Zeynepciğim :)

    ReplyDelete
  8. Sevgili Duygu, sigarayi birakmis oldugun icin kutlarim!!! Hem kendin icin, hem de kizin icin cok iyi bir is yapmissin.

    ReplyDelete